Filistin'e yönelik devam eden saldırıların hukuki yönden nasıl değerlendirilmesi gerektiği hususunda İLKHA'ya değerlendirmelerde bulunan Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi Hukuk Fakültesi Genel Kamu Hukuku Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Emir Kaya, ülkeler tarafından bir "devlet" olarak tanımlanması sebebiyle insan hakları hukukuna göre bölgedeki bütün insan hakları ihlalinin işgal rejimi tarafından işlendiğinin altını çizdi.
"İnsan hakları hukuku"nun klasik olarak devlete karşı savunulabilen hakları kuşatan bir hukuk dalı olduğunu belirten Kaya, "İnsan hakları, yaşam hakkı, ifade özgürlüğü ve mülkiyet haklarının hepsinin devlete karşı savunulduğunu söylediğimizde Filistin meselesine şu şekilde bakmamız gerekir: Öncelikle Filistin'de, Gazze'de ve Batı Şeria'da insan hakkı ihlali işleyecek bir devlet yok. Çünkü Filistin bir devlet olarak tanınmıyor. Devlet olarak tanınmadığı için Filistinlilerin ve Gazzelilerin hiçbir insan hakkı ihlali işlemediğini söylememiz mümkündür. Onlara en fazla bireysel düzlemde birtakım suçları işledikleri iddia edilebilir ama öteki tarafa baktığımızda israil bir devlet olarak tanındığı için insan hakları hukukuna göre bölgedeki bütün insan hakları ihlalinin israil tarafından işlendiğini söyleyebiliriz." dedi.
"israil hem yaşam hem de mülkiyet hakkını ihlal ediyor"
Kaya, "Bir tarafta devlet var öteki tarafta devlet yok. Devletler insan hakları ihlallerini sadece kasten veya aktif olarak değil; ihmal ve duyarsızlıklarıyla, üstlerine düşen pozitif ve negatif yükümlülükleri yerine getirmemekle işlerler. İnsan hakları açısından yaşananlara baktığımızda israilin bir devlet olarak tanınmasından ötürü bütün sorumluluğun israilde olduğunu söyleyebiliriz." diye belirtti.
Filistin'de insan haklarının her çeşidinin ihlal edildiğini ifade eden Kaya, "En temelde yaşam hakkı. israilin duyarsızca sivil alanları bombalamasıyla bebek, çocuk ve sivillerin yaşam hakları; sivil alanların yıkılması ve bombalanmasıyla mülkiyet hakkı ihlal ediliyor. Tabi ki ihlalin sadece Gazze bölgesine has olduğunu da düşünmememiz lazım. Aslında bu hadiseden dolayı küresel çapta çok büyük insan hakları ihlalleri var. Örneğin ifade özgürlüğü ifade ediliyor. Bu meselede Gazzelilerin ifade özgürlükleri baskılanıyor ve birtakım yaptırımlara uğruyor. Yakın zamanda Harvard Üniversitesi, öğrencilerinin ifade özgürlüğünü bastırmadığı için bir takım bağışçı vakıfların bağışlarını kesmesiyle karşı karşıya kaldı. Yani üniversiteden öğrencilerin eylemlerini bastırması istendi. Üniversite buna ya güç getiremedi veyahut o çelişkiye düşülmek istemedi." ifadelerini kullandı.
"Gazze modern zamanların en büyük insan hakkı skandalıyla karşı karşıya"
Adil yargılanma konusunu da ele alan Kaya, şu şekilde devam etti:
"Adil yargılanma gibi haklardan bahsetmek pek mümkün değil. Çünkü herhangi bir yargılanma söz konusu değil. Yani israilin bu eylemleri karşısında hiçbir yargılama olmadığı için adil yargılanmadan bahsetmek söz konusu bile olamayacak. Hakkın özüyle beraber aile hayatı ve özel yaşam ortadan kalkmış durumda. israilin, Gazze'deki yaşama çok ciddi bir nüfuzu, istikbali ve diğer yöntemlerle çok ciddi müdahalesi var."
Kaya, "Gerek insan hakları bir bütün olarak gerekse de parça parça her bir hak üzerinde ele alınsa bile Gazze modern zamanların en büyük insan hakkı skandalıyla karşı karşıyadır diyebiliriz. Bunun arkasında da asimetrik güçler yok. Bir devlet olduğu için insan hakları ihlalleri devlete isnad edilebilir. Bütün kabahatin bir devlet olan israile atfedilmesi gerektiğini söyleyebiliriz." şeklinde konuştu. (İLKHA)