Erdoğan'ın açıklamalarından satır başları:

Aziz milletim, değerli milletvekili arkadaşlarım, kıymetli misafirler sizleri el kalbi duygularımla selamlıyorum. Bugün kuruluşunun 40. yıldönümünü kutlayan Kıbrıslı kardeşlerimizin bayramlarını canı gönülden tebrik ediyorum. Zulme dur diyen kahramanları rahmetle yad ediyor, Kıbrıs halkına buradan selamlarımı gönderiyorum. Kıbrıs Türk'ünün yanında olmaya devam edeceğiz. 

Hükümet olarak bir taraftan İsrail vahşetini durdurmaya çalışırken bir taraftan da ülkemizi güçlendirmeye devam ediyoruz. 

Ülkemize hizmet yolculuğumuzu kesintisiz sürdürüyoruz. Cumhur İttifakı olarak 1,5 milyon insanımızın katılımıyla Büyük Filistin Mitingi ile Gazze halkının yanında olduğumuzu gösterdik. 

Kalbi Filistin ve Gazze'deki kardeşlerimiz için çarpan herkese teşekkür ediyorum. 

Cumhuriyetimizin 100. yılını büyük bir coşkuyla kutladık. Bununla öküz altında buzağı arayan Filistin mitingini bahane edenlere dersini verdik.

Boğazdaki 100 geminin geçitiyle ordumuzun kabiliyetlerini görme fırsatımız oldu. TCG Anadolu'nun donanmamıza nasıl bir güç kattığını gördük. Yeni nesil bir uçak gemisi inşa etmek için kolları sıvadık. 

Hava gücümüzde çarpan etkisi yapacak 5. Nesil Milli Muharip uçağımız KAAN ile ilgili çalışmalar devam ediyor. Bayraktar TB3'te çalışmalar devam ediyor. İnsansız sistemlerden zırhlı kara araçlarına kadar her alanda kendimizi sürekli geliştiriyoruz. 

"BUNLARIN SONU HÜSRAN OLACAK"

Türk milleti olarak şayet bu topraklar hür ve huzurlu bir şekilde yaşamak istiyorsak güçlü olmak mecburiyetindeyiz. Siyasetiyle, ekonomisiyle, güvenliğiyle her alanda güçlü olmazsak bizi bu topraklarda yaşatmazlar. Topraklarımızla ilgili habis düşünceler barındıran kişiler kendilerini ifşa ediyor. Ermenistan Karabağ savaşı ile dersini aldı, yerine oturdu. Şimdi de İsrail yöneticileri benzer hezeyanları tekrar etmeye başladılar, bunların da sonu hüsran olacak. 

Komşularımızı bize karşı kışkırtanların, PKK'yı üstümüze salanların, FETÖ'yü içimize sokanların heveslerini kursaklarında bırakmaya devam edeceğiz. 

Bu birlik ve beraberliği destekleyecek altyapıya sahip olmamız gerekecek. Güçlü ve modern bir ordu olmazsa olmazımızdır. 

Yatırıma, istihdama dayalı sağlam ve dirençli bir ekonomidir. Diğer türlü bu topraklarda bırakın nefes almayı yaşam hakkı tanımayacaklarını çok iyi biliyoruz. Bir asır önce Çanakkale'de bunu yaşadık. Zayıf düşersek barbarlığın tekerrür etmesine mani olamayız. Milletimizin istiklal ve istikbali için çalışan herkese Rabbimden muvaffakiyetler diliyorum. 

"TÜRKİYE GİBİ OLUN"

Netanyahu iki tarafına bakan koymuş, basın açıklaması yapıyor ve zannediyor ki o bakanlar beni kurtaracak. O bakanlar da Netanyahu ile aynı istikamette yürüyor. Netanyahu gidicidir. Bütün mesele dünyada haklının yanında yer alacak olanların duruşudur. Bu konuda maalesef beklenen gelişmeler oluyor mu? Hayır, hala olmuyor. ABD başta olmak üzere Batı hala ters yüz olarak bu duruma bakıyor. Fransa önce farklı açıklamalar yapıyor, daha sonra bakıyorsunuz geri vitese takıyor. Dürüst ol yahu! Bir gün öyle bir gün böyle yapma. Aynen şuan da Filistinlilerin durumu gibi dimdik, dosdoğru ama hiçbir zaman kalkıp da sabah başka akşam başka olmayın. Türkiye gibi olun! 

"İSRAİL ARTIK ECELİN GELİYOR!"

