İTTİHAD ULEMA'nın her yıl İslam coğrafyasından âlim, akademisyen, siyasetçi, STK temsilcileri ve kanaat önderlerinin katılımıyla düzenlediği Âlimler Buluşması'nın sekizincisi devam ediyor.
Bu yıl "İslami Uyanışa Rehberlik Etme" temasının öne çıktığı buluşma, dün İTTİHAD'ın Diyarbakır'daki Genel Merkezi'nde başladı.
Dün gerçekleştirilen iki oturumun ardından ara verilen buluşma, bugün yine iki oturumla sürüyor.
Oturumda, Prof. Dr. Abdullah Tümsek "Gençlerle Dini İletişimde İrşad Metodları" üzerine bir konuşma yaptı.
"Yüzyılımızın 'bilgi ve iletişim çağı' olduğu bütün ilim adamlarının ittifak ettikleri bir gerçektir. Bilgi ve iletişimin temel unsurlarını İslam dininin öğretilerinde bulmak mümkündür." diyen Prof. Tümsek "İslam dininin ilk emri olan 'Oku' ayetinin devamında Allah'ın yaratıcılık vasfına dikkat çekilmektedir. Bu ise, bütün beşeri ve dini ilimlerin konu edindiği her şeyi içine almaktadır. Çünkü ilim adamları ya nesneleri ya da insanı inceler. Bunların tamamı da Kur'an'i ifadeye göre 'yaratılmıştır'. İşte bilginin objesi de bütün yaratılmışlar olup, Kur'an da bizi yaratılmışları, dolayısıyla insanlığı ve kâinatı incelemeye çağırıyor." dedi.
"İletişime gelince İslam dini Müslümanlar arasında cemaat ve irşad ile Müslüman olmayanlara yönelik olarak da tebliğ ve davet kavramı ile bu ilişkiyi kurmuştur." diyen Prof. Tümsek "Bu ilişkilerin düzeyi de ayet ve hadislerle belirtilmiştir." ifadelerini kullandı.
"Müslümanın asli görevlerinden biri olan irşad ve tebliğin bilgi ve iletişim çağına ve çağın koşullarına göre yapılması gerektiğine inanıyor ve bu konudaki düşüncelerimi şu şekilde arz etmek istiyorum." diyen Prof. Tümsek, sözlerine şöyle devam etti.
"İrşadda kaliteyi yakalamak"
"Gençlerle dini konularda iletişimde şunlara dikkat edilmelidir. Öncelikle şunu da ifade edelim ki, bu çağda her konuda olduğu gibi irşad ve tebliğde de kaliteyi yakalamak çok önemlidir. Hangi durumda olursa olsun kaliteyi tesadüflere, oldu bittilere bırakmamak gerekir. Genel eğitimde, din eğitiminde ve irşadda bu bir gerçektir. Kalitenin tam olarak elde edilmesi anahtar faktörlerin anlaşılmasına bağlıdır. 1980'li yıllarda bilgisayarı görmeyenler, 2000'li yılların başında sosyal iletişimi görmeyenler, bu yıllarda da kaliteyi görmeyenler kaybedeceklerdir. Artık yapılacak her işin kaliteli olmasına dikkat etmek gerekir. Kalitesiz yapılan her işin neticesiz olacağı çok iyi bilinmelidir. İrşadda kaliteyi yakalamak toplumun, özellikle gençlerin beklentilerine uygun hedeflerin belirlenmesi ve bu hedeflere ulaşmakla mümkündür. Hedeflere ulaşıp ulaşılmadığı, başarı düzeyinin ölçülmesi, gelişmeleri takip etmenin ilke edinilmesi, etkin bir iletişim ağının kurulması, motivasyonun sağlanması, her şeyden önce hazırlıklı ve düzeyli programlarla mümkündür. Bu açıdan irşadda bulunacak kişilerin samimiyetle özellikle gençlerin beklentilerine cevap verecek pekiştirici, tatmin edici amaç gütmeli ve nitelikli ve birikimli olmalıdır."
