Doğruhaber - Mesut Tunce
Elbette ki savaşlarda bebekler, çocuklar ve kadınlar ölür. Bu, savaşın en çirkin yüzüdür.
Her devlet, savaşın kızıştığı bir noktada, çocuk ve sivil öldürmek zorunda kalmıştır. Mesela askeri bir hedef bombalanacaktır, ancak o askeri hedefin yanı başında siviller iskan etmektedir. Bu durumda komutan ve yöneticiler bir karar vermek zorunda kalırlar. Sivillere zarar gelmemesi için askeri hedefi vurmaktan vaz mı geçelim? Yoksa sivil kayıpları göze alarak askeri hedefleri yok mu edelim?
Batılı devletler, konu kendi halkları olmadığı müddetçe her zaman ikincisini tercih ederler. Yani yok edilecek askeri hedeflerin yanında bir kaç sivil zayiatın çok da önemli olmadığını düşünürler. Hatta günümüz Batı Edeniyetinin savaş anlayışında, tek bir askeri hedefin yok edilmesi uğruna, onlarca sivil hedefin zarar görmesinin pek de ehemmiyeti yoktur.
Son yaşanan Irak ve Afganistan savaşlarında ABD ve müttefiklerinin bu alçaklığına defalarca şahit olduk.
Şu an Filistin topraklarında, Batının bu alçaklığına rahmet okutacak kirli bir savaş süregelmekte. Zira Siyonist işgal rejimi, Batı'dan aldığı silahlar ve onayla, bizatihi sivilleri hedef almaktadır. İnsanların dokunulmaz sandıkları için sığındıkları hastaneler, mabetler, okullar bombalanmakta, özellikle çocukların bulunduğu hedefler en ağır bombalarla yok edilmektedir.
Siyonist rejimin bombaladığı yerlerde neredeyse tek bir askeri hedef bile bulunmamaktadır. Gazze sağlık bakanlığının açıkladığı son rakamlara göre, an itibariyle öldürülen sivil sayısı 4.385. Bunlardan 1.756'sı çocuk. Yani öldürülen her yüz kişiden 40'ı çocuklardan oluşuyor. Kadınları bu denkleme dahil etmiyoruz bile...
İşgal, Gazze Şeridi'nde ailelere karşı 550 katliam yaptı, saldırı başladığından bu yana pek çok aile tüm fertlerini kaybettiği için kütükten tamamen silindi. Çok sayıda kişi de halen enkazların altında.
Peki siyonist rejim bunu neden yapıyor? Neden özel olarak sivilleri, siviller içinde de özellikle çocukları ve bebekleri hedef alıyor? Bu bir savaş taktiği midir? Olur ya belki de sivilleri vurarak askerleri bezdirmeyi düşünüyorlardır. Ya da direnci kırılan sivillerin kendi askerlerine isyan etmesini umuyorlardır. Zalimce de olsa kulağa mantıklı geliyor. ABD ve İngiltere bu taktiği 2. Dünya savaşının sonuna doğru Alman halkı üzerinde denemişlerdi.
Ama maalesef ki sorunun doğru cevabı bu değil.
Yahudilerin sivilleri ve bebekleri öldürmesinin gerçek nedenini bulmak istiyorsak, savaş taktiği gibi dünyevi olguların perspektifinden çıkıp, soruya teolojik açıdan bakmamız gerekmektedir. Zira tüm dünya, radikal dinci Yahudilerin bu cinayetleri büyük bir zevkle ve derin bir ibadet bilinciyle yaptığına apaçık bir şekilde şahit olmaktadır.
Nasıl bir din böylesi bir vahşete izin verebilir ki dediğinizi duyar gibiyim. Tabi ki hiç bir din buna izin vermez. Tüm dinler, insani ölçülerde savaş kuralları geliştirmiş, kadınları, çocukları, din adamlarını ve mabetleri savaş hedeflerinin dışında tutmuşlardır.
Bir din hariç.
Evet muharref Tevrat, Goyların (Yahudi olmayan insanların) bebeklerinin, çocuklarının ve kadınlarının öldürülmesini emreder ve bunun büyük bir sevap olduğunu söyler.
Hadi ordan diye mi düşündünüz. Evet çok mantıksız olduğunun farkındayız. Ancak kendini dünyanın efendisi sanan Hahamların işkembelerinden uydurdukları Tevrat ne yazık ki bu yazdıklarımızın hepsini emreder. Zira onlar için hayatı değerli olan tek kavim vardır, onlar da İsrail peygamberin soyundan gelen Yahudilerdir. Yahudi olmak için ise, Yahudi bir anneden doğmuş olma dışında hiç bir yol yoktur. Yani Yahudilere gidip de "Ben hidayete erdim, yolunuzun doğru olduğunu fark ettim, ben de bundan böyle hidayete ermiş bir Yahudiyim" dediğinizde, bir Yahudi olmazsınız, olsa olsa, Goy'un bir üst kademesi olan Goyim olursunuz.
Hadi şimdi hep birlikte, Tevrat; Goy ve Goyimler hakkında ne söylüyormuş bakalım:
Yaşlıyı, genci, genç kızı, kadını, çocukları öldürün. Hezekiel 6
Şimdi git Ameleklilere saldır. Onlara ait her şeyi tamamen yok et, hiçbir şeyi esirgeme. Erkek, kadın, çoluk çocuk, öküz, koyun, deve, eşek hepsini öldür. Samuel 15/2
Ne mutlu senin yavrularını tutup kayalarda parçalayacak insana. Mazmurlar 137/8
Atalarının suçundan ötürü Babil Kralı’nın oğullarını boğazlamak için yer hazırlayın. Yasaya 1
Lanet olsun Rab’bin işini savsaklayana. Kılıcını kan dökmekten alıkoyana lanet olsun. Yaremya 48/10
Musa savaştan dönen ordu komutanlarına, binbaşılara-yüzbaşılara öfkelendi. Onlara “ bütün kadınları sağ mı bıraktınız” diye çıkıştı. Çölde Sayım 14-15
Bütün kentleri ele geçirdik hepsini yok ettik. Erkek, kadın, çocuk kimseyi sağ bırakmadık. Yasa Kitabı 2/34
Musa şöyle dedi: “İsrail’in tanrısı Rab diyor ki: Herkes kılıcını kuşansın. Ordugahta kapı kapı dolaşarak kardeşini, komşusunu, yakınını öldürsün Mısırdan çıkış : 32
Bu konu biterken, şimdi size can alıcı bir soru: Her şey tamam da bu Hahamlar neden içi canavarlıkla dolu bu kadar sözü ayet diye Tevrat'a koydular? Neden kendileri dışında tüm insanları büyük bir vahşilikle yok etmek istiyorlar? Bu ideolojik düşünceleri yüzünden, tarih boyunca onlardan korkan halklar tarafından bir çok kez katliama maruz bırakıldıkları halde, neden bu vahşi duygularından hiç vaz geçmediler?