Hamas'ı terör örgütü olarak ifade edenler, Hamas seçimlere girip seçimi kazanan bir parti. Seçimi kazandıktan sonra da haklarını elinden aldınız. Kim aldı, ABD ile İsrail birlikte aldı. Benim ülkemde bile halen Hamas'ın bir siyasi parti olduğunu anlamayanlar var. Gazze'de 40 gündür gördüklerimizi anlatmak için savaş tabiri yetersiz kalır. Savaş hukukunun ilk kuralı ise çocuklara, kadınlara, yaşlılara, hastalara dokunmamaktır. 

Buradan Netanyahu'ya sesleniyorum, sen de atom bombası var mı yok mu? Varsa çık açıkla. Ey İsrail sen de nükleer bomba var ve bununla tehdit ediyorsun. Artık ecelin geliyor. Neye sahip olursan ol gidicisin. Ahlak,, vicdan namına ne varsa kaybedenler insan değildir. 

VİCDANINIZ, İNSAFINIZ YOK MU?

Karşımızda bir soykırım var. Şu anda yüzlerce binlerce avukat bunları Lahey adalet divanına götürüyor. Soykırım noktasında tüm adımları atıp gerekli duyuruyu yapacağız. İnsanım diyen kimse bu katliamları meşru göremez. Bu katliamları aleni destek verenleri meşrulaştırmak için kork dereden su getirenleri de görmezden gelmiyoruz. Yavruların kanı İsrail'e destek sağlayanların alınlarına utanç lekesi olarak yapıştı. Her gün yüzlerce çocuk can verirken insan haklarından dem vuranlar tek kelime etmiyor. Gazetecileri aileleri ile birlikte İsrail katlediyor. Uluslararası basın kuruluşları tek bir açıklama yapmıyor. 

BM üyesi 121 ülkenin Genel Kurul'da sergilediği irade, bir ülke tarafından gasp ediliyor. Kur'an-ı Kerim'i yakan alçakların eylemlerine fikir özgürlüğü diye izin verenler. Pek çok çifte standarda şahitlik ettik. Paris'teki olayda 23 kişi ölmüştü. Dünyadan devlet başkanları gitmişti. Bizden de birileri o yürüyüşe katılmıştı. 13 bine yakın insan öldü. Nerede bu dünyanın devlet başkanları? Vicdanınız yok mu? İnsafınız yok mu? 

"OLAY HAÇLI-HİLAL MESELESİDİR"

Olay Haçlı-Hilal meselesidir. Gazze tüm dünyada maskeleri düşürmüş ve gerçek yüzleri ortaya çıkarmıştır. Bu kriz sadece dünyada değil ülkemizde de kendisini gösteriyor. İsrail'e tepki gösteren tüm vatandaşlarımıza teşekkür ediyoruz. Sosyal medya mecralarından, gazete ve televizyonlarda Gazze halkının sesini duyuran basın mensuplarına teşekkür ediyoruz. 

İsrail katliamlarına devam ederse tüm dünyada katil olduğunu tescil edecektir. Allah'ın izniyle zafer Gazzelilerin ve Filistin halkının olacaktır. Bizi asıl üzen iradesini İsrail'e kaptıran ülkeler değil gazi Melis'te söylenen sözlerdir. Birileri işgalciler ile vatanını savunanları bir tutabiliyor. Bu tavrın arkasındaki sebepleri biz gayet iyi biliyoruz. İdeolojik sapkınlıktan hakikati göremiyorlar.

"ONLARIN SİCİLİ BOZUK"

Devir feryat etme devri değildir. Vakit evlatlarımız için gerekirse kendimizi yakma vaktidir. Bunu da hesapsız kitapsız hamasetle değil çalışarak güçlenerek yapacağız. Tabii bu süreçte nasıl bir duruş sergilediğiniz de önemli. Birilerinin yaptığı gibi mazlumla zalimi eşitlemek zalimi aklamak demektir. CHP'yi anlıyoruz. Onların sicili bozuk. Asker polis katillerinin cenazelerinde boy gösterenlerden zaten başka bir tutum beklemiyoruz. Netanyahu gibi fanatikle aynı kefeye koyan yöneticileri esefle karşılıyoruz. Birileri rahatsız olacak diye Hamas'ı canlarını göze alan direnişçiler olduğunu dillendirmekten çekinmeyiz.

