DİYARBAKIR- Mazlum-Der Diyarbakır Şubesi 1 Eylül Dünya Barış Günü münasebetiyle yazılı bir basın açıklaması düzenledi. Açıklamada, barışa en çok ihtiyaç duyulduğu zamandan geçildiği, Türkiye, Kürdistan, Suriye, Mısır ve Ortadoğu, Gezi Parkı olayları, çatışmasızlık süreci, Rojava`daki gelişmeler, Mısır`daki askeri darbe, Esed rejiminin kimyasal katliamı ve ABD`nin Suriye`ye müdahale planları ve benzeri konulara değinilerek, yaşanan olayların son bularak barışın gelmesi temennisinde bulunuldu.
 
Türkiye ve Ortadoğu önemli yol ayrımlarından geçiyor
1 Eylül Dünya Barış Gününde özellikle Türkiye ve Ortadoğu barışı adına çok önemli yol ayrımlarından geçildiği belirtilen Mazlum Der açıklamasında, "Bilhassa Türkiye`de Kürt meselesine ilişkin aylardır çatışmasızlık sürecinin devam ettiği tarihi bir dönemden geçmekteyiz. Silahların sustuğu ve müzakerelerin yapıldığı şu dönemde yakalanan bu büyük fırsat siyasal ve ideolojik rantlara kurban edilerek heba edilmemelidir. Bunun için her iki tarafa da büyük sorumluluklar düşmektedir. Sürecin kalıcı bir barışa evirilmesi kaçınılmaz olup bunun için siyasal iktidarın barışa yönelik bir an evvel somut adımlar atması gerekmektedir. Çünkü kalıcı bir barış ancak güven veren somut adımlarla sağlanır." denildi.
 
Yeni anayasa yapım süreci kapsamında üzerinde çalışmalar yürütülen demokratikleşme paketinin Kürtleri tatmin edici nitelikte olması gerektiği ifade edilen Mazlum Der açıklamasında, "Başta Terörle Mücadele Yasası olmak üzere tüm antidemokratik yasalar kaldırılmalı, sivil ve demokratik bir anayasa yapılmalıdır. Seçim barajı engeli, anadilde eğitim/öğrenim hakkı, siyasi ve hasta tutsakların durumu, koruculuk sisteminin kaldırılması, kalekol yapımlarının son bulması, Roboski`nin faillerinin cezalandırılması, halkların kendi kaderini tayin hakkı bağlamında Kürtlerin Kürdistan meselesine dair statü hakkı konularında