HÜDA PAR Genel Sekreteri Şehzade Demir, Meclis'te düzenlediği basın toplantısında gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu.
Gazze'deki işgal katliamlarına değinen Demir, Birleşmiş Milletler Genel Kurul'unda alınan bir kararla 29 Kasım günü 1978'den bu yana her yıl Filistin Halkıyla Uluslararası Dayanışma Günü olarak anıldığını hatırlattı.
Ancak bugüne kadar ne Birleşmiş Milletler ne de uluslararası toplumun Filistin halkı ile gerçek bir dayanışma içerisinde olmadığını vurgulayan Demir, " Aksine Filistin halkı, hiçbir kural tanımayan siyonist işgal rejiminin olmayan insafına terk edilmiştir. Söz konusu siyonist israil olunca, Birleşmiş Milletler kendi aldığı kararları bile uygulamamıştır." dedi.
"Siyonist rejim ile her türlü siyasi, diplomatik ve ticari ilişki kesilmeli"
Demir, "Siyonist işgal rejimi başta ABD olmak üzere batılı ülkelerin askeri desteği ile insanlığa karşı suç işlemeye devam etmektedir. Bu durum karşısında insanlığını kaybetmemiş olan herkes ve başta hükümetler/yöneticiler olmak üzere her kurum, artık ayağa kalkmalıdır. İslam ülkeleri ve insanlıktan yana olan her ülke, açıkça soykırım suçu işleyen bir terör örgütünü 'devlet' olarak tanıma yanlışından vazgeçmelidir. Siyonist rejim ile her türlü siyasi, diplomatik ve ticari ilişki kesilmelidir. Gazze’ye yönelik saldırı, katliam ve ablukanın kalıcı olarak sona ermesi ve işgalin bütünüyle son bulması için ortak bir eylem planı hazırlanmalı ve ivedilikle uygulamaya geçirilmelidir." diye konuştu.
"Açlık sınırı 14 bin, yoksulluk sınırı 40 binin TL'nin üzerindedir"
Aralık ayında yapılacak asgari ücret toplantılarına işaret eden Demir, "Asgari ücret tartışmalarının her artış öncesi dönemde gündemde fazlaca yer tutmasının nedenlerinden biri, çalışma hayatında 'Kast sistemine' dönüşen asgari ücretli sınıfının oransal olarak çalışan kesimin yüzde 50'sinden fazlasına tekabül etmesi ve aldıkları ücretin açlık sınırının altında kalmasıdır." ifadelerini kullandı.
Gelişmiş ülkelerde asgari ücretli oranları çoğunlukla yüzde 3-5 arası değiştiğini aktaran Demir, Türkiye’de uzun süredir bununla ilgili istatistikler yayınlanmamakla beraber bu oranın yüzde 50'nin üzerinde olduğunun tahmin edildiğini belirtti.
Oluşan olumsuz ekonomik şartlar karşısında son iki yılda hatırı sayılır artışlar yapılmasına karşın, asgari ücretlinin aldığı meblağın, asgari geçim düzeyinin hayli altında olduğuna dikkat çeken Demir, şöyle devam etti:
"Yapılan güncel araştırmalara göre mevcut şartlarda açlık sınırı 14 bin, yoksulluk sınırı 40 binin üzerindedir. 2024 yılı için asgari ücret belirlenirken; açlık sınırı, mevcut yıllık enflasyon ve asgari ücret artışlarının hemen akabinde başvurulan zam furyası gibi faktörler mutlaka göz önünde bulundurulmalıdır. Yapılacak artış yalnızca çalışan asgari ücretlinin değil, bakmakla yükümlü olduğu aile fertlerinin de ihtiyaçları göz önüne alınarak belirlenmeli ayrıca fırsatçıların, verilen zammı sömürmelerinin önüne mutlaka geçilmelidir."
Fahri Kur'an Kursu öğreticilerine kadro talebi
Fahri Kur'an Kursu öğreticilerinin kadro sorununun defalarca gündeme gelmesine rağmen bir türlü çözüme kavuşturulmadığını kaydeden Demir, "Kadrolu personel ile aynı görevi yaparak Diyanet İşleri Başkanlığının yükünü hafifleten fahri öğreticilerin özlük haklarının verilmemesi mağduriyetlere yol açmaktadır. Ek ders karşılığı hizmette bulunan, özlük hakları olmayan ve sosyal haklarından mahrum bırakılan fahri öğreticiler emeklerinin karşılığını alamamaktadır. Sadece 9 ay görev yapan Kur'an kursu öğreticileri, yılın 3 ayı işsiz kalmaktadır. Fahri Kur'an Kursu öğreticilerinin mağduriyetleri artık giderilmelidir." değerlendirmesinde bulundu. (İLKHA)