Malatya Kudüs Kardeşlik Platformu tarafından, Kürecik NATO Radar Üssü'nün kapatılması için eylem başlatıldı.
İşgal rejimine bilgi akışı ve istihbarat sağlayan Kürecik NATO Radar Üssü'nün kapatılması talebiyle Kürecik Mahallesi'nde, Malatya Kudüs Kardeşlik Platformu tarafından düzenlenen mitinge destek vermek için çevredeki il ve ilçelerden binlerce Kudüs sevdalısı programa katıldı.
Programda bir konuşma yapan Malatya İnönü Üniversitesi Dr. Öğr. üyesi Selahattin Yıldırım, İsrailoğulları'nın, geçmişten bu yana hep zulümler işlediğini hatırlatarak Beytül Makdis ve çevresinin devamlı savaşa tanık olduğunu belirtti.
Yıldırım, "Allah-u Teala, Musa aleyhisselama Beytül Makdis'i, mukaddes toprakları vadetmiştir. Ama İsrailoğulları, melunluklarını orada da göstermiştir. Hazreti Musa'ya nice eziyetlerde bulunmuşlardı. Bundan dolayı onları kırk yıl boyunca çöllerde başıboş dolaşacak şekilde cezalandırmıştı. Allah-u Teala Kur'an-ı Kerim'de de, Zebur'da da bu toprakların salih insanlara verileceğini vadediyor. Filistin'deki mücahitler, Gazze'deki mücahitler bu salih insanlardır." dedi.
Hazreti Ömer'in fethi ile Beytül Makdis'in Müslümanların yönetimine geçtiğini ve yüzyıllar boyunca adil ve barış içinde insanların orada yaşadığını belirten Yıldırım, "Ne zaman ki Beytül Makdis Müslümanların elinden çıkmış, dünya kargaşa yaşamıştır, insanlık huzur bulmamıştır. 400 yıl boyunca Haçlıların zulmünde kalan Kudüs, Selahaddin Eyyubi'nin yetişmesi ile tekrardan Müslümanların hakimiyetine geçmiştir." diye konuştu.
Selahaddin Eyyubi'nin, Kudüs'ü fethetme stratejisine işaret eden Yıldırım, "O, önce bir plan yaptı. Planlı olan, projesi olan başaracaktır. Şehir şehir coğrafyayı gezdi, İslam coğrafyasını. Müslümanları birliğe çağırdı, birlik yaptı Müslümanları. 'Hedefimiz Kudüs'tür' dedi. Selahaddin Eyyubi'nin ordusunun yüzde 40'ı Türklerden oluşuyordu, yüzde 40'ı Kürtlerden oluşuyordu, yüzde 20'si de Araplardan oluşuyordu. O ümmet bilincini aşıladı, ümmeti oluşturdu ve Allah-u Teala ona zaferi, tarihteki en muhteşem zaferi nasip etti ve Kudüs'ün fatihi oldu." ifadelerini kullandı.
Tarihte, Moğol ordusunun Diyarbakır'ın Silvan ilçesini işgali ve sonrasında Müslümanların, Ayn Calut Savaşı'ndaki zaferini anlatan Yıldırım, şunları söyledi:
"Ayn Calut Savaşı diye tarihte Müslümanların Hülâgû'yu, Moğolları sonlandırdığı bir tarih, bir savaş vardır. Ayn Calut, hemen Gazze'nin yakınında tarihi bir şehirdir. Moğollar öyle bir korku salmışlardı ki dünyaya 'Moğol ordusunun önünde kimse duramaz' diye herkes söylüyordu. Öyle bir güçleri vardır ki kimse onlarla savaşamaz. Hani diyordu ya birileri, 'Bunlar kendilerine nasıl güveniyorlar da israile kafa tutuyorlar?' O gün de öyle diyorlardı bazıları. Hata Müslüman'ım diyenler de böyle diyordu. 'Bu gücün önünde kimse duramaz' diyorlardı. Ama yiğit insanlar, Diyarbakır Silvan Meyafarkin'deki Eyyubi Sultanı Sultan el-Kâmil'e haber gönderdiler, şehri teslim et, dediler. Hulagu'nun ordusu bizatihi oğlu askerlerin başında geliyor, dediler. Ama el-Melik'ul Kâmil, 'Kesinlikle teslim olmayacağız' dedi. Hazırlık yaptığı kalelerine, Silvan Kalesi'ne sığındılar, 2 yıl boyunca şehri teslim etmediler. Ama güçleri tükendi, bitti ve neticede mağlup oldular.
