Haber Merkezi

Siyonist terör çetesi, 7 Ekim’den günümüze Gazze’ye yönelik havadan, denizden ve karadan saldırılarını sürdürüyor. Büyük katliama imza atan terör çetesinin saldırılarında binlerce kadın ve çocuk katledilirken bugüne kadar Batı dünyası bu katliamları gerçekleştiren Siyonist çeteyi desteklemekten geri durmadı. Siyonistler bugüne kadar HAMAS’a yönelik saldırılar gerçekleştirdiğini iddia etse de bombalanan hastaneler, okullar ve evler Siyonist terör çetesini yalanlıyor.

NETENYAHU’DAN ARZ-I MEVUD İTİRAFI

Siyonist çetenin bu saldırılarının altında yatan büyük hayalini ise İşgalci terör rejimi başbakanı Netanyahu geçtiğimiz günlerde yaptığı açıklama ile itiraf etmiş oldu. İşgalci terör rejimi başbakanı Netanyahu’nun açıkça tahrif edilmiş Tevrat'ın "Yeşaya" kitabındaki “kehaneti” göreceklerini öne sürerek, şunları söyledi: "Artık tek bir amaç için bir araya gelmenin zamanıdır; Zafere ulaşmak için hızla ilerlemek. Ortak gücümüz ile haklılığımıza ve Yahudi halkının ebediliğine olan derin inancımızla HAMAS'a karşı Yeşaya kehanetini göreceğiz. ‘Ülkenden şiddet, sınır boylarından soygun ve yıkım haberleri duyulmayacak artık. Surlarına kurtuluş, kapılarına Övgü adını vereceksin'(Yeşaya 60:18).”

YUNANİSTAN, SON DÖNEMDE SİYONİSTLERİN EN ATEŞLİ DESTEKÇİLERİ ARASINDA

Araştırmacı Yazar Dr. Abdulkadir Turan, yaşananlara ilişkin kaleme aldığı yazısında Yahudi-Rum ittifakına vurgu yaparak Arz-ı Mevud ve Yunanlıların “Megali İdea”sı arasında bir bağlantı olduğunu belirtti. Turan, “Dikkat edilirse Yunanistan, son dönemde siyonistlerin en ateşli destekçileri arasında. Öyle ki Yunanistan başbakanı, kadim zamanlardan bu yana Yahudilere karşı iyi duygular beslemeyen Yunan kamuoyuna rağmen, siyonist Natenyahu’nun ayağına giden devlet yetkilileri arasında dahi yer aldı. Pek çok kişi bunu istila altındaki Filistin toprakları ile Yunanistan arasında Akdeniz üzerinden planlanan doğalgaz hatları ile ilişkilendirmektedir. Haksız değiller, elbette ilgisi var. Kimileri de Yunanistan’ın Türkiye karşıtlığının Yunan yönetimini siyonistlerle dostluğa götürdüğünü öne sürmektedir. Onlar da haksız değil. Ama herkesin kaçırdığı bir ayrıntı var. Siyonistlerin Arz-ı Mev’ud iddiaları ile Yunanlıların Megali İdeaları arasındaki ilgi. Ne münasebet denebilir? Hiç de öyle değil? Batı tarafından neredeyse aynı dönemde öne sürülmüş iki projedir bunlar. Biri, İslam aleminin kalbine, diğeri o dönemde İslam aleminin resmi başkenti olan İstanbul’a yönelik iki proje, iki ütopya.” ifadelerine yer verdi.

BU HAYALİN TAM DA MERKEZİNDE İZMİR, MANİSA GİBİ VİLAYETLER VARDIR; SONRA…

Turan, “CHP’ye genel başkanı adayı olmuş Ö. Özel, yeni nesil Kemalist Solcuların geleneksel tutumları içinde, Batı yanlılığı refleksiyle, Filistin İslâmî direniş hareketi HAMAS için ‘terör örgütü’ diyecek kadar ölçüyü aştı. Onun ve benzerlerinin zihin dünyasında Filistin, Yahudilerin ana yurdudur. Çünkü bir zamanlar Yahudiler orada yaşamışlardır. Bu yaklaşım her ne kadar İstanbul sokaklarında yüz yıl önce Yahudi’yi darp etme gerekçesi sorulunca Rum’un ‘Ama onlar da İsa Efendimizi çarmıha germişlerdi!”’ demesini andırıyorsa da mesele oldukça ciddi. Anadolu’dan, hele hele Manisa gibi bir şehirden bir siyasetçinin bunu söylemesi, siyasi şuursuzluktan öte, zihinsel istilanın ve gafletin boyutunu gözler önüne seriyor. Yahudilerin tam da siyonizm çerçevesinde Arz-ı Mev’ud iddialarını öne sürdükleri dönemde Yunanlılar da Megali İdea’dan söz etmişlerdir. Modern dönemde, Yahudiler, Süleyman Tapınağı’nı çekirdeğe alan Nil’den Fırat’a büyük bir Yahudi devleti hayalini kurdukları gibi, Yunanlılar da Anadolu’yu “eski ata yurdumuz” diyerek istila hayalini ortaya atmışlardır. Hedef, Makedonya’dan İran sınırına uzanan Doğu Roma’yı yeniden canlandırmaktır. Bu hayalin tam da merkezinde İzmir, Manisa gibi vilayetler vardır; sonra İstanbul ve diğer vilayetler…” diyerek tehlikenin boyutlarını gözler önüne seriyor.

 

YUNAN BAŞBAKANININ FİLİSTİN’DEKİ KATLİAMI DESTEKLEMESİNİN ALTINDA BU VAR

Siyonist terör şebekesini desteklemenin tehlikelerine dikkat çeken Turan, “Siz, bugün Yahudileri bu yönde desteklerseniz yarın Yunan, karşınıza aynı tezle çıkar. Belki Yunan başbakanının Filistin’deki katliamı desteklemesinin altında bu var. Geçen yüzyılın başı açısından buna bir de Çukurova ve Vilayet-i Sitte (Erzurum, Van, Harput (Elazığ), Diyarbakır, Sivas, Bitlis) ile ilgili Ermenilerin kadim yurt iddialarını ekleyin de çıkın işin içinden! Geçen yüzyılın başında bu iddiaların hepsi somut projeler olarak gündeme geldi. Ama sadece Yahudilerinki gündemde kaldı. Bu iddialara teşvik eden Batılı ülkeler hiç de samimi değildiler. Zira böyle bir ata yurduna dönüş gündeme gelirse herkesten önce İngilizlerin, Rusya taraflarına doğru çekilmesi, Amerika’ya yerleşen İngiliz, Fransız ve Almanların oraları derhal Kızılderililere terk etmeleri gerekir. Öyle değil mi? Kimse dünyanın kotları ile böyle dama taşı gibi oynayamaz. Kaldı ki Filistinlilerin bir kısmı da Arap değil, geçmişte buralara Haçlı olarak gelenlerin Müslüman olmuş torunları… Onların da böyle bir veraset davasında Normandiya gibi Fransa’nın ta kuzey kıyıları üzerinde hak iddiasında bulunmalarının makul karşılanması gerekir. Neticede mantık böyle tersten işletilirse herhalde insanların dönme dolap gibi sürekli yurt değiştirip durmaları gerekir.”