Diyarbakır merkez Yenişehir ilçesi Sezai Karakoç Kültür ve Kongre Merkezinde gerçekleşen program Metin Bağcı'nın Kur'an-I Kerim tilavetiyle başladı.
Programda selamlama konuşması yapan İTTHADUL ULEMA Üyesi Molla Recai Güler, sahabelerin İslam tarihi açısından önemine vurgu yaptı.
Örnek alınması hususunda sahabelerin Müslümanlar için önemli bir yere sahip olduğunun altını çizen Güler, "1400 yıl önce Allah'u Teala bir Peygamber gönderdi. Bir avuç insan, şirkin karanlığından kurtulup İslam'ın nuruna geldi, Allah'ın ve Peygamber Efendimizin (Sallallahu Aleyhi Vesellem) istediği bir hayatı yaşadı. Eğer kıyamet gününde Efendimizin yanında toplanmak istiyorsak, Peygamberimizin arkadaşlarını kendimize örnek almamız gerekiyor." dedi.
"Ebu Ubeyde gibileri sahabeleri kendilerine örnek aldılar"
İşgal rejimine karşı bir ayı aşkın süredir cihad saflarında komutanlık yapan Ebu Ubeyde'ye atıfta bulunan Güler, "Ebu Ubeyde gibileri sahabeleri kendilerine örnek aldılar ve bugün de Allah, onlara izzeti ve şerefi verdi. Bizlerde bugün Gazze'de Müslümanların namusunu ve iffetini müdafaa etmeliyiz. İslam'ın izzeti siyonistlerin ayakları altına girmemesi için mücadele ve cihad etmeliyiz. Eğer o insanlar gibi olmak istiyorsak dönüp Peygamber Efendimizin arkadaşlarına bakmalıyız." ifadelerini kullandı.
Çocukların Peygamber Efendimizin sahabeleri ile terbiye edilmesi gerektiğinin altını çizen Güler, "Sahabelerin hayatları ile terbiye ettiğimizde yarın öbür gün İslam düşmanları yüzünü topraklarımıza çevirdiklerinde bu topraklarda; Muhammed Dayf, Ebu Ubeyd'e, Rantisi ve Şeyh Ahmet Yasin çıkar. Bunun için Peygamber Efendimizin nasihatlerini ve sahabelerin hayatını okuduğumuzda ilk önce kendi hayatımıza sonra çocuklarımıza nakşetmeliyiz." şeklinde konuştu.
Özlem Ajans ses sanatçıları ilahi ve marşları seslendirmesiyle devam eden programda sinevizyon gösteriminin ardından günün anlam ve önemine ilişkin bir konuşma yapan Şehitler Kervanı Platformu Başkanı Ömer Çelik, Hazreti Zübeyr'in İslam'la tanışmasından sonra ailesi tarafından çektiği sıkıntılar, Allah Resulü'ne olan bağlılığı ve savaş meydanlarındaki kahramanlıklarından bahsetti.
"Kur'an'ı ve Peygamberi anlamanın yolu ashab-ı kiramın hayatından geçmektedir"
Sahabe hayatlarının Müslümanların örnek alması hususundaki öneme değinen Çelik, "Kur'an-ı Kerim'in 'Onlar kendi kardeşlerini kendileri ihtiyaç içinde oldukları halde nefislerine tercih ederler' diye övdüğü insanları, Efendimiz aleyhissalatu vesselam'ın 'ashabım gökteki yıldızlar gibidir, hangisine uyarsanız kurtuluşa ulaşırsınız' diye övdüğü insanları anlatıyoruz. Öyle bir nesil belki kıyamet gününe kadar bir daha gelmeyecek ama tarihe bıraktığı izler kıyamet gününe kadar insanlar üzerinde büyük bir bırakacaktır. Yüce kitabımız Kur'an'ı anlamanın yolu Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellemi de fehmetmenin kapıları da ashab-ı kiramın hayatından geçmektedir. Çünkü onlar 23 yıllık Allah Resulü'nün siretinin bizatihi canlı tanıklarıdırılar. Kur'an ayetlerini iliklerine kadar onlar yaşadı. İşte o yiğitlerden biri Zübeyir ibni Avvam radıyallahuanhudur." dedi.
Hazreti Zübeyr'in künyesi hakkında bilgi aktaran Çelik, "Zübeyir ibni Avvam isminin anlamı küçük not, değerli yazıdır. Künyesi Ebu Abdullah lakabı Havari Resul'dür. Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem onun için 'her peygamberin bir havarisi vardır, benim de havarim Zübeyr'dir' diye taltif etmiştir. Hazreti Zübeyr 16 yaşındayken Allah Resulü'ne vahiy inmişti." ifadelerini kullandı.
Hazreti Ebubekir'in vasıtasıyla birçok insanı imana kazandıran Hazreti Zübeyr'in iman edenlerin beşincisi olduğunu belirten Çelik, Hazreti Zübeyr'in amcasının kendisine yaşattığı zorlu mücadele sürecini aktararak şu ifadelere yer verdi:
"Allah Resulü'nün yanına Erkam bin Erkam'ın evine sürekli gidip gelmeye başlar. İman ettiği, kısa bir zaman içerisinde Mekke'de yayılır. Amcası Nevfel'in bunu duymasıyla yeğenini çağırır ve ona 'Muhammed'in, Ebubekir'in yanına gitme kesinlikle onlardan uzaklaş.' demiştir. Küfrün iman edenler üzerinde uygulaya geldikleri taktikleri Hazreti Adem'den bugüne kadar değişmemiştir. Önce tehdit etmeye, iftira atmaya başlarlar. 'Onlar iyi insanlar değil, atalarının dinini inkar edenlerdir' ifadeleriyle bu günkü iman eden dava adamları da çok sık karşılaşıyorlar. İmanın tadını ve lezzetini alanı Hazreti Zübeyr amcasını dinlemez, sürekli Erkam bin Erkam'ın evine gider. Çünkü orada ikra vardır, ilim ve irfan vardır, oku emri gereği öğrendiklerini pratik hayata dökme vardır."
