Ellerinde Çin'i telin eden, Doğu Türkistan'ın özgürlüğünü vurgulayan döviz ve pankartlar taşıyan yüzlerce kişi, sağanak yağışa rağmen yerlerini terk etmeden basın açıklamasının bitmesini bekleyip Çin aleyhinde sloganlar attı.
Çin bayrağının da yakıldığı protesto gösterisinde konuşan Uluslararası Doğu Türkistan STK'lar Birliği Genel Başkanı Hidayet Oğuzhan, 74 yıldır işgal edilen Doğu Türkistan için yıllardır Sarıyer Tarabya sahilinde buluşarak yaşanan katliamları, asimilasyonu telin ettiklerini ifade etti.
Doğu Türkistan halkının esaret içerisinde yaşadığı soykırım ve insanlığa karşı işlenen cinayetlerde bir gerileme olmadığını belirten Oğuzhan, "halkımız, hürriyet ve bağımsızlığa kavuşmadan, Çin Doğu Türkistan'dan defolmadan, Çin'in yapacağı soykırımlar, insan hak ihlalleri, toplama kampları ve tüm cinayetleri dinmeyecektir. Buna göre hem halk olarak hem teşkilatlarımız olarak irademizi ortaya koyuyoruz." dedi.
"Halkımız, soykırım ve Çinlileştirme politikasına rağmen direndi, değerlerine sahip çıktı"
Oğuzhan, "Bundan 74 sene önce 1 Ekim'de işgalci komünist Çin, kuruluşunu ilan etti ve Doğu Türkistan'ı zorla kendisine ilhak etti. O günden bugüne dek Doğu Türkistan İslam Cumhuriyetinin devlet sistemini, ordusunu, askeri ve polisini, tüm devlet kurumlarını tasfiye ettikten sonra Doğu Türkistan'a bugünkü adıyla Sincan Uygur Özerk Bölgesi statüsü verildi. Biz Doğu Türkistan halkı 1974'ten beri Çin'in sistematik olarak başlattığı soykırım ve Çinlileştirme politikası, aralıklarla her 10 senede Doğu Türkistan genelinde başlattığı soykırım ve cinayetlere şahit olduk. Buna rağmen halkımız direndi. Milli, İslami kimliğini korudu ve direnişi bir an bile bırakmadı. Halkımız Doğu Türkistan'da 2016 yılına kadar milli kimlik ve kültürünü muhafaza etmek, Çin'e direnmek, Çinlileşmeyi kabul etmemek, nüfusunun kıyılmasına müsaade etmemek, Çinlilerin Doğu Türkistan'a yerleşip demografisini değiştirmemesi, ezanların susmaması, camilerin şimdi olduğu gibi yıkılmaması, kızlarımızın iffet ve namusunu korumak için mücadele verdi." diye konuştu.
İslam dünyasına Doğu Türkistan'a sahip çıkma çağrısı
Doğu Türkistan halkının bütün dünyadan tecrit edildiğini, İslam, Müslümanlar ve Türki cumhuriyetlerindeki kardeşleri ile irtibatlarının koparıldığını hatırlatan Oğuzhan, "Doğu Türkistan'da kapalı kutu içerisinde, 21'inci asırda kimsenin tahayyül edemeyeceği şekilde her türlü zulüm, işkence, soykırım ve cinayete maruz kaldı. Halkımız yine direniyor. Türk cumhuriyetlerini, İslam dünyasını Doğu Türkistan meselesine arka çıkmaları, bunu sahiplenmeleri, doğu Türkistan'ın Karabağ'dab, Filistin'den, İstanbul'dan, Ankara'dan, Musul ve Kerkük'ten, Semerkant'tan, Taşkent'ten farklı görülmemesini istiyoruz." şeklinde konuştu.
"1 Ekim tarihini Çin'in kuruluş yıldönümü olarak kutlayan İstanbul Büyükşehir Belediyesini kınıyoruz"
Doğu Türkistan'ın işgal edildiği tarih olan 1 Ekim'i Çin'in kuruluş ünü olarak kutlayan gafillerin olduğunu söyleyen Türkistan-Der Başkanı Burhan Kavuncu, "1 Ekim tarihini bu insanlık dışı işgalin yıldönümü olarak hatırlıyoruz. Buna rağmen 1 Ekim gününü Çin devletinin kuruluş yıldönümü olarak kutlayan birçok gafiller var. 1 Ekim tarihini Çin'in kuruluş yıldönümü olarak kutlayan İstanbul Büyükşehir Belediyesini kınıyoruz. Ayrıca 1 Ekim tarihinde Çin devletinin çeşitli şehirleri ile kardeş şehir olma vasfını ilan eden hangi partiye mensup olursa olsun birçok şehir ve büyükşehir belediyelerini de kınıyoruz. Bunlar soykırıma iştirak etme suçu işlemişlerdir." dedi.
"Bayanları öldürdüklerini, iğne vurup bayılttıktan sonra organlarını çaldıklarını gözümle gördüm"
20 yıl ticaret yapan ve ticaret için gittiği Doğu Türkistan'da 1 sene 3 ay 10 gün boyunca Çin hapishanelerinde kaldığını belirten Uygur asıllı Kazakistan vatandaşı Gülbahar Celilova, "2017 yılının 22 Mayıs'ında bulunduğun otelde beni tutukladılar. Suçum Müslüman ve Uygur olmak. Beni sorguya aldıklarında Türkiye'ye niye gittiğimi sordular. Türkiye'ye gelen Uygurların hepsine terörist muamelesi yapıyorlar. Onun için bana da terörist muamelesi yaptılar. Bana ölüm cezası verip Çince kimlik çıkardılar. Kazakistan'dan beni bulamamaları için adımı ve soyasımı Çince yazdılar. 14 yaşından 80 yaşına kadar olan bayanlarla beraber kaldım. Bayanları öldürdüklerini, iğne vurup bayılttıktan sonra organlarını çaldıklarını gözümle gördüm. 67 bayanın isimleri var. Baskı, tecavüz ve işkence benim de başımdan geçti." diye konuştu. (İLKHA)