Kimi hususlar beklentilerimizin altında kalsa da kararların hayata geçirilmesi için çaba harcayacağız. İnsani yardımlar. 10 uçak dolusu malzemeyi Mısır'a sevk ettik. Cuma günü de 666 tonluk yardım malzemesi taşıyan gemimizi bölgeye gönderdik. Mısırlı kardeşlerimizle yardım malzemelerini Gazze'ye ulaştıracağız. Kanser hastaları ve yaralı çocukların tedavilerinin ülkemizde yapılmaları ilgili görüşmelerimiz sürüyor. Bugün devlet başkanı eşlerinin katılımı ile Dolmabahçe'de toplantı gerçekleşiyor. Filistin için bir araya gelen misafirlere teşekkür ediyoruz. Diplomatik temaslarımızı artıracağız. Gerek 121 ülke gerek bu 40 ülkeyle görüşeceğiz. BM kurulda çekimser oy kullananlara telefon açacağız. Her türlü insani desteklerken İsrail'i yalnızlaştırmaya devam edeceğiz. Uluslararası mahkemelerde yargılanmalarını sağlayacak adımlar atacağız. Filistinlileri katleden yerleşimci denen teröristlerin her birinin uluslararası alanda bu sıfatla tanınması için çalışacağız.

ÖZGÜR ÖZEL YORUMU: GENEL BAŞKAN MI EMANETÇİ Mİ BELLİ DEĞİL!

İslam dünyasının Kudüs Filistin hassasiyetinin canlı kalması için tüm mekanizmaları işler halde tutacağız. Tek kalsak da Gazzeli mazlumları asla sahipsiz bırakmayacağız. Kıymetli dava arkadaşlarım 50'den beri tarihin yanlış tarafında konumlanan muhalefetin gayri insani yerde durması tesadüf değildir. Milletin değerlerinden kopukluk bunların genlerinde var. Halkın vermediği yetkiyi vesayet odaklarında arayanlar, terör örgütü ile iş tutanlar CHP'nin farklı dönemlerindeki temsilcileriydi. biz bunları daima karşımızda bulduk. Partimizde yönelik kapatma davasından MİT krizine, 15 temmuz ihanetine kadar milletin egemenliğine kadar tüm teşebbüslere destek verenler bunlardı. Vatandaşa tepeden bakma hastalığından kurtulamadılar. Anadolu insanını hürmete layık görmediler. Demokrasiyi hiçbir zaman içlerine sindiremediler. Milletle barışmayı istemediler. Tek parti döneminden bu yana aktörler değişti ama CHP'nin faşist koflarında en ufak değişim olmadı. Atatürk'ün partisi kimiz zaman mezhepçi fanatiklerin kimi zaman marjinal örgütlerin her kılığa girenlerin elinde oyuncağa döndü. Bu gerçeğe son kurultaylarında şahitlik ettik. Yenilenme dediler ancak kurultaylarında ne kadar demokrasi varsa tekmiline bir den selam çaktılar. Genel Başkanlık koltuğunda oturan gerçekten genel başkan mı yoksa emanetçi mi belli değil. Onu oraya oturanların bir sonraki adımı ne olacak meçhul. Son seçimler öncesinde ayyuka çıkan kandil işbirliklerini sonlandırma adına hiçbir emare göstermediler. Seçimin faturasını genel başkanlarına keserek kendilerini temize çekmeye çalıştılar. Bunlar vatandaşı kendileri gibi balık hafızalı sanıyor. Hepsi oradaydı. Millete siyasi etik dersi verenlerin tamamı o gün oradaydı.

Bugün recmettikleri genel başkanları ofis açmış. Orada inşallah mutfağı da unutmamıştır. 5-6 ay öncesine kadar yere göğe sığdıramayanlar da bunlardan başkası değildir. Kimin kime ihanet ettiği bizim meselemiz değildir. Cumhurbaşkanı adaylarını günah keçisi ilan etmelerindeki çelişki de bizi ilgilendirmez. Bugün o koltukta oturanın çarkçı olması da bizi alakadar etmez. Orakları ile kendi aralarında açıklığa kavuşturmaları gereken hususlardır. Bize düşen o hançerleri milletimize saplamalarının önüne geçmektir. Milletimiz tercihi ile buna zaten izin vermedi. Seçimde bunu bir adım daha öteye taşıyacağız.