"İrşad edenin dikkat etmesi gerekenler"
İrşad edenin dikkat etmesi gereken bazı hususlarda ise Prof. Tümsek, "Konuşmalarını münakaşa ve münazara tarzında yapmamalı; güzel ve anlaşılır bir dille konuşmalı; geleneksel bir şekilde asırlardır yapılmakta olan anlatım üslubunu yeni metotlarla gözden geçirmeli; zamanı iyi kullanmalı, bıktırıcı ve usandırıcı olmamalı" dedi.
Prof. Tümsek, İrşad edenin muhteva açısından ise şu konulara dikkat etmesi gerektiğini belirtti:
"Günümüzde yapılacak olan irşadda çoğunlukla yüzyıllar öncesine ait o çağın ilmi ve kültürel seviyesine göre yapılan yorumlarla dini bilgiler nakledilmemelidir. Bu durum İslam'ın yanlış anlaşılmasına ayetle hadislerin günümüze göre yetersiz yorumlanmasına neden olabilmektedir. Dinin temel öğretilerinden taviz vermeden kitap ve sünnet ölçüsü içerisinde çağımızın yorum, bilgi ve çeşitli argümanlarından istifade etmelidir. İrşad edici, muhatabının bilgi, tahsil ve kültürel seviyesini göz önünde bulundurarak onun beklentilerine göre hitap etmelidir. Yine, ihtisası ve alanı olmayan konulara girmemeli ve iyi bilmediği konularla örneklendirmeler yapmamalıdır. Ve de temel olarak, kitap ve sünneti esas almalı, muteber dini kaynaklar dışına çıkmamalı, yanlış bilgi, menkıbe ve hurafeler dolu bazı eski kaynaklardan istifade cihetine gitmemelidir. Muhatabının seviyesine inmelidir. 'İnsanların anlayacağı şekilde insanlarla konuşun' hadis-i şerifini esas almalıdır. Sevgi, şefkat ve hoşgörü ile yaklaşım içinde olmalı, sevmeli ve sevdirmelidir.
"İrşadda başarılı olma"
"Öncelikle her amelde olduğu gibi irşadda da esas rıza-i ilahi olmalı, Allah rızası dâhilinde ihlasla hareket etmelidir. Herhangi dünyevi bir hesap ve enaniyet olmamalıdır." diyen Prof. Tümsek "Kavli leyyinle, yumuşak ve tatlı bir uslupla muhataba yaklaşılmalıdır. Lokal gayeler gütmemeli, belli bir pota ve kalıp içerisinde Allah'ın dinini sunmamalıdır. Mürşid imtihan dünyasında olduğunun idrak ve şuuru ile davranışları ile de örneklik teşkil etmelidir." ifadelerini kullandı.
"Gençlerin dini hayattan uzaklaşmalarının bazı nedenleri"
"Özellikle günümüzde bazı dindar ailelerin çocuklarının İslami yaşamdan uzak ve hatta inançsızlık içinde olduklarını gözlemlemekteyiz. Bu çok üzücü ve ürkütücü bir durumdur." diyen Prof. Tümsek "Bunu biraz irdelediğimizde gençlerin ailelerinin ve onların yaşamlarını sorgulamalarının esas teşkil ettiğini görmekteyiz. Anne ve babanın İslami bir kimlik içinde görünüp dinen yanlış olan bir yaşam tarzı içerisinde olmaları; bürokrat olan babasının rüşvet aldığını bilen ve şahit olan bir evladın; iş adamı olan babasının hırsla helal haram demeden her türlü kazancı meşru görmesini; dini söylemleri dilinden düşürmeyip her türlü yanlış ve zorbalığı yapan babasının nasıl örnek olabileceğini düşünelim… Başörtüsünden başka, hiçbir dini hassasiyeti ve ibadeti olmayan annesini gören gencin sorgulama sonucunu tahmin etmemizin zor olmadığını, onu nerelere götürebileceğini görmekteyiz. Günümüzde daha önce başörtülü olduğu halde sonra başını açan kızlarımızı namazdan niyazdan uzak, alkol kullanan ve her türlü günahın içinde olan dindar ve hatta din adamlarının çocuklarını göz ardı etmemek gerekir ve bu konunun üzerine çalışılması gereken bir olgu olduğunu unutmamalıyız." şeklinde konuştu.
