Bismillahirrahmanirrahim
Hamd alemlerin Rabbi olan Allah(c.c)’a mahsustur.Allah’ın selamı,rahmeti ve bereketi bu kutsal davayı omuzlarına yükleyenlerin üzerine olsun…
Filistin:acının ve sevincin,ölümün ve hayatın yan yana gezdiği mekan;buram buram kokan şehadet diyarı…Çoluk çocuk,kadın ve yaşlı farketmeksizin bir katliam diyarı…Ümmet’in ve gönüllerin kanayan yarası…Mustazaf ve yetim kalmış bir milletin diyarı Filistin.
Toprağın her zulme şahitlik yaptığı yer burası.Gönüllerin parçalanmış,gözyaşların aktığı yer burası.Gözü yaşlı Ümmet’in dua ile güçlenen diriliş diyarı…Bitti denince dirilen;dirildikçe zalim Yahudilerin kalplerine korku salan bir direniş diyarı Filistin.
Yıl 1917…Ümmet’in üzerine oyunların oynandığı Birinci Dünya Savaşı’nı gösteriyordu.İngiltere’nin Filistin topraklarını işgal ettiği yıllardı.Dünyanın her yerinde Ümmet’in kanını emeyen emperyalist zihniyet taze kan arayışındaydı Filistin topraklarında.Köpek gibi kudurmuş bu kavim azgın bir şekilde Müslümanların üzerine saldırıyordu.İşte gönülleri parçalanmış Ümmet’in üzerine oyunların oynandığı yıllardı.İngiliz Bakanın İngiliz Siyonist Derneği Federasyonu’na yazdığı bir mektupla Yahudilere şu sözü vermiştir:Filistin’de Yahudi halkı için milli bir yurt kurulmasını uygun görmekteyiz.Bu gayenin gerçekleşmesi için her türlü çaba harcanacaktır.Bu sözler Filistin’i gelecekte parçalayacak ve toprakları kanlara boyayacaktı.
Filistin’i kana boyayacak olan ilk oyunların temelleri 1920’de atıldı.Birleşmiş Milletler İngilizlerin Filistin üzerindeki mandasını resmen artık tanımıştı.Yahudilere devlet kurma süreci bu karar ile resmiyet kazanmıştı.İngilizler eline geçirdiği bu fırsatla oyuna bir an başlamak istiyordu.Siyonist devlet kurmaya başlamak isteyen İngilizler,kirlenmiş akıllarıyla oyunlar kurmanın hesaplarını yapıyordu.Leş yemiş köpek gibi kokan bu zihniyet Filistinli yürekleri parçalayacak ve İslam Ümmet’ini kan seline boğacak fikirleri artık bulmuştu.İngilizler Filistin’de bulunan az sayıdaki Yahudilere güç kazandırmak için Avrupa’da bulunan Yahudileri Filistin topraklarına yerleştirecekti.Böylece Yahudiler güç kazanıp,Filistinlilere baskı yapılacaktı.Bu baskılar sonucunda da çoğu Filistinli göçe zorlanacak bir çoğu da şehadet şerbetini içecekti.Böylece Yahudiler isteklerine kavuşup devlet kurmuş olacaktı.
Yahudiler güç kazanmıştı.Bundan faydalanmak zamanıydı artık.Yahudiler Filistinlilere zulmetmeye başlamış ve katliamlar üst safhaya yükselmişti.Yapılan zulümler Filistinlileri göçe zorluyordu.Binlerce Filistinli katlediliyordu;fakat sözde barışçı tavır sergileyen Amerika ve Birleşmiş Milletler bu olaya sessiz kalıyordu.
İngilizler işin içinden çıkamayacaklarını anladıklarında ikinci dünya savaşı sonrası Amerika’nın desteğiyle Filistin sorununu 1947 Nisan ayında Birleşmiş Milletlere götürdü.Kim bilir belki bu karar Filistin için bir kurtuluş umudu olmuştu.Fakat çıkacak olan karar Filistin’i şoke edecekti.Çünkü Birleşmiş Milletler alacakları kararla;Filistin topraklarının çoğunu Yahudilere bırakmıştır.Bu karar Filistin topraklarında dalga dalga protesto ve gösterilere yer bırakmıştı..Bu kararlar Birleşmiş Milletler kuruluş ilkesine ters düşmekteydi.Çünkü Filistin nüfusunun üçte birini arap Müslümanlar oluşturuyordu ve kendi kaderlerinide kendileri belirleyecektiler;fakat Birleşmiş Milletler kuruluş amacındaki bu ilkeyi görmezden geldi.
Tarihler 1948’i gösteriyordu.İngiliz himayesinde bulunan Filistin toprakları bir sevinç yaşama umuduyla gönülleri gülümsüyordu.Çünkü İngilizler Filistin topraklarından çekilme kararı almıştı.Filistin beklenen sevinci yaşamadan Yahudiler bu durumu fırsat bulup çeşitli örgütlerle Müslümanlara baskı ve katliamlar yapıldı.Yapılan bu katliamlar sonucu çoğu çocuk olmak üzere yüzlerce insan hayatını kaybetmiştir.Gözleri kin,nefret bürümüş işgalciler katliamlarına aralıksız devam ediyordular.Kuzu postuna bürünmüş kurtlardı bunlar.
Yıl 14 Mayıs 1948’i gösteriyordu.Birleşmiş Milletler İsrail Devleti’nin resmen kurulduğunu ilan etmişti ve toprakların %77’sini İsrail’e vermiştir.
Günümüze kadar yaşanacak olan bu ümmetin kabusü başlamıştı.Yıllardır mazlum halkı acımasızca katleden Yahudiler amaçlarına ulaşmıştı.Hayvanlaşmış bu kavim öldürmekle gözü doymayacak;Ümmet’in ırzına göz koyacaktı.Ümmet’in fitnesi,kabusü ve büyük şeytanı İsrail oldu.
Topraklar buram buram şehadet kokuyor,Mescid-i Aksam Ümmet’in bu direnişine şahitlik ediyor,Kudüs ümmet için dua da bulunuyor ve Filistin’in umudu olacak Şeyh Ahmet Yasin Doğuyordu.Şeyh Ahmet Yasin Ümmet’in bu sessizliğini Yüce Rabbine şikayet ediyordu.EY Şikakiler,Ey Ahmet Yasinler,Ey Rantisiler sizler bu toprakların onurlu direnişçileri ve bu toprakların zafer ışıklarısınız.Sizler bu topraklara zaferin ve umudun ışıklarını yansıttınız.Sizler zalimlere başeğilmeyeceğini öğrettiniz.Allah şahit olsun ki davanız davamızdır.Gittiğiniz yolda bizlerde şehadet aşkıyla ilerliyoruz.
Recep Kurşunlukaya / Diyarbakır