Dinç, TBMM'de düzenlediği basın toplantısında işgalci rejimin Gazze'ye yönelik saldırıları başta olmak üzere doğum yardımı ile eğitimde yaşanan sorunlara ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Her yıl 14-20 Ekim tarihleri arasında Gençlik Haftası etkinlikleri düzenlediklerini hatırlatan Dinç, "Bu basın toplantısını da aslında bu vesileyle randevu almıştık. Ancak Filistin'de yaşanan gelişmeler olunca Bizim de her yıl geleneksel hale getirdiğimiz Gençlik Haftası programlarımızı Filistin davasını anma, Kudüs'ün davasına destek verme, Aksa Tufanı'nı gerçekleştiren mücahitlerin yanında olmayla ilgili biz de etkinliklerimizi Filistin davasına, Kudüs davasına evirdik." dedi.
Gazze'deki saldırılara ve yaşanan insanlık dramına dikkat çeken Dinç, "Gazze abluka altında, elektriği, suyu kesilmiş. Gazze adeta açık hava hapishanesi durumuna gelmiş. Bu yönüyle biz de en önemli gündem olarak Filistin'i gündemimize almaya devam edeceğiz, her zaman olduğu gibi bugün de yarın da Kudüs davasına sahip çıkmaya devam edeceğiz biiznillah." diye ekledi.
Filistin davasının sadece Araplara ve Filistinlilere has bir dava olmadığını vurgulayan Dinç, "Filistin davası ümmetin davasıdır. Kudüs'ün davası inançlı olan ve içinde vicdan ehli olan herkesin davasıdır, bir insanlık davasıdır. Bugün Filistinli kardeşlerimizin Mescid-i Aksa'da başladığı Aksa Tufanı hareketi aslında bir ümmet hareketidir. Yani hepimizin adına bugün orada mücadele ediyorlar. Çünkü siyonist terör şebekesi israil orada katliamlar yapıyor; havadan, karadan, denizden soykırımlar gerçekleştiriyor. Siyonist rejimin yaptığı bu soykırımlara karşı duran Aksa Tufanı hareketini buradan selamlıyoruz ve biz her türlü onların yanında olduğumuzu göstermek istiyoruz." diye konuştu.
"Kudüs davası ümmetin namusudur"
Gençlere çağrıda bulunan Dinç, "Sevgili gençler! Bulunduğunuz her ortamda Kudüs davasını anlatın. Kudüs bilincini oluşturun. Keskin kalemlerinizle Kudüs davasını yazın. Şiir yazan kardeşlerimiz Kudüs'ün aşkını defterlerine, notlarına nakşetsin. Bugün artık bizim için her alan her ortam Kudüs davasının bilincini, Kudüs davasının şuurunu oluşturmak olsa gerek. Çünkü Kudüs davası ümmetin namusudur, Kudüs davası ümmetin kırmızı çizgisidir. Filistinliler aslında bugün Kudüs davasını savunurken kendi adlarına değil bizim adımıza da Kudüs davasını savunuyorlar. Bu vesileyle onlara yürekten teşekkür ederek onları selamlıyoruz, her ortamda her şartta onların yanında olduğumuzu da bildirmek istiyoruz." ifadelerini kullandı.
"Kudüs davası ile ilgili yapılan tüm etkinliklere kardeşlerimizi davet ediyoruz"
Bu süreçte Kudüs davasının bilincini oluşturma adına yapılacak etkinliklere işaret eden Dinç, "Özellikle bu hafta sonu İstanbul'da büyük bir miting düzenlenecek, aynı şekilde Diyarbakır'da büyük bir miting düzenlenecek, Konya'da bir miting düzenlenecek. Türkiye'nin her köşesinde Filistin ile ilgili Kudüs davası ile ilgili yapılan tüm etkinliklere de kardeşlerimizi davet ediyoruz. Hür Gençlik olarak düzenleyeceğimiz paneller, konferanslar ve stantların da hepsinin temel teması Kudüs davası olsun diye bu vesileyle basın yoluyla bunu duyurmak istiyorum." şeklinde konuştu.
Doğum yardımı
Dinç, konuşmasının devamında gençlerin yaşadıkları sorunlara da dikkat çekerek bunlardan birinin de doğum yardımı kapsamında verilen ücretin azlığı olduğunu söyledi.