El Kâmil'i, Hülâgû'nun oğlu katletti, hatta katletmeden önce türlü işkencelere tabi tuttu ama o teslim olmadı. Onun yüzüne tükürdü ve 'Sana teslim olmam, sana boyun eğmem' dedi. Nihayetinde kellesini kestiler, mızraklara taktılar, İslam diyarını dolaştılar. Moğolların önünde çıkanlar, teslim olmayanlar bunun gibi olacaklardı.
Ama Allah'ın da bir planı vardı. Onu gören Müslümanlar kendilerine geldiler, 'Bu kimdir' diye sordular. 'Bu el-Malik'ul Kamil'dir. Tarihte Moğollara kafa tutan kişidir' dediler. Ve o güç ile o cesaret ile o şuur ile nesiller yetişti. Öyle bir hal aldı ki Müslümanlar birlik oldular ve Seyfeddin Kuduz'un komutasında bir ordu oluşturdular. Bu orduların başında alimler ki bunlardan birisi de İzzeddin Bin Abdusselam'dı. Sultanul Ulema diye isimlendirilmiştir. Bir fetvası vardır: 'Haçlılarla pazarlık yapmak caiz değildir, kişiyi küfre kadar götürür.' Onlara destek olmak, onlarla ticarette bulunmak imanî bir mesele olduğunu söylüyor. İşte o şuurla O Silvan'da atılan tohumla Müslümanlar Ayn Calut'ta Hülâgû'yu yendiler, Hülâgû ordusunu paramparça ettiler ve tarih sahnesinden yok edip götürdüler. "
"Direnişçiler şehit olabilir ama bu dava burada kalmayacaktır"
Şu anda günümüzde de Gazze'de bir avuç Müslüman'ın işgalcilere karşı direnip şehitler verdiğini belirten Yıldırım, "Müslümanlar, direnişçiler şehit olabilir ama bu dava burada kalmayacaktır, yerde durmayacaktır. İşte yiğitler yetişti. İşte Filistinli kardeşlerimiz o davanın sahibidir. Hiç kimse bu gücü yenemez diyorsa da o el-Kassam Tugayları Allah'ın izniyle, inayetiyle bu güçlü denilen orduyu dize getirecektir." şeklinde konuştu.
Eylem için toplananlara hitap eden Yıldırım, "Biz bugün burada ne yapıyoruz değerli kardeşlerim? Hani Edward Said diye birisi var. Bir Nobel Ödülü sahibi bir yazar, Gayri Müslim. Hani Lübnan'da eliyle bir taş atıyordu israilin boş kulesine doğru. 'Bu taşı niye atıyorsun' denildiğinde o da diyordu ki 'Yarın çocuğuma söyleyeceğim bir lafım olsun, bir sözüm olsun, diye atıyorum. Yükseğe doğru, israilin kulesine doğru taş attım' diyebileyim. Evet, kardeşlerim biz bugün o taşı atıyoruz. İşte israil buradadır. Bu taşı atmak üzere buradayız. İnşallah bu taşımız hedefsiz kalamayacak, yerini bulacaktır. Bu imanla, bu şuurla buradayız. Rabbim gazanızı, cihadınızı makbul eylesin." ifadelerini kullandı. (İLKHA)