AB, HAMAS'ın 7 Ekim'de işgal rejimine yönelik başlattığı "Aksa Tufanı" operasyonunda yaptığı ilk açıklamada HAMAS'ı kınarken, "İsrail'in yanındayız" mesajları verdi.
Başta AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen olmak üzere AB liderleri, duruma ilişkin değerlendirmelerinde Gazze'deki şehidleri ve giderek kötüleşen insani durumu görmezden gelerek sık sık "İsrail'in kendini savunma hakkı bulunduğu" yönünde açıklamalar yaptı.
AB Komisyonunun Komşuluk ve Genişlemeden Sorumlu Üyesi Oliver Varhelyi'nin 9 Ekim'de yaptığı Filistinlilere yönelik tüm kalkınma yardımlarını gözden geçirme, tüm ödemeleri dondurma kararı açıklaması şaşkınlığa yol açtı.
Avrupa başkentlerinde birbiri ardına düzenlenen Filistin'e destek gösterilerinde AB'nin tutumu sert biçimde eleştirilmeye başlandı.
Brüksel'de 26-27 Ekim'de düzenlenen olağan AB liderler zirvesinde günler süren müzakerelerin ardından "insani koridorlar ve çatışmalara aralar verilmesi" yoluyla insani yardımların ulaştırılması çağrısında bulunuldu.
Zirvenin bittiği gece Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulunda oylanan Gazze'de ateşkes çağrısı yapan karar tasarısına AB ülkelerinden verilen oylar, Birliğin bu konudaki tutumunun arkasında yatan nedeni de gözler önüne serdi.
Tasarıya "hayır" oyu kullanan 14 ülkeden 4'ü AB üyeleri Avusturya, Macaristan, Çekya ve Hırvatistan olurken, çekimser oy kullanan 45 ülke içinde 15 AB ülkesi Almanya, İtalya, Yunanistan, Hollanda, Polonya, Bulgaristan, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi, Danimarka, Estonya, Finlandiya, Letonya, Litvanya, Romanya, Slovakya ve İsveç yer aldı.
Tasarıya AB'nin 27 üyesinden yalnızca Belçika, İrlanda, Fransa, Lüksemburg, Malta, Portekiz, Slovenya ve İspanya olmak üzere 8 ülke destek verdi.
(İLKHA)