Ankara Filistin Dayanışma Platformu öncülüğünde bir araya gelen Ankaralılar, Cuma Namazı sonrasında Amerikan Büyükelçiliği önünde bir basın açıklaması gerçekleştirdi.
Ardından siyonist rejimin Filistinlilere karşı işlemiş oldukları savaş suçlarına ilişkin hukukçular tarafından hazırlanmış olan Antony Blinken'in Türkiye Mahkemelerinde yargılanmasına yönelik suç duyurusunda bulunuldu.
Basın açıklamasını Ankara Sivil Toplum Platformu Başkanı Mustafa Kır okudu.
Kır, "İşgal edilen topraklarını savunmak, mal ve can güvenliklerini korumak amacıyla 7 Ekim sabahı HAMAS 'a bağlı İzzettin El Kasam Tugaylarının işgalci İsrail'e karşı başlattığı 'Aksa Tufanı Operasyonu' ile sanki İsrail Filistin çatışması ilk defa HAMAS saldırısı ile başlamış gibi ABD, İngiltere, Almanya, Fransa gibi batılı ülkeler ve onların işbirlikçilerinin 75 yıldan beri İsrail'in yaptığı işgalleri, ilhakları, zulüm ve işkenceleri yok sayarak meşru savunma hakkını kullanan HAMAS'ı terörist ilan etmeleri katil İsrail'in yanında saf tutmaları ikiyüzlü ve çifte standartlı olduklarının açık göstergesidir. 7 Ekim'den itibaren siyonist israilin yaptığı en kanlı, en hukuksuz ve en insanlık dışı saldırılara ile Gazze'de sözün bittiği, yaşananları dilimizin ifade etmekte aciz kaldığı, sabır taşının çatladığı, bıçağın kemiğe dayandığı noktaya gelinmiştir. Havadan, karadan denizden yapılan saldırılarla 4 bine yakını bebek, 2500'den fazlası kadın olmak üzere 10 binden fazla insan öldürülmüştür. 32 binden fazla Filistinli de yaralanmış veya sakat kalmıştır. Şunu ifade etmek isterim ki sanıldığı gibi Gazze'de sadece Filistinliler öldürülmemiştir. Filistinliler ile birlikte insanlık öldürülmüştür. Yerle bir edilen binaların enkazı altına insanlık gömülmüştür." dedi.
"Uluslararası kuruluşların suskunluğu hala devam etmektedir"
Filistin'de siyonist israil askerleri tarafından meskenler, sivil yerleşim alanları, hastaneler, camiler, kiliseler, okullar, ekmek fırınları, resmî kurumlar, mülteci kampları savaşlarda kullanılması yasak olan fosfor bombaları ile roketlerle yerle bir edildiğini ve enkazların altından cesetlerin çıkarılmasına, yaralıların hastanelere ulaştırılmasına dahi müsaade edilmediğinin altını çizen Kır, "Gazze'ye ulaştırılmak üzere gönderilen ilaç ve temel gıda maddelerinin şehre girişlerine izin verilmemekte Şehre akaryakıt girişinin durdurulması sebebiyle santrallerden elektrik yüzden bebekler, doğum yapan kadınlar üretilememektedir. Şehir de sular akmamakta, hastanelerde sağlık hizmetleri verilememektedir. Ölüm riskiyle karşı karşıya kalan bebekler, doğum yapmakta olan 5 bine yakın kadın ölüme terk edilmektedir. Ne yazık ki Filistin'de yaşanan insanlık dışı vahşet ve soykırım karşısında İslam ülkelerinin hükümetlerinden, parlamentolarından, devlet başkalarından, kuruluş amacı Filistin topraklarını işgalden kurtarmak ve Özgür Kudüs'ü inşa etmek olan, coğrafi alanı, ekonomik durumu, insan kaynakları bakımından BM'den sonra hacim itibariyle dünyanın en büyük teşkilatı olan İslam İş birliği Teşkilatından vahşeti durduracak yürekli bir adım atılmamaktadır. BM, OECD, AB Güvenlik ve İş Birliği Teşkilatı, Avrupa Konseyi, NATO gibi uluslararası kuruluşların suskunluğu hala devam etmektedir." ifadelerini kullandı.
"Filistin'de ana olmak baba olmak çocuk olmak ve hatta İnsan olmak zor!"
Konuşmanın devamında Kır, şu ifadelere yer verdi:
"75 yıldan beri ölümle zulümle, işkence ve aşağılanma ile karşı karşıya kalan, toprakları işgal edilen, anaların, babaların gözleri önünde çocukları, çocukların gözleri önünde anaları babaları öldürülen şu anda hayat memat mücadelesi veren Filistin halkı yalnızlığa terk edilmektedir. Daha doğar doğmaz kendilerini savaşın içinde bulan, gözlerinden yaş yerine kanlar akan; neşeyi, sevinmeyi, gülmeyi unutan, her an tepelerine atılacak bombaların endişesiyle gözleri uyku tutmayan, Filistinli çocukların ahlarını, feryatlarını dikkate almayanlar bu soykırımın işbirlikçileridir. Bu vahşet, batılı ülkelerin çocuklarına yapılsaydı acaba sessiz kalabilirler miydi? Bu kadar hissiz, bu kadar ruhsuz bu kadar acımasız olabilirler miydi? İşte vahşi batının insan hakları, çocuk hakları, kadın hakları ve özgürlük anlayışları bu! Yeryüzünde savaşları önlemek ve barışı sağlamak üzere kurulan BM tarafından alınan kararlar; mazlumlara yapılan zulümleri önlemek için değil, zalimlerin güvenliğini sağlamak için alınmaktadır. Lübnan'a gönderilen barış gücü ile Hizbullah kuşatma altında tutularak siyonist askerlerin rahatça Gazze üzerine salınmaları sağlanmaktadır. Bu yüzden havadan, karadan, denizden yapılan Siyonist saldırılarla bebekler, çocuklar, kadınlar, yaşlılar vahşice katledilmektedir. Onun için Filistin'de ana olmak baba olmak çocuk olmak ve hatta İnsan olmak zor!" (İLKHA)