Dinç, şunları kaydetti:
"Özellikle 2015 yılında yeni doğan bir çocuk için 300 TL ödeniyordu, ikinci çocuk için 400 TL ve üçüncü çocuk ve onun üzerine ise 600 TL bir ödeme yapılıyordu. Ancak aradan 8 yıl geçmesine rağmen herhangi bir artırıma geçilmedi. O zaman 2015'te 300 TL ile 3 gram altın alınabiliyordu. Bugün bir gram altın 1.600 TL civarındadır. Bugün çocuğun temel ihtiyaçları olan işte süt, bez, mama gibi ihtiyaçlarının fahiş fiyatları ortadadır. Yani 300 TL ile bir çocuğun bir haftalık geçimi bile sağlanamıyor. Günümüz ekonomik şartlarını göz önünde bulundurarak diyoruz ki ilk doğan çocuk için 3 bin, ikinci çocuk için 4 bin ve üçüncü çocuk ve üzeri için de 6 bin TL olacak şekilde bir doğum yardımı yapılmalıdır. Aynı şekilde 0-6 yaş grubu çocuğu bulunanlar için 254,9 TL, 6 yaş üzeri için de 127,45 TL olarak yapılan aylık çocuk yardımı için de makul bir düzenleme yapılmalı ve bu yükseltilmelidir."
Diğer bir gündem maddelerini eğitim-öğretim ve müfredatla ilgili yaşanan sıkıntılar olduğunu aktaran Dinç, "Eğitim öğretimde bir ayı geri geride bıraktık ancak servis ücretleri, kaynak kitap ve kırtasiye ücretleri, ücretli öğretmen sorunları, atanamayan öğretmenler ve müfredatla ilgili diğer sorunlar da gündemdeki yerini koruyor. Ahlaklı ve nitelikli insan yetiştirmede mevcut eğitim sistemi bir başarısızlık olarak, öğrencilerin saldırgan, söz dinlemeyen, kural tanımaz ve saygısız davranışlarıyla her geçen gün daha da artmaktadır. Yani 6 yaşında sıfır, tertemiz bir çocuğumuzu bu eğitim sistemine teslim ediyoruz, 12 yıl sonunda bu çocuk doğru dürüst bir yabancı dil öğrenemiyor ya da doğru dürüst bir meslek sahibi de olamıyor. Ahlak edep noktasında da istediğimiz seviyede değil Maalesef. O zaman bu eğitim sisteminin sorgulanması gerekmez mi?" değerlendirmesinde bulundu.
"Eğitim sistemimiz, erdemli insan yetiştirmek yerine sorunlu insan yetiştirmeye devam ediyor"
Ahlaklı ve nitelikli gençliğin yetişmesi için eğitim sisteminin ve müfredatının değiştirilmesi gerektiğini vurgulayan Dinç, "Tüm bunların nedeni de Batı endeksli eğitim sistemi ve müfredattır. Eğitim sistemimiz, erdemli insan yetiştirmek yerine sorunlu insan yetiştirmeye devam ediyor. Bu sebeple eğitim müfredatı belirttiğim gibi tamamen yenilenmelidir. Müfredat maddeci ve tabiatperest anlayıştan arınmalı; inancımıza, medeniyetimize, kültürümüze, değerlerimize uygun bir hale getirilmelidir. Din ve ahlak dersleri ayrı dersler olarak okunmalı, adab-ı muaşeret dersleri de anasınıfından itibaren verilmelidir." diye konuştu.
"Öğretmenlere mesleğin ciddiyetiyle uyumlu bir kılık kıyafet zorunluluğu getirilmelidir"
Eğitimimizdeki diğer önemli bir sorunun da kılık kıyafet sorunu olduğunu belirten Dinç, "Öğretmen, öğrencilere her zaman iyi bir rol model olmalıdır. Ne acıdır ki son zamanlarda okullarımızda görev alan bazı öğretmenler uygunsuz kıyafetlerle okula gitmektedirler. İmam Hatip okullarında görev alanlar başta olmak üzere öğretmenlere mesleğin ciddiyetiyle uyumlu bir kılık kıyafet zorunluluğu getirilmelidir." ifadelerini kullandı. (İLKHA)