HABER MERKEZİ

HAMAS ile siyonist terör çetesi arasındaki çatışmalara 4 gün "insani ara" verilmesine ilişkin uzlaşma, 24 Kasım Cuma günü saat 07.00'de (TSİ 08.00) uygulamaya girmişti. Uzlaşıya göre HAMAS'ın elindeki 50 işgalci esire karşılık, işgalci çete hapishanelerindeki 150 Filistinlinin serbest bırakılması konusunda mutabakat sağlanmıştı.

Katar Dışişleri Bakanlığı da Gazze'deki "insani ara"nın 2 gün daha uzatıldığını duyurmuştu. Esir takasındaki son gelişmeler böyle fakat iki tarafın esirlere karşı takınmış olduğu tutumun ne kadar büyük bir tezat teşkil ettiği dünya gündeminde…

Yüce dinimiz aziz İslam, hayatın her alanında Müslümanlara yol göstermekte ve nuruyla pırıl pırıl parlamaktadır.

BİR TARAFTA İNSANLIK DİĞER TARAFTA VAHŞİ BARBARLIK

Günlük hayattan ekonomiye, siyasetten savaşa tüm hayatı kuşatan kutsal prensipleri ile İslam Medeniyeti’nin seçkin örnekleri bugün HAMAS’ın mübarek “AKSA TUFANI” operasyonu ile tüm dünyaya sunuluyor. Savaşın da bir ahlakı olduğunun örneklerini İzzeddin el Kassam mücahidlerinin örnek davranışları ile tüm dünya ibretle izlemekte. HAMAS’ın kahraman savaşçılarının ellerinde tutukları savaş esirlerine “insan” onur ve haysiyetine yakışan merhametli tavırları ile kudurmuş birer vahşi hayvan gibi Filistinli esirlere ve yakınlarına saldıran siyonist terör çetesinin asker bozuntularının barbarlıkları “zafer”in şimdiden HAMAS tarafından kazanıldığının da en güçlü delili oldu.

"GAZZE'NİN GERÇEK SAHİBİ KİM?"

İbranice yayın yapan haber sitesi Walla için bir makale kaleme alan siyonist askeri analist Amir Bohbot, siyonist çete ordusunun önce Gazze Şeridi'nin kuzeyinde yoğun hava saldırılarıyla yıkım taktiği uyguladığını, ardından bölgede kontrolü ele geçirdiğini ilan ettiğini hatırlatan Bohbot, HAMAS tarafından yayımlanan esir takasına ait görüntülerinin "Gazze'nin gerçek sahibi kim?" sorusunu akıllara getirdiğini söyledi. HAMAS'ın serbest bıraktığı esirlerin görüntülerini analiz eden Bohbot, şunları kaydetti: "Gayet güzel hazırlanan videoda, HAMAS’lı aktivistlerin kaçırılan rehineleri Kızılhaç'ın araçlarına taşırken ve onlara veda ederken çekilen görüntülerini izlemek mümkün. Ayrıca, sosyal medyada dolaşan ek bilgi içerikleri de israil ordusunun göründüğü gibi Gazze'yi fiili olarak kontrolü altına aldığına dair şüpheleri akla getiriyor. Gazze'nin merkezinde çekilen görüntüler gösteriyor ki,  (israil) ordu güçlerinin, Gazze Şeridi'nin kuzey kesimini kontrol altına aldığı iddiası ve tüm bölgede kuvvetlerimizin konuşlanmış olduğu gerçeğine rağmen, HAMAS'ın silahlı onlarca unsuru rehineleri Kızılhaç'a teslim ederken herhangi bir engel tanımaksızın bölgede rahatça dolaşıyor."

FİLİSTİNLİ ÇOCUK ESİR: “İŞGAL GÜÇLERİ BİZE VAHŞİCE SALDIRDI”

Esir takası mutabakatı kapsamında serbest bırakılan Filistinli çocuk esirlerden Muhammed Nezzal, siyonist çete güçlerinden gördüğü işkence nedeniyle vücudunda kırıklarla evine döndü. Nezzal, işgalci teröristlerin sürekli koğuşları basıp esirleri darp ettiğini dile getirdi. Nezzal, şöyle konuştu:

"Hapishanede darp sonucu bilincini kaybedenler oldu. Bir esir vardı, darp nedeniyle bilincini kaybettikten sonra koğuştan çıkardılar belki de ölmüştür diye düşünüyorum, hakkında bir şey öğrenemedik. İşgal güçleri bize vahşice saldırdı. Bazılarını bilincini kaybedene dek dövdüler, bazıları işkencenin şiddetinden ağlıyordu."

Kendisinin de parmağında kırık, eli ve vücudunun çeşitli bölgelerinde morluklar olduğunu aktaran Nezzal, hapishanedeki son bir ayının 20 yıl gibi geçtiğini dile getirdi.

FİLİSTİNLİ KADIN ESİR: "SÖZLÜ VE FİZİKSEL OLARAK TACİZ EDİLDİK, AŞAĞILANDIK"

Esir takasıyla serbest bırakılan Filistinli İsra Ceabis, "Bizi hapisten çıkaran Rabbimize elhamdülillah diyorum. Sevinmeye utanıyoruz çünkü tüm Filistin kan ağlıyor" dedi.

İşgal altındaki Doğu Kudüs'te 2015'te işgalci kontrol noktasında otomobilindeki tüpün patlaması sonucu vücudunun yüzde 60'ı yanan ve bu sırada bir askerin yaralanması nedeniyle 11 yıl hapse mahkum edilen Filistinli İsra Ceabis'in serbest bırakılması da işgalci polisinin baskınları sebebiyle gecikmişti. İsra Ceabis'in serbest bırakılması öncesi ailenin evine baskın düzenleyen işgal polisi, aile fertlerini darp ederek evden çıkarmıştı. Çok sayıda zırhlı araç ve birlikle Ceabis'in ailesinin evinin çevresinde konuşlanmıştı. Siyonist terör hapishanelerinde Filistinli erkek tutukluların özellikle Filistinli kadın tutukluların önünde darp edildiğini belirten Ceabis, genç yaştaki kadın gardiyanların Filistinli kadın tutukluları "sözlü ve fiziksel olarak taciz ettiğini, aşağıladığını" anlattı.

Ceabis, "7 Ekim'in ardından hapishanedeki tüm bölümlere o kadar yoğun biçimde göz yaşartıcı gaz attılar ki cildimde iltihap oluştu. Bu iltihap 40 gün içinde anca geçti." diye konuştu.

BARBARLIK VE VAHŞİLİK ÖRNEKLERİ ÇOK

Siyonist terör çetesinin Filistinli esirlere uyguladığı vahşetin örnekleri sayılamayacak kadar çok. Artık kötü davranışın ötesinde işgalci teröristlerin işkenceleri altında birçok Filistinli şehid oldu. Öyle ki terör çetesi esir takası anlaşması ile serbest bırakmak zorunda kaldıkları esirlere sevinç gösterileri yapmamaları konusunda baskıda bulunuyor. Serbest kalan Filistinli esirlerin evlerine baskınlar düzenleyip akraba ve yakınlarını darp ve taciz ediyor.

Sonuç olarak iki tarafın sergilediği bu tutum ve davranışlar iki medeniyet arasında nasıl büyük bir uçurum olduğunu tüm dünyaya adeta belgelemiş oldu. Aziz İslam’ın mübarek öğrencileri olan İzzeddin el-Kassam Tugayları tüm dünyaya “insanlığı”n ve “merhamet”in ne demek olduğunu göstermiş oldu.

Yahudi anneden Kassam'a mektup:

Size Sonsuza Kadar Minnettar Kalacağım!

Aksa Tufanı operasyonu sırasında esir alınan Daniel isimli Yahudi kadın, kendisi ve kızı için gösterdikleri iyilikler için Kassam Tugayları'na minnettarlığını bildiren bir mektup yazdı.

HABER MERKEZİ

HAMAS ve işgalci siyonist arasında gerçekleşen esir takası kapsamında Gazze'den serbest bırakılan  Daniel isimli Yahudi kadın, serbest bırakılmadan önce kendisine ve kızı Emilia'ya bakan Kassam Tugayları mücahidlerine ve komutanlarına ithafen bir mektup yazdı.

Daniel'in, Kassam Tugaylarına büyük minnettarlığını bildiren mektubun tamamı şöyle:

"Son haftalarda bana eşlik eden değerli komutanlar, yarın ayrılacağız gibi görünüyor. Ama size tüm kalbimle ve tüm içtenliğimle teşekkür ediyorum.

Bana ve kızım Emilia'ya gösterdiğiniz olağanüstü insanlık için teşekkür ediyorum.

Sizler onun ebeveynleri gibiydiniz. Yanınıza gelmek istediğinde, her fırsatta odanıza davet ediyordunuz.

Hepinizin onun arkadaşı olduğunuzu hissettiğini itiraf etti. Sıradan bir arkadaşlık değil, çok yakın ve birbirini çok seven gerçekten iyi arkadaşlar.

Size çok ama çok teşekkür ederim. Bizim için harcadığınız saatlere teşekkür ederim. Kızıma bir öğretmen gibi, bir bakıcı gibiydiniz. Ona karşı bu kadar sabırlı davrandığınız ve ona tatlılar, meyveler ikram ettiğiniz ve imkanlar kısıtlı olsa da elinizde mevcut olan her şeyinizi verdiğiniz ve paylaştığınız için çok teşekkür ederim.

“KIZIM GAZZE'DE KENDİNİ PRENSES GİBİ HİSSEDİYORDU”

Çocuklar esaret altında olmamalı ama sizler ve yol boyunca tanıştığımız diğer iyi insanlar sayesinde kızım Gazze'de kendini prenses gibi hissediyordu.

Bu uzun yolculuğumuzda karşılaştığımız her savaşçının, her komutanın kızıma karşı yakın ve samimi davranışlarından dolayı, kızım kendisini dünyanın merkezi olduğunu hissettiğini itiraf ediyor...

Ona karşı nezaket ve şefkatle davrandınız.

Size sonsuza kadar minnettar kalacağım. Sizin güzel ve nazik davranışlarınız sonucu kızım buradan bir travmayla değil güzel anılarla ayrılacak.

Sizler içinde bulunduğunuz zor duruma rağmen burada, bize gösterdiğiniz nazik davranışı herkese anlatacağım.

Keşke bu dünyada gerçekten iyi arkadaş olabilseydik

Hepinize, ailelerinize ve çocuklarınıza sağlık, sıhhat ve afiyet diliyorum.

Çok ama çok teşekkür ederim." (İLKHA)

İşgal çetesinin hapishanelerdeki barbarlığı

"Vücudumda İz Kalana Kadar Dövüldüm"

İşgal altındaki Batı Yaka'nın Cenin kentinde yaşayan ve 2 yıldır işgalci hapishanesinde bulunan Attaf Ceradat, 7 Ekim'den sonra Filistinli kadın esirlerin ciddi şekilde dövüldüğünü ve aşağılandığını söyledi.

HABER MERKEZİ

İşgal altındaki Batı Yaka'nın Cenin kentinde yaşayan ve 2 yıldır işgalci hapishanesinde bulunan Attaf Ceradat, siyonist yetkililerin morallerini bozmaya çalıştığını ancak bunu başaramadığını dile getirdi.

Ceradat "7 Ekim'den sonra kadın esirler tecrit altına alındı. Ben de vücudumda iz kalana kadar dövüldüm. Hakaretlere uğradık, yataksız, battaniyesiz bırakıldık." dedi.

"İŞGALE RAĞMEN, DİRENİŞİN İRADESİYLE HAPİSHANENİN KAPISINI KIRDIK"

Gazze Şeridi'ndeki Filistinlilerin kanı ve yıkılan evlere mâl olan bu özgürlüğün bedelinin ne derece yüksek olduğunu çok iyi bildiklerini aktaran Ceradat, şu ifadeleri kullandı:

"Onlar için başımı dik tutuyorum ve Allah'ın izniyle, yakında tüm esirlerin hapishanelerden serbest bırakıldığını göreceğimiz gün de gelecek."