"İrşadda temel esas örneklik teşkil etmektir"
"Onun içindir ki, irşadda temel esas örneklik teşkil etmektir. Öncelikle ailemize, çocuklarımıza, çevremize karşı davranış, hal ve hareketlerimize dikkat etmeliyiz." diyen Prof. Tümsek "Çok üzülerek bir arkadaşımın çocuğu ile yaşadığı şu olayı nakletmek isterim. Birkaç cumadır cuma namazına gitmediğini hissettiğim genç oğluma 'Haydi oğlum, cumaya gidelim' dedim. Oğlum, peki diyerek benimle cuma namazına geldi. Camide aklıma geldi, çocuğumun abdest aldığını görmemiştim. Daha sonra kendisine abdest alıp almadığını sorduğumda 'Hayır baba, abdest almadım çünkü inanmıyorum. Sırf seni mutlu etmek için geldim' demiş. Şok olan arkadaşım olayı bana anlatınca ben kendisini sorgulaması gerektiğini söyledim. Dindar kisvesi altında yaptığımız yanlışların acı sonuçlarını böyle görmekteyiz maalesef." dedi.
"Gençlerimize karşı şefkat ve sevgi içerisinde olmalıyız"
Prof. Tümsek, "Bütün ümmetin çocuklarını kendi çocuğumuz bilerek onlarla her durumda iletişim içinde olmalıyız. Öncelikle ve özellikle marjinal yaşam içerisinde olan gençlerimize karşı da şefkat ve sevgi içerisinde olmalıyız. Onlara ulaşma ve güzel bir iletişim içerisinde olma yollarını denemeliyiz. 'Düşene bir tekme de sen vur' düşüncesinde olanlardan olmamak için onların da bizim çocuklarımız gibi bir anne baba evladı olduğunu göz ardı etmemeliyiz. Maalesef silip atmak, hor görmek, lanetlemek çözüm değildir. Bu görevi öncelikle Diyanet İşleri Başkanlığı bazı kurumlarla işbirliği yaparak yürütmelidir. Kamuoyunda olumlu bir propaganda yürütmelerini desteklemeden, gençlerin onlara özenmelerini sağlamadan, çeşitli psikolojik ve sosyal yardımlarla rehabilite yönüne gidilmelidir." ifadelerini kullandı:
"Samimiyetin iletişimde çözüm yolu açacağından şüphemiz olmasın"
Prof. Tümsek, sözlerini verdiği şu örnekle tamamladı:
Cezaevlerinde bulunan çeşitli suçlar işlemiş veya dışarıda suçlar işleyen gençlerimiz için de bu geçerlidir. Bu konuda bir hatıramı nakletmek isterim. Bir gün Kadıköy'de sahilde akşam yürüyüşü yaparken iki Doğulu gencin bana yaklaşarak bir soru sorması neticesinde aramızda bir iletişim başladı. Sahildeki kayalıklar üzerinde beraber oturmayı teklif ettiler, ben de kabul ettim. Konuşma derinleşti, bu arada hava da baya kararmıştı. Tenha olan o yerde bizlerden başka kimse yoktu. Çocuklar birbirlerinin gözlerine bakarak 'Hocam, özür dileriz. Aslında bizim sizi bekletmemizin nedeni sizi gasp etmekti ama o kadar güzel konuştunuz ki sizi gasp edemeyiz…' Zorla elimi öpmeye çalıştılar ve bana anayola kadar eşlik ettiler. Saygı ve tanzim ile ayrıldılar. İki gaspçının bile, güzel bir iletişim neticesinde ne hale gelebildiğini anlatmak adına bu örneği sizinle paylaşmak istedim. İyi yaklaşım ve samimiyetin iletişimde birçok çözüm yolu açacağından şüphemiz olmasın. Gençlerle dini iletişimde imtihan dünyasında yaşadığımızın inanç ve idrakiyle hareket etmeli, rıza-ı İlahi'yi esas alarak örneklik teşkil etmeye gayret edilmelidir. Bu iletişime ailemizden başlayarak, ümmetin evlatlarını irşad etmenin hepimizin görevi olduğunun şuurunda olmalıyız. Eski ilmihal kitaplarında 32 farz olarak zikredilen farzlardan son ikisinin emri bil maruf ve nehyi anil münker olduğunu unutmamalıyız." (İLKHA)