HÜDA PAR Milletvekili Dinç, TBMM'de düzenlediği basın toplantısında, Dünya Çocuk Hakları Günü'ne ilişkin açıklamalarda bulundu.
Dünya Çocuk Hakları Günü'nde hassas bir süreçten geçtiklerini belirten Dinç "20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü bir Filistinli, bir Gazzeli çocuk için ne ifade ediyor acaba? Annesini kaybetmiş, babasını kaybetmiş ve 5 bin 500 çocuk bugün Filistin'de katledilmiş. Bu çocuklar için acaba Dünya Çocuk Hakları Günü ne ifade ediyor?" diye sordu.
Dinç "Normalde ilk olarak uluslararası düzeyde 1924'te Çocuk Hakları Bildirgesi yayımlandı. Biliyorsunuz ki 1924'ten önce Birinci Dünya Savaşı yaşanmıştı ve her savaşta olduğu gibi Birinci Dünya Savaşı'nda da çocuk ve kadınlar katledilmişti. Bundan dolayı da Cenevre Çocuk Hakları Bildirgesi 1924'te yayımlandı. Ancak İkinci Dünya Savaşı'nın yaşanması sonucu o çocuk haklarını imzalayan yani Birleşmiş Milletlerin imzaladığı o Çocuk Hakları Bildirgesi rafa kalktı. Çocuk hakları darbe aldı ve tekrardan çocuk ve kadınlar katledildi. 20 Kasım 1959'da Birleşmiş Milletler tekrardan çocuk hakları ile ilgili Çocuk Hakları Bildirgesini yayımlamış oldular. Ancak yayımladıkları bu Bildirge'nin küresel çapta çocuk haklarını korumaya yönelik bir yaptırımı yoktu. Bundan dolayı 1989'da Birleşmiş Milletler, Dünya Çocuk Hakları Günü dediğimiz bugünle ilgili Çocuk Hakları Sözleşmesi'ni imzaladılar, sadece Amerika bu sözleşmeye taraf olmadı." dedi.
"Batı için aslında çocuk hakları diye bir şey yoktur"
"O zamanki Birleşmiş Milletlere üye olan tüm ülkeler bu sözleşmeyi imzaladı ve bu, çocuk haklarını korumaya yönelik gerçekten önemli bir adımdı." diyen Dinç "Aslında Batı, bu Çocuk Hakları Bildirgesi'ni veya sözleşmelerini imzalarken kendi barbarlıklarını frenlemek için yapıyorlardı. Yoksa onlar için, Batı için aslında çocuk hakları diye bir şey yoktur, insan hakları diye bir şey yoktur. Birleşmiş Milletlermiş, uluslararası hukukmuş onlar için bunların hiçbiri önemi yoktur. Batı'nın dostluğu da yoktur. Batı'nın tek bir şeyi var; o da çıkarlarıdır. Tarih buna şahittir. Batı'nın tarih boyunca yaptıkları soykırımların hepsi buna şahittir. Hiroşima ve diğer soykırımlar hepimizce malumdur. Muz bahçesinde çalışan çocuklar muz yediler diye ellerini kesen Batı değil mi? Bundan 40 yıl önce yetim ve kimsesiz çocukları pazarda satan Batı değil mi? Batı hiçbir zaman uygar olmadı ve hiçbir zaman insan haklarını, çocuk haklarını gözetmedi." ifadelerini kullandı.
"Dünya Çocuk Hakları Günü Filistinli, Gazzeli çocuk için ne ifade ediyor?"
"Bugün de aynı durumu yaşamıyor muyuz? Şu an burada, Dünya Çocuk Hakları Günü'nü anarken Filistin'de, Gazze'de çocuklar katlediliyor, çocuklar mahallede oynarken katlediliyor, kendi evinde katlediliyor, annesinin kucağında süt emen bebekler katlediliyor, hatta dünyaya gözünü açmamış annesinin karnındaki çocuklar dahi katlediliyor." diyen Dinç, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Hani çocuk hakları? Hani insan hakları? Soruyoruz… Bugün Birleşmiş Milletlere üye 193 ülke de 20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü'nü kutluyorlar. Neyi kutluyorlar acaba? 20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü bir Filistinli, bir Gazzeli çocuk için ne ifade ediyor acaba? Annesini kaybetmiş, babasını kaybetmiş ve 5 bin 500 çocuk bugün Filistin'de katledilmiş. Bu çocuklar için acaba Dünya Çocuk Hakları Günü ne ifade ediyor? Soruyoruz… Batı, yaptığı bu soykırımla yüzyılda elde ettiği çocuk haklarını çer çöp etmiştir. Artık bu günden sonra insanlık, Birleşmiş Milletlerin yaptıkları ya da bu insan haklarından bahseden, uluslararası hukuktan bahsedenlere artık güvenir mi? Bugün Gazze'de yaşanan soykırımdan daha büyük olan soykırım, bu vahşete, bu katliama sessiz kalmaktır, dünya düzenini bozan bu siyonistlere karşı sessiz kalmaktır."
