"Başyazının Hatırlattıkları" başlığının başyazı olarak işlendiği dergide, Dr. Abdulkadir Turan 'sakın nasihatten yana umutsuzluğa kapılma!' konusunu, Ayhan Aktan 'fitneyi ayakta tutan dört sacayağı' konusunu, Mehmet Şenlik 'fitne nedir? Fitne kavramının İslam'daki yeri' konusunu, Molla Mizgin ise 'fitnenin içine düşenler' konusunu işleyerek dosya konusuna destek verdi.
Dergide ayrıca, Abdulkuddus Yalçın 'ruhun gıdası manevî eğitim' Dr. İbrahim Dağılma 'islami değerler, fitnelere karşı manevi korunaktır' Mehmet Gülsever 'sosyal medya ve tahribatının sosyolojik etkisi' başlıklı yazıları ile dosya konusuna katkıda bulundu.
Ekim ayı olması hasebiyle 6-8 Ekim olaylarında şehid edilen Yasin Börü ve arkadaşlarının hatıraları da unutulmadı ve annesinin dilinden Yasin Börü anlatıldı.
Ekim sayısında Mehmet Göktaş, Sait Şahin ve Erkan Kadga da birer yazı yazarak destek verdi.
Derginin editör yazısında ise şu ifadelere yer verildi:
Nimetleriyle bizi perverde eden Allah'a hamdolsun. Ümmetine Kitap, Sünnet çerçevesinde önderlik ve örneklikte bulunan Muhammed Mustafa’ya salat, güzide sahabesine ve ehl-i beytine selam olsun.
"Onlara; Yeryüzünde fitne çıkarmayın! Denildiği zaman ise 'Biz ancak ıslâh edici kimseleriz' derler. (Bakara, 11) Çünkü fitne, öldürmekten daha büyük bir günahtır. (Bakara, 217)"
'Fitne uykudadır, onu uyandırana Allah lanet etsin" (Suyutî, Fethu’l-Kebir, II, 280)
Islahı, sözlerine perde yapıp fitneye niyetlenen zihniyetin cirit attığı bir zaman diliminde yaşıyoruz. Hayrın yaldızlı sözlerde ve ben merkezli yaşamda olduğu yanılgısını bu çağın hayat felsefesi ele veriyor. Doğrunun bu olmadığını anlamanın en güzel yolu, doğruyu işaret eden sözlerin ve davranışların dayanaklarının Kur'an ve Sünnet olduğunu bilmektir.
Toplumsal bozukluk ve düzensizlik hep somut olan terör veya anarşist girişimlerle ifade edilse de fitne, toplumsal bozukluğun en büyüğüdür. Aile ve çocuklarımıza yönelik sapkınlıkların içinde olduğu her türlü girişim de bu düzensizliğin temel nedenidir. Bu sebeple ölümden daha büyük olarak nitelenmiştir. Zira yok oluş, bireyin değil; toplumun ölümüdür.
Fitneyi farklı yaklaşımlarla değerlendirenler de vardır. İbn Manzûr da fitne için dediği gibi 'insanın isyankârlığını olduğu kadar sabır ve metanetini de ortaya koyup sonuçta Allah’ın mükâfatına nâil olmasına fırsat veren imtihan' bu sebeple her fitne bir hakikate gebedir.
Bu gerçeğin anlaşılması için bu ay 'Fitneyi Kökünden Kazımak' hakikatini, ekim sayımızın dosya konusu olarak ele alma ihtiyacı hissettik. Bireyi ve toplumu yetiştirmek ve geliştirmek adına buna ihtiyaç olduğuna işaret etmek istedik." (İLKHA)