DİYARBAKIR- Özgür Eğitim Sen tarafından Ofis AZC Plaza önünde eğitim sorunları hakkında bir basın açıklaması düzenlendi. Tevhid-i Tedrisat, anadilde eğitim, andımız, başörtüsü sorunu, eğitim kurumlarına ibadethane ile idareci seçimi konularının işlendiği açıklamayı Özgür Eğitim Sen Diyarbakır Temsilcisi Mehmet Masum Yokuş okudu.
"Tevhid-i Tedrisat yasası kaldırılmalıdır"
Açıklamasında Tevhid-i Tedrisat yasasının Milli Eğitim Sistemi'nin en büyük handikaplarından olduğunu belirten Yokuş, "Eğitimi tek elde birleştirme düşüncesinin ürünü olan bu yasalar, tek tipçiliğin, dayatmaların ve zulümlerin kaynağını teşkil etmektedir. Toplumsal değerleri ve aile değerlerini hiçe saymakta, İnançları ve eğitim özgürlüğünü baltalamaktadır. Bu yasa bir an önce kaldırılmalı, eğitim- öğretim gibi önemli bir mevzunun, aileye ve toplumsal değerleri koruyan medrese ve vakıf gibi kurumlara bırakılmalıdır." dedi.
"Anadilde eğitim önündeki engeller kaldırılmalıdır"
Anadilde eğitimin önündeki engellerin kaldırılmasını isteyen Yokuş, anadilde eğitim meselesinin ırkçı kaygıların ve ulusalcı bakış açılarının insafına terk edilmemesi gerektiğini söyleyerek, "İnsanların inancını hiçbir baskı altında kalmaksızın yaşaması da, anadiliyle eğitim görmesi de Yüce Yaradan'ın verdiği en temel ve kadim haklardandır. Başbakan bu hakkı inkâr ve onu talep edenleri tahfif etmek yerine bu ülkede yaşayan her bir insanın fıtri haklarını kullanmasının önündeki engelleri kaldırmalıdır. Resmi ideolojinin giydirdiği bu deli gömleğinden ve tek dil faşizminden vazgeçilmelidir" ifadelerine yer verdi.
"Andımız dayatmasına son verilsin"
"Her sabah okullarda okutulan "Andımız" dayatmasının inkâr ve asimilasyon politikalarının en somut örneği olduğunu buradan bir kez daha ifade etmek istiyoruz" diyen Yokuş, açıklamasını şöyle sürdürdü;
"Bütünüyle cahili değerlere dayalı ve etnik temelli bu ritüel olan andımız, farklı kimliklerin yok sayılması ve bütünüyle cahili bir kimlik inşa çabasının sembolü olarak akıl almaz bir bağnazlıkla okutulmaya devam ediliyor. Her sabah çocuklarımızı etnik temelli bir kimlik izharına zorlayan, mutlu olmak için ulusal aidiyete mecbur tutan ve totaliter bir anlayışın yansıması olarak varlıklarını ne olduğunu bilmedikleri bir ideolojik kimliğe armağan ettirmeye zorlayan bu ırkçı ayıbın bir an önce son bulmasını talep ediyoruz!"
"Başörtüsü zulmü devam ediyor"
Başörtüsü zulmünün halen devam etmekte olduğuna dikkat çeken Yokuş, toplumun büyük kesimini ilgilendiren ve temel bir insan hakkı ihlali olan sorunun hala ülkenin gündeminde olmasının başlı başına sıkıntı kaynağı olduğunu belirtti.
Başörtüsü sorununun bugüne kadar çözülmemiş olmasının başta Hükümet olmak üzere tüm toplumun insani değerler noktasında göstermiş olduğu zaafın bir göstergesi olduğunu vurgulayan Yokuş, "Eğitim, kamu alanı gibi hiçbir ayrıma gidilmeden yaşamın tüm alanlarında kılık kıyafet özgürlüğünün sağlanması için yürütülecek tüm çalışmaların destekçisi olduğumuzu yıllardır kamuoyu ile paylaşıyoruz. Gelinen noktada da Hükümetin başlatmış olduğu olumlu girişimlerin özgürlük perspektifi üzerinden kararlılıkla sürdürmesini bekliyoruz. Bu çerçevede yapılacak düzenlemelerin öğrenci-çalışan ayırımı gözetilmeden herkesi kapsamasını talep ediyoruz." dedi.
"Serbest kıyafet eylemine devam edeceğiz"
Öğrenciler için 'okula başı açık gelinmesi' ibaresinin bir an önce yönetmeliklerden çıkarılmasını istediklerini söyleyen Yokuş, "İnançlarımız üzerinde sürdürülen baskı ve zulümlerin son bulmasını istiyoruz. Kılık kıyafet serbestisinin cinsiyet ayırımı gözetmeksizin bütün kamu çalışanlarını kapsamasını talep ediyoruz. Özgür Eğitim Sen olarak kılık kıyafet serbest olana kadar serbest kıyafet eylemimizi devam ettireceğimizi huzurunuzda belirtmek istiyoruz." ifadelerini kullandı.
"Her okula bir mescit!"
Son zamanlarda yapılan düzenlemeyle eğitim kurumlarında ibadethane açılabilmesi konusunda bir düzenleme yapıldığını hatırlatan Yokuş, düzenlemeyi olumlu bulduklarını ifade ederek, "Bu güne kadar süren bu ayıbın son bulması büyük bir zorunluluktur. Günün büyük bir kısmını okullarda geçiren çocuklarımızın ibadi görevlerinden alıkonulması hiçbir gerekçeyle izah edilemeyecek büyük bir zulümdür. Seküler bir müfredatın dayatılmasının yanı sıra, okullarda ibadet koşullarının oluşturulmaması çocuklarımızın ibadetlerini aksatmasına sebebiyet vermektedir. Yetkililerin bu vebalin altından kalkması mümkün değildir. İbadet mekânlarının açılması okullar için zorunlu olmalı ve bunun için merdiven altları, müstahdem odaları, kantin köşeleri, bodrum katları değil; tefrişi düzgün yapılmış nezih ve temiz mekânlar olmalıdır. Bunun için 'Her Okula Bir Mescit' çağrısında bulunuyoruz." dedi.
"İdareciler merkezi sınavla seçilsin"
Son olarak da, idareci seçimi konusunda yapılan haksızlıklara değinen Özgür Eğitim Sen Diyarbakır Temsilcisi Mehmet Masum Yokuş, "Bilindiği gibi mevcut uygulamada idareciler önce yazılı sonra da mülakata tabi tutulmaktadır. Mülakat esnasında takınılan tarafgir tutumlar, liyakat esasının katledilmesine sebebiyet vermektedir. Seçme sınavlarında iyi not alan birçok idareci adayı mülakatlarda elenmektedir. Mülakat komisyonları baskı altına alınmakta ve nerdeyse önceden belirlenen isimler seçilmektedir. Bunun çok ciddi bir hak gaspı olduğunu buradan ifade etmek istiyoruz. Bu çerçevede geçtiğimiz hafta yapılan mülakat sınavlarının iptal edilmesini ve idarecilerin yapılacak merkezi sınavla seçilmesini daha adil ve ahlaki olacağını ifade etmek istiyoruz." şeklinde konuştu. (Emrullah Araz / Yasin Ergin-İLKHA)