Andersen, Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi (UNFCCC) 28. Taraflar Konferansı'nda (COP28) iklim müzakerelerinde gelinen aşama, iklim finansmanı ve Kayıp Zarar Fonu'na ilişkin muhabirlerin sorularını yanıtladı.
Bu yıl başkanlığını Birleşik Arap Emirlikleri'nin (BAE) yürüttüğü COP28'in 30 Kasım'da başlamasıyla sürpriz gelişmeler olduğunu söyleyen Andersen, zirve gündeminin hızla kabul edildiğini ve gelişmekte olan ülkelerin iklim değişikliğinin etkilerinden kaynaklanan zararlarının tazmin edilmesini amaçlayan Kayıp Zarar Fonu'nda hızla anlaşma sağlandığını dile getirdi.
Andersen, Kayıp Zarar Fonu'na şu ana kadar yaklaşık 700 milyon dolarlık taahhüt açıklandığını anımsatarak, "Her gün artıyor ve bu iyi bir gelişme ancak milyar dolarlara ihtiyaç var." dedi.
Fona BAE, Almanya, İtalya ve Fransa gibi ülkeler 100'er milyon dolar seviyesinde katkı sağlarken dünyanın en büyük kirleticisi ABD'nin Kayıp Zarar Fonu'na 17,5 milyon dolar taahhüt açıkladığının hatırlatılması üzerine Andersen, "ABD, Yeşil İklim Fonu'na birkaç milyar dolar sağlayacağını açıkladı ama bu fonların tahsis edilmesi gerekiyor. Eminim bir şekilde bu tahsis süreçleri gerçekleşecek. Dünya kesinlikle en büyük kirletici ülke olarak ABD'nin Kayıp Zarar Fonu'na katkısını artırmasını ve bu fonun önemli bir parçası olmasını bekleyecektir. Umuyorum ki bu durum gerçekleşir." diye konuştu.
-"Gidişatımız doğru değil"
Andersen, Paris Anlaşması'nın ardından iklim değişikliğiyle kolektif mücadelenin ilk envanteri olan Küresel Durum Değerlendirmesi'nin sonuçlanmasına yönelik müzakerelerin sürdüğünü ve çok önemli olan bu değerlendirmenin sıcaklık artışını sınırlandırmak için "dünyanın doğru yolda olmadığını" göstereceğini anlattı.
Bu değerlendirmede ülkelerin UNFCCC'ye 2025'te sunması gereken yeni ulusal katkı beyanlarında neye ihtiyaç olduğunu da göstereceğini söyleyen Andersen, şöyle konuştu:
"Gerçek net bir şekilde ortada ki; kömür, petrol ve gaz üretiminde bir artış var. UNEP verileri, 2021'de 55 gigaton olan emisyonların 2022'de yüzde 1,2 artışla 57 gigatona çıktığını gösteriyor. Kabul edilemez ve bu yüzden bu gidişatı kesinlikle durdurmalıyız. Bunun için iklim adaletine ihtiyacımız var. Zengin ülkeler, G20, tüm emisyonların yüzde 76'sından sorumlu ve ekonomilerini karbondan arındırmak için ilk olarak adım atması gerekenler. Dayanışma içinde olmalıyız. Ayrıca, yoksul ülkelere yatırım yapmanın geleceğe yönelik akıllı bir yatırım olduğunun farkına varmalıyız. Gitmemiz gereken yönde değiliz ve başarısız not alıyoruz."