"Dünya Çocuk Hakları'nı kutlayanlar, Gazze'de insanlık suçunun failleridirler"
Dinç "İslam medeniyeti değil 100 yıl, 14 asır önce Hazreti Muhammed Aleyhisselatu Vesselam şöyle bir çağrı yaptı tüm insanlığa; sadece bir süreliğine değil, evrensel olarak kanunlaşmış, imzalanmış, kaşelenmiş ve hiçbir şekilde çiğnenmeyen bir kural, bir 'savaş ahlakı' öğretiyor. Peygamber Aleyhisselatu Vesselam her savaşa çıkmadan önce ashabını toplar ve şunu derdi: 'Sakın ha! Çocuklara karışmayın, kadınlara karışmayın, yaşlılara karışmayın, kendi evlerine sığınanlara karışmayın' diyordu. Ve bu medeniyet, 1400 yıl önce Peygamber Aleyhisselatu Vesselam tarafından bizde emir olarak telakki edilmiş. O zaman toplum tarafından kız çocukları diri diri gömülürken Peygamber Aleyhisselatu Vesselam, o kız çocuklarını omuzlarına alır, Medine sokaklarında dolaşır ve kızla erkeği aynı eşit haklara sahip evlat olarak tanırdı. Peygamber'den önce yapılan savaşlarda, ilk başta çocuklara ve kadınlara saldırı yapılırdı ve Peygamber'in yaptığı savaş ahlakından biri de ilk olarak kadın ve çocuklara saldırıyı yasaklaması oldu. Bizim medeniyetimizde bu hakların hepsi vardır. Bunlar, 100 yıldır bu haklardan bahsettiler ama hepsi helvadan put misali ne zaman çıkarlarına ters düştüyse ne çocuk ne kadın ne yaşlı tanımadılar. Bugün hastanelere saldırılar yapılıyor. Bugün, 20 Kasım Dünya Çocuk Hakları'nı kutlayanlar, bu soykırımın Gazze'de failleridirler. Bizatihi siyonistlerin işlediği bu soykırımı destekliyorlar. Biz inşallah bu soykırımı her yere duyurmaya devam edeceğiz. Bunu asla ama asla unutmayacağız ve her zaman bunu dile getirmeye devam edeceğiz." şeklinde konuştu.
"Filistin halkı için mücadele eden HAMAS onların tek temsilcisidir"
"Bugün bu çocukların katledilmemesi için, bu soykırımların yaşanmaması için Gazze'de yaşanan olayları doğru okumak lazım." diyen Dinç "Gazze'de yaşanan soykırım doğru okunmazsa bu soykırımlar her zaman tekrar edecektir. Siyonistler sadece Müslümanlar için bir tehdit değildirler, tüm insanlık için bir tehdit oluşturuyorlar." dedi.
Gazze'deki katliamların yeni olmadığını, 1917'den beri süregeldiğini, İngilizlerin Filistin'i işgal etmesinden sonra katliamların başladığını belirten Dinç "Aksa Tufanı Harekâtı olarak başlatılan 7 Ekim meselesi de sadece 7 Ekim'le başlamış bir mesele değildir. Filistin'de işgalci israilin 75 yıllık yaptığı işgallerin ve bu işgaller sonucu oluşan öfkenin bir patlamasının sonucudur. O zamanlar Filistin halkı, Birleşmiş Milletlere çağrı yaptı, uluslararası kamuoyuna bunu duyurdu, İslam ülkelerine de çağrı yaptı. Ancak kimse kınamadan başka bir şey yapmadı ve bugün Filistin halkı kendi başının çaresine bakmak zorunda kaldı. Bugün Filistin halkı için mücadele eden, kıyam eden, cihad eden HAMAS onların tek temsilcisidir." dedi.
