Nizamettin Aşkın
İslam'da ırkçılığın yeri ve Peygamber Efendimizin ırkçılık ile ilgili tutumuna ilişkin İLKHA muhabirine konuşan İTTİHADUL ULEMA Genel Başkan Yardımcısı Suat Yaşasın, İslam'ın ilk düşmanlık ettiği amelin ırkçılık olduğunu, Peygamber Efendimizin de bunu çok sert bir dille eleştirdiğini ifade etti. Yaşasın, "Irkçılık hususu İslam'ın birinci düşmanı olarak ilan etmiş olduğu bir meseledir. İslam derken Allah tarafından gönderilen tüm peygamberlerin dinlerini kastediyorum. Zira ilk yaratılan insana karşı ırkçı anlamda tepki gösteren şeytandır ve yaptığı ırkçılıktır. Hazreti Âdem'in balçıktan yaratıldığını, kendisinin ateşten yaratıldığını ve daha üstün olduğunu ifade eder. Ondan ötürü bir daha toparlanamayacağı bir sürece girmiştir ve insanları da beraberinde çekmeye başlamıştır. Bu cihetle diyebiliriz ki, İslam'ın düşmanlıkta birinci sıraya aldığı kötülük ırkçılıktır. Bu münasebetle bırakın bir Müslümanı, kendisini insan olarak nitelendiren birinin ırkçı olabilmesi mümkün değildir. Irkçı olabilmesini insaniyet ile bağdaştıramazsınız." dedi.
PEYGAMBER EFENDİMİZ IRKÇILIĞI SERT BİR DİLLE ELEŞTİRİYOR
Peygamber Efendimizin (Sallalahu Aleyhi Vesellem) getirdiği vahiyden beslenen, sünnetin de düşman olarak gördüğü hususlardan birisinin de Mekke cahiliyesi olduğunu vurgulayan Yaşasın, "Peygamber Efendimizin; 'İslam cahiliye ırkçılığını kökten bitirmiştir' şeklinde değişik anlamları ifade eden hadislerinin olduğunu görürüz. Irkçılığın bizimle bir alakası olmaz. İslam ile Müslümanlar ile ırkçılık yan yana gelmez. Bırakın bunu insanlık ile yan yana gelmesini bile düşünemezsiniz." diye konuştu.
"KIYASLAMA YAPARAK ÜSTÜNLÜK TASLAMAK İSLAMİ DEĞİLDİR"
Yaşasın, "Senelerdir memleketimizde milliyetçiliği müspet olması halinde ırkçılıktan ayrı tutulabileceğini söyleyenler var. Kavramlar üzerinde tartışmak doğru olmaz. Milletini sevmek, insanını sevmek, insanının yardımına koşmak, yan yana olmanız hasebiyle ulaşacağınız ilk fakirlerin sizin çevrenizde, sizin insanınız olması güzel bir duygudur. Doğal olarak öncelikle bu insanlara ulaşırsınız. Bu kısmıyla güzel ameller sırasına girer. Ben buna milliyetçilik denmesini de doğru görmüyorum. Bu söylediğim dairenin dışında ise kişiyi önceleme, üstün kılma, diğerini dışlama, paylaşmama, 'yeter artık git, benden değilsin, ben üstünüm' yaklaşımı kesinlikle İslami değildir. Mültecilik ile ilgili kısma gelince; bir defa mülteci olmayan yoktur. Bu memlekette, bu dünyada mülteci olmayan yoktur. Hangimizin atası, dedesi, bilmem kaçıncı sülalesi başka bir yerden gelip şu anda bulunduğu yere gelmemiştir. O münasebetle hiç kimse başkasını kendisiyle kıyaslarken kendisine ev sahibi başkasına mülteci nazarıyla bakmaması icap eder. Müslümanlarla ilgili bu asla söz konusu değildir. Birilerinin bize zorla dayattığı, çizdiği sınırları kabul ederek, onu tek doğru olarak görerek insanlara bakma, onları değerlendirme, tasnif etme hususu Müslümanlara asla yakışmaz." şeklinde konuştu.
"MÜLTECİLERİ BARINDIRMAK BİR ZORUNLULUKTUR"
Özellikle son dönemde İslami şuura sahip olduğunu söyleyen, gerek köşe yazarları gerekse bizzat idareyi elinde tutanlar başta olmak üzere mültecilerin artık geri gitmesi gerektiğini dile getirdiklerini hatırlatan Yaşasın, son olarak şu ifadeleri kullandı: "Yeter artık şu kadar insanı barındırdık, rızkını verdik deniliyor. Bir kere gelen rızkıyla geliyor. İkincisi; bunlar oturdukları yerde refahını boşuna terk etmiş insanlar değildir. Evleri başına yıkılan, memleketleri darmadağın edilen, ülkeyi gasp eden diktatörlerin her türlü zulmüne mazlumane sıkıntı ile karşı karşıya kalan insanların kendisini adil gördükleri bir yere atma hadisesinden bahsediyoruz. Siz adil değilseniz, bir Necaşi olamayacaksanız bunu bilelim. Bu durumda da geçmiş dönemde 10 yıldır yaptığınız şeylerin tümünü berbat etmiş olarak görünecekseniz o sizin bileceğiniz iş. Dünyada insanlara, ahirette Allah'u Teâlâ'ya hesap verecekseniz o sizin bileceğiniz iş. Ancak biz Müslümanca bir nazar ile bakıyoruz ve diyoruz ki, ne Arap'ın aceme ne acemin diğerine, ne Türk'ün Kürt'e ne Kürt'ün Arap'a herhangi bir üstünlüğü söz konusu değildir. Bu hepimize yetecek dünyadır. Mültecileri barındırmak bir zorunluluktur. İnsan, baskı ve sıkıntı altında olanlara her türlü yardımı yapmakla mükelleftir. Bu kişi Müslüman değilse bile, yolda kalmış, sıkıntı yaşamış insanlar grubundan hakkında zekât verilebilecek sınıfa girer. Aramızda bu tarz şeylerin olmaması gerekir. İslam ırkçılığı kökünden kaldırmıştır. İlk düşmanlık yaptığı şey şeytanın getirdiği ırkçılıktır. Irkçılık yapan da insani anlamda çok düşük seviyededir. Allah'u Teâlâ bizi her türlü ırkçılıktan muhafaza eylesin." (İLKHA)