İTTİHAD ULEMA, her yıl İslam coğrafyasından âlim, akademisyen, siyasetçi, STK temsilcileri ve kanaat önderlerinin katılımıyla düzenlediği Alimler Buluşması'nın sekizincisi devam ediyor.

Bu yıl "İslami Uyanışa Rehberlik Etme" temasının öne çıktığı buluşma, dün İTTİHAD'ın Diyarbakır'daki Genel Merkezi'nde başladı.

Dün iki oturumun ardından ara verilen buluşma, bugün yine iki oturumla devam ediyor.

Bugünkü oturumda Kastamonu Üniversitesi Öğretim Görevlisi Dr. Şemseddin Kırış, "Müslüman Aileyi Korumak, Toplumun Teminatıdır" konulu konuşmasını yaptı.

Konuşmasının başında ailenin tanımını yaptıktan sonra toplumsal düzeni ve aile düzenini yıkan üç yıkıcı unsura değinen Kırış, bunları; faiz üzerine kurulu olan ekonomi, inançsal şüphelerin yayıldığı zorunlu eğitim ve dinden uzaklaştıran laiklik şeklinde sıraladı.

İslam'ın aileye büyük önem verdiğini vurgulayan Kırış, çünkü ailenin İslami nesillerin yetişmesini garantilediğini belirtti.

"Yerli eğitim, öğretim ve üretimi tesis etmeliyiz"

"Toplumumuzun maruz kaldığı aileyi dağıtıma ve iplerini çözmeyi hedefleyen baskılara karşı ne yapmak gerekir?" diye soran Kırış, şöyle devam etti:

"İlk olarak ve her şeyden önce yeni dünya düzeninin bizi ve ailemizi bağlamaya çalıştığı ipleri parçalamamız gerekmektedir. Bu da sadece yerli eğitim, öğretim ve üretimi tesis etmekle olur.

Yerli eğitimle; çocuklarımızı inançlarımızı, kültürümüzü, adetlerimizi ve geleneklerimizi temel alan bir eğitimi kast ediyorum. Çocuklarımızı toplumumuzla hiçbir bağı olmayan batıdan ithal gelenek ve göreneklere göre yetiştirmemizi değil.

Yerli öğretimle; çoğu zaman alim ve eğitimcileri batının öğretim teorilerini överek konuştuklarını ve ümmetimizin ortaya koyduğu ve batının şimdiki gelişmiş eğitiminin temel taşı olan ilim ve teorileri unutuyorlar. İslam Medeniyeti olmasaydı Batı, bugün ulaştığı gelişmişlik ve ilerlemeye ulaşamazdı. Batı bu medeniyeti alıp üzerine inşa etti. Dolayısıyla onun için ilim ve bilginin inşasında temel taşı mesabesindedir. Bu İslam Medeniyetinin izleri hala kitaplarında ve üniversitelerinde mevcuttur. Buna binaen ben; yerel eğitimde batı metotlarına müracaat edenleri İslami kültür ve inancımıza uygun metotlarla değiştirmeye çağırıyorum.

Yerli üretimle; gıdamızı, içeceğimizi, ilacımızı ve silahımızı üretmede kendi bilek gücümüze dayanmamız gerektiğini kast ediyorum. Gıdasını, içeceğini, ilacını ve silahını üretmeyen ümmet başka ümmetlere tutsak olarak onların emirlerini yerine getirmeye devam edecektir."

"İslam toplumu arı topluluğuna benzer"

İslam toplumunu, yardımlaşma ve dayanışma esaslı bir arı kovanına benzeten Kırış, "İslam toplumu arı topluluğuna benzer. İnsanlığın arıdan öğreneceği dört ders vardır. Bunların ilki onlar birbirinden kopmayan, sürekli toplu olarak hareket eden bir topluluktur. İkincisi çalışkanlık ve canlılık. Onları tembellik ve uyuşukluk yapmadan sürekli hareket halinde görürsün.Üçüncüsü; belirlenmiş bir amaç üzere olan yüksek kararlılık. Tereddüt etme ve geri durma olmaksızın onları özel talimatları yerine getirmeye bağlı olarak görürsün. Dördüncüsü: Aralarındaki hem ruhsal hem de bedensel bağlılık." diye konuştu.

Hazreti Muhammed'in, hadislerde aileye sımsıkı sarılmaya ve öğelerini korumaya çağırdığı gibi aynı zamanda aileyi korumadaki ihmal ve gevşekliğin tehlikesine de dikkat çektiğini belirten Kırış, ailenin korunması ve ona özen gösterilmesinin tüm İslam Ümmeti evlatlarının bir görevi olduğunu kaydetti.

"Aileyi korumak alimlerin ve siyasilerin sorumluluğundadır"

Kırış, konuşmasının sonunda, şunları söyledi: "Aileyi korumak ve onunla ilgilenmek, alimlerin, edebiyatçıların ve siyasilerin sorumluluğundadır. Aileyi korumak, bir kısım insana düşüp diğer bir kısım bundan muaf olmaz. Allah,  bize: 'Ey kulum, benim için ne yaptın?' diye sorduğunda hepimiz aynı derecede sorumluyuz.- İstisnasız herkesin, Allah’a sağlam bir kalp ve rızasına has amelle gelenler dışında ne malın ne soyun ne de şefaatin fayda vermediği günde bu soruya cevap vermek için hazırlık yapması gerekmektedir." (İLKHA)