Adıyaman Filistin Dayanışma platformu tarafından Cuma namazı sonrası düzenlenen basın açıklamasına STK ve vatandaşlar katılım sağladı.
Platform adına basın açıklmasını okuyan Mavi Marmara Gazisi Abdullah Keskin, Müslümanlar için Kudüs ve Mescid-i Aksa'nın sıradan bir toprak parçası olmadığını kaydetti.
"Kudüs ve Mescidi Aksa, Müslümanların ilk kıblesi"
Halk Kütüphanesi yanında düzenlenen basın açıklamasını okuyan Keskin, "Kudüs, Peygamber Efendimizin Mirac'a yükseldiği yer ve tevhid akidesinin ilk merkezlerinden biridir. Bu yüzden Filistin, Kudüs ve Mescid-i Aksa davası bir inanç ve iman davasıdır. Biz Müslümanlar için Mekke, Medine, Kabe ve Mescid-i Nebevi ne kadar kutsalsa aynı şekilde Filistin, Kudüs ve Mescid-i Aksa’da o kadar kutsaldır. Bugün Filistin’de Kudüs’te ve Mescid-i Aksa’da Müslümanların inancı ve kutsalları siyonist işgalcilerin postallarıyla çiğnenmektedir. Bu kutsallarımıza sahip çıkmak namaz kılmak, oruç tutmak kadar ehemmiyetli bir ibadettir. Kudüs ve Mescid-i Aksa ümmetin izzeti ve namusudur. Bu nedenle bizler, ümmetin izzetini ve namusunu muhafaza eden direniş hareketinin yanındayız. Bizler belki farkında değiliz ancak bu katliamlar yeni değildir." dedi.
"75 yıldır devam eden bir vahşet var"
Aksa Tufanı'ın yıllardır biriken bir öfkenin neticesi olduğuna değinen Keskin, "Hatta İngilizlerin işgali ile 1917’den beri devam eden bir zulüm düzeni, uzun vadeli süregelen bir soykırım çabası vardır. 7 Ekim'de başlayan Aksa Tufanı operasyonu anlık bir öfkenin neticesi değil, 75 yıllık işgal, katliam, soykırım ve yayılma politikasına karşı verilen bir kurtuluş mücadelesidir. Bu anlamda Filistinlilerde birikmiş olan öfke ve işgalden kurtulma arzusunun baş aktörü ve temsilcisi HAMAS olmuştur. Bugün siyonist işgal çeteleri, sözde HAMAS'ı hedef alarak gerçekleştirdiği saldırılarda bütün dünyanın gözü önünde her gün savaş suçları işlemekte ve işlediği bu savaş suçlarına büyük şeytan Amerika ve diğer batılı ülkeler, destek olmak için devlet başkanları düzeyinde ziyaretler dahi gerçekleştirmektedirler. Böylelikle kimi menfaatler uğruna Batılı liderler ve insanlıktan nasibini almayanlar açıkça zalimin safında yer alırken bizler de mazlumun safında yer almayı izzet ve şeref vesilesi olarak kabul ediyor ve diyoruz ki; küfür tek milletse biz Müslümanlar da tek milletiz. Bugün bu zulme karşı tek millet ve tek ümmet olma vaktidir." ifadelerini kullandı.
"Filistin direnişine aralıksız bir şekilde maddi yardımlar devam ettirilmeli"
Keskin, Filistin davasının yalnız bırakılmaması gerektiğine değinerek, "Bizler zulme karşı az veya çok sesini yükselten hiçbir devletin veya yetkilinin çabasını görmezden gelmiyor ama bunun yeterli olmadığını da açıkça görüyoruz. Gazze’de devam eden katliam da bunun canlı şahididir. Yaşanan bütün bu zulümler karşısında, halkımıza çağrımız; meydanlar boş bırakılmamalı, Filistin direnişine aralıksız bir şekilde maddi yardımlar devam ettirilmeli, siyonistlerin ve destekçilerinin mallarına süresiz bir şekilde boykota devam edilmelidir. Bu hususta tüm esnafımız da bundan sonra siyonizme destek veren firmaların mallarını ne almalı ne de satmalıdır. Filistin’e sınırı olan Lübnan, Ürdün, Mısır ve Suriye halklarına çağrımız ise: Bu vahşet devam ettiği müddetçe sınıra yığılmaları, orada nöbet tutmaya devam etmeleri, yardım ve destek ulaştırmak için bütün gayret ve yolları denemeleridir. İşgalci siyonistlere çağrımız; Filistin’de işgal ettiğiniz topraklar Filistinlilerindir. Siz nereden gelmiş iseniz geldiğiniz ülkelere geri dönün. Çünkü Filistin toprakları asla size vatan olmayacaktır. Orada asla güvende olmayacaksınız." şeklinde konuştu.
İslam ülkelerinin yöneticilerine ve vicdan sahibi tüm liderlere seslenen Keskin, platform olarak taleplerini şu şekilde sıraladı:
1-Türkiye öncülüğünde bir yardım koridoru veya deniz filosu yola çıkarılmalıdır. Bu filoya sadece İslam ülkelerinin değil, duyarlı ve vicdan ehli hangi ülke varsa katılımları sağlanmalıdır. Bu filonun güvenliği de sağlanarak doğrudan Gazze’ye gidilmelidir.
2- İncirlik ve Kürecik başta olmak üzere tüm Amerikan üsleri en azından bu vahşet bitene kadar kapatılmalı, bu üslerin bütün faaliyetleri saldırılar devam ettiği sürece durdurulmalıdır. En kısa sürede de bunların kalıcı olarak kapatılması gündeme alınmalıdır.
3- Hava ve deniz limanları siyonistlerin her türlü gemi ve uçaklarına kapatılmalıdır. Buralardan İsrail'e yapılan ticari veya askeri tüm sevkiyatlar durdurulmalı, Gazze halkını açlık, susuzluk ve ilaçsızlığa mahkum eden siyonistlerin tedarikçisi konumuna düşme ayıbından kurtulunmalıdır.
4- Türk vatandaşı olan siyonistlerin işgal edilmiş Filistin topraklarına gidip soykırıma katılmaları engellenmeli, gidenler ise insanlığa karşı suç işlemekten yargılanmalı, mallarına el konularak vatandaşlıktan çıkarılmalıdırlar. Böylece, siyonist işgal rejiminin saldırılarını durduracak, ciddi adımlar atılmalıdır. Çünkü siyonist israil, kınamadan anlamadığı gibi, bu vahşi saldırılarına savaş adı verseler de savaş hukukuna dahi hiçbir şekilde riayet etmemektedir. Bu yüzden israilin anlayacağı dilden karşılık verilmeli, kesin ve net yaptırımlar uygulanmalıdır. Biz burada tüm İslam ülkelerine ve devlet idarecilerine hayırdan ve iyilikten başka bir şey söylemiyoruz. Her koşulda da hakkı hak, batılı batıl olarak ortaya koymaya devam edeceğiz inşallah."
Basın açıklaması kılınan gıyabi cenaze namazı ve yapılan duanın ardından son buldu. (İLKHA)