"VATANDAŞIMIZ GÖNLÜNÜ FERAH TUTSUN"

Benim milletim bunlardan çok çekti. İstanbullu, Ankaralı hatta İzmirli de çok çekti. Yeniden buraları sahiplerine verelim. Beceriksiz idareciler yüzünden çürüyen belediyelerimizi kurtaracağız. Hesabını vermeden bunların hiçbirine huzur yoktur. Geçtiğimiz günlerde 3 Kasım'da 21. yılımızı geride bıraktık. Şanla şerefle ülkemize hizmetle geçen 21 yılda Türkiye'yi geliştirme çabasında olduk. Milletin iradesine leke sürdürmedik asla. Savunmadan ulaştırmaya, sağlıktan eğitime, sosyal yardımlara kadar ülkemize çağ atlattık. her bir ferdimiz bunları günlük hayatında yaşıyor ve tecrübe ediyor.

Onca saldırıya rağmen milletimize verdiğimiz sözleri yerine getirdik. Gençlere taahhüt ettiğimiz internet ve indirimli telefon sözümüzü tuttuk. Emeklilerimize 5 bin lira ödemeyi yatırdık. Aile ve gençlik fonuna dair süreç de mecliste şekillenmek üzere. 2024 yılı bütçe görüşmeleri devam ediyor.

Çalışanları enflasyona ezdirmeme politikamıza önümüzdeki dönemde de bağlı kalacağız. Vatandaşımız gönlünü ferah tutsun. Türkiye emin ellerdedir. Her türlü zorluğa göğüs gerecek güce sahiptir. Türkiye mutlaka hedeflerine ulaşacaktır. 

"DARBE OLSA EN BÜYÜK DESTEKÇİSİ CHP OLACAKTIR"

Göreve geldiğimizde Türkiye'yi dört ana kolda güçlendireceğimizin sözünü vermiştik. Bunlardan biri de adalet ve hukuktu. Yüksek yargı organlarımız dahil adalet teşkilatımızı modern binalarımızla kavuşturduk. Yargının bağımsızlığı ile tarafsızlığını güvenceye alarak hukuktaki önemli açıklardan birini kapattık. En büyük direnci FETÖ gibi yapılanma ile CHP'den gördük. Yargıyı militanlaştıranlar yargının tarafsız hale gelmesini istemediler. Her adımı sabote etmeye çalıştılar. Bu olmayınca mahkeme kapılarında nöbet tuttular. Başörtüsü düzenlemesi başta olmak üzere hangi adım varsa CHP hepsine karşı çıktı. Türkiye'nin ayağına pranga vuran darbe anayasasının değişmemesi için her yolu denediler. Bireysel başvuru anayasa değişikliğine hayır dediler. Anayasa Mahkemesi'ne da başvurdular. Bugün söyleyecek hiçbir sözü yoktur CHP'nin. İki yüksek yargı arasındaki içtihat farkını darbe olarak nitelemek başka utanmazlıktır. Darbe olsa en büyük destekçisi CHP olacaktır. 60'tan beri anayasaya karşı girişimin baş aktörü CHP'dir. CHP daima vesayetçilerin safında yer aldı. Gezi kalkışmasından 15 Temmuz ihanetine kadar demokrasimizi yok etmeyi hedefleyen tüm saldırılarda CHP silueti vardı. Bugün darbe olsa CHP yanlarında konumlanırdı. Tüm bunlar ortadayken CHP ortaklarının sözlerinin kıymeti yoktur. İki yüksek yargı organının görüş farklılığından ibarettir. Bizim dönemimizde kazandırılan bireysel başvurudaki sorun zaten ifade ediliyordu. Bu konudaki şikayetler dile getiriliyordu. 130 bin dosya yükünün altından kalkması mümkün değildir. Tabii bir de bu hakikatle ilgili kararlarla ilgili eleştirilerin artmasın eklemek gerekiyor. serzenişleri göz ardı edemeyiz ama devlet başkanı sıfatı ile bu tartışmada hüküm vermek değil hakem olmak düşer. Devlet organlarının düzenli çalışmasını sağlama görevi bizdedir. Bu sorumluluğu hakkı ile yerine getireceğiz. Yargıdaki içtihat farklarının giderilmesi için gayret göstereceğiz. Yasal değişikliklerin yapılması yeni Anayasa'dan geçmektedir. Bunun çözüm yeri de Meclis'tir. Meclis ülke meselelerine çözüm üretme mercidir. Hele ki oturma eylemi yeri değildir. Oturmak için yer arıyorsan parka git. Cumhur İttifakı'ndaki ortaklarımızla bir çözüm yolu bulacağımıza inanıyorum.