"Gazze'ye acil bir şekilde insani yardım ulaştırılmalıdır"
"Bu soykırımların durdurulması için Türkiye'nin başını çektiği bir yardım koridoru veya bir deniz filosu bir an önce Gazze'ye doğru yola çıkarılmalı ve bu konuda da direkt Gazze'ye gidilmesi sağlanmalıdır." diyen Dinç "Bu filonun güvenliği sağlanarak Gazze'ye acil bir şekilde insani yardım ulaştırılmalıdır. İncirlik ve Kürecik'teki ABD üsleri yani soykırım ortaklarından ABD'nin üsleri de bir an önce kapatılmalıdır. Havalimanları ve deniz limanları siyonistlerin her türlü gemi ve uçaklarına kapatılmalıdır. Ticari ve askeri ilişkiler siyonistlerle asla kurulmamalı ve bir an önce bu ticari ilişkiler kesilmelidir. Bugün Gazze'deki çocuklar ilaçsız, besinsiz, elektriksiz kalmış iken bizim limanlarımızdan onlara yakıtın gitmesi, gıdanın gitmesi veya farklı içeceklerin gitmesi asla kabul edilebilir bir durum değildir. Türkiye, işgal devam ettiği sürece siyonistlerle bütün ilişkilerini askıya almalıdır. Yaptığı bütün ekonomik, siyasi ve askeri anlaşmaları feshetmelidir ve bununla birlikte diyoruz ki 'israil bir terör rejimidir' ve Türkiye de onlara terör muamelesi yapmalıdır. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olup da sonra israile gidip Filistinli kardeşlerimizi katleden, bu soykırıma ortak olan kim varsa bunlar tespit edilmeli, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığından çıkarılmalı ve insanlık suçu işlediğinden dolayı yargılanmalı, ne kadar mal varlığı da varsa el konulmalıdır." ifadelerini kullandı.
"Meydanları boş bırakmayalım, boykotu süresiz devam ettirelim"
HÜDA PAR Gençlik Politikaları Başkanı ve Mersin Milletvekili Faruk Dinç, konuşmasının sonunda, şu çağrılarda bulundu:
"Halkımıza çağrımız şudur: Meydanları asla boş bırakmayın! Meydanları doldurmanız, Filistin'deki haklı ve meşru mücadele eden mücahitlere moral olmaktadır. Bu konuda asla meydanları boş bırakmayalım. Bununla birlikte boykotu süresiz bir şekilde devam ettirelim.
Esnaf kardeşlerimize de çağrımız şudur: İşgale, siyonistlere destek açıklamasında bulunan firmalar ile ne alışveriş yapın ne de onların malını alın ve ne de satın. Bu konuda onlara da süresiz bir şekilde boykot uygulayın.
Aynı şekilde halkımıza çağrımız da şudur: Filistin halkının insani yardıma ihtiyaçları var. Maddi yardımlarımızı kesintisiz bir şekilde devam ettirelim, bu kardeşlerimize yardımlarımızı esirgemeyelim.
Lübnan, Mısır, Suriye ve Ürdün halklarına çağrımız şudur: Sınıra akın edin, bu işgal bitene kadar sınırlarda nöbet tutun ve bir yolunu bulup Gazzeli mazlum kardeşlerimize yardım ulaştırmak için gayret gösterelim ve asla sınırları, sınır nöbetlerini terk etmeyelim.
İşgalci siyonistlere de çağrımız şudur: Filistin topraklarından size vatan olmaz. O topraklar size ait değildir. O toprağın her karışında, milyonlarca çocuğun, bebeğin kanı var. O kanın üzerinde siz orada oturamazsınız, orası size yar olmaz. Nereden gelmişseniz aynı yere geri dönün. Siz hiçbir şekilde yaptığınız bu soykırımlara rağmen Filistin topraklarında rahat edemezsiniz. Bir tek Müslüman dahi kalsa orada sizi rahat bırakmayacaktır, bu işgalinize sessiz kalmayacaktır.
İslam ülkelerine de çağrımız şudur: Siyonistlerle tüm ilişkilerinizi kesin. Onlarla ticari ilişkilerinizi kesin. Terör rejimi israili tanımayın. Hiçbir şey yapamıyorsanız elçinizi geri çekin. Bu vesileyle bu anlattıklarımın sonucu olarak; eğer bugün Dünya Çocuk Hakları Günü ise 'Dünya Çocuk Hakları Gününüz kutlu olsun' diyorum." (İLKHA)