"Bedir'de 70 müşriğin yarısından fazlasını öldüren iki kılıçtan birinin sahibi Hazreti Zübeyr'dir"
Çelik, "Amca Nevfel'in bütün çabaları boşa gidince Zübeyr'de diğer ashab gibi işkencelerden nasibini alır. Onu küçük bir odanın içinde hasıra sararak dumandan rahatsız olması için ateş yakar ve hasırın içinde bayılana kadar onu sopalarla döver." şeklinde konuştu.
Habeşistan'a hicret dönemini anlatan Çelik, "Nübüvvetin 5 yılında Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem Habeşistan'a hicret için Hazreti Osman liderliğinde Hazreti Zübeyr'in içinde olduğu bir grup gönderir. Hazreti Zübeyr vatanını geride bırakarak Allah Resulü'nün emrine uyup habeşistan'a hicret eder. Nübüvvetin 10 yılında halası Hazreti Hatice annemizin ve Efendimizin amcası Ebu Talib'in vefat etmesi üzerine dayanamaz Mekke'ye geri gelir." diye belirtti.
Hazreti Zübeyr'in Medine'ye hicret etmeden önce Hazreti Ebubekir'in kızı Hazreti Esma ile evlendiği bilgisini paylaşan Çelik, "Medine'ye hicret ettiği o dönemde Yahudiler Medine'nin havasının değiştiği, muhacirlere iyi gelmediği, büyük çoğunluğu hastalandığı ve bundan dolayı Müslümanların öleceği, çocuklarının olmayacağı, çocukları olsa bile sakat olacağı yönünde yalanlar yayıyorlar. Fakat Allah onların yüzünü kara çıkararak Hazreti Zübeyr'e Abdullah adında nur topu gibi bir çocuk veriyor." dedi.
Aktarımında Zübeyr ibni Avvam'ın katıldığı savaşlara da yer veren Çelik, "Hicretten 2 yıl geçmişken hazreti Bilal'in nidaları duyulur ve yiğitler ordusu Bedir'e doğru giderler. Bedir; hak ile batılın, iman ile küfrün savaşıdır. Allah Resulü'nün 'Yarabbi işte Kureyş bütün kibri ile gelmiş. Eğer bu bir avuç Müslümana yardım etmezsen yeryüzünde sana kulluk edecek kimse kalmayacak' dediği savaştır. O gün Allah melekleri müminlere yardımcı olarak gönderir. Allah Resulü'nün halasının oğlu Zübeyr'e baktığında iftihar eder, sevinir ve ona 'Ey Zübeyr! Melekler size yardıma gelecek. Onların nişaneleri var, siz de kendinize nişaneler edinin' der. Hazreti Zübeyr güneşin sarısı gibi sarı bir sarığı başına takar. İşte o gün öldürülen 70 müşriğin yarısından fazlasını iki kılıç öldürmüştür. Biri Zübeyr'in kılıcı bir de dayısının oğlu Hazreti Ali'nin kılıcıdır." ifadelerine yer verdi.
"Bir an dahi olsun Allah Resulü'nü terk etmemiş, ondan ayrılmamıştır"
Çelik, "Akraba bağının para etmediği, gerçek kardeşliğin ne olduğunu gösteren bu savaşta Zübeyr'i kendi yanından ayırmayan, 16 yaşına kadar şefkat ve merhametle davranan amca Nevfel küfrün, Hazreti Zübeyr iman safındadır. Hazreti Zübeyr işte o gün akrabalık bağını iman kılıcı ile kesecek ve amcasını kendisi öldürecekti. Çünkü bu dava Allah'ın ve peygamberlerin davasıdır; ırkçılık veya akrabalık davası değildir." diye kaydetti.
Uhud savaşında Zübeyir ibni Avvam'ın Peygamber Efendimize olan bağlılığına dikkat çeken Çelik, "Hazreti Zübeyr bu kez Uhud Meydanında görüyoruz. Müşriklerin ani saldırıları karşısında ashap bir ara bir şok yaşıyor ve Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem yalnız kalıyor. Etrafında onu koruyacak sadece 20 kişi kalıyor, bunlardan biri de Hazreti Zübeyr'dir. Bir an dahi olsun Allah Resulü'nü terk etmemiş, ondan ayrılmamıştır." şeklinde konuştu.
Hendek savaşında Müslümanların büyük bir imtihanla karşı karşıya kaldığını kaydeden Çelik, Medine'yi muhasara altına alan, o dönemki rakamlara göre bayağı sayıları fazla olan 12 bin kişilik bir ordu karşısında Beni Kureyza yahudilerinin ve münafıkların ihaneti karşısında Müslümanların dirayetini aktararak Hazreti Zübeyr'in tutumuna değindi.
Çelik, "Öyle bir zor gün ki Müslümanlar Allah'ın Resulünden izin almadan bir adım öteye gidemiyorlar. Dava adamı ve görev adamı, görev tevdi edildiğinde sağına ve soluna bakmaz. Kim parmak kaldıracak demez, 'ben' der. Bu dava böyle yürümüştür, bu dava bu insanların omuzlarında bugüne kadar gelmiştir. Rabbim Zübeyir Bin Avvam'ın makamını alim ve yüce kılsın." dedi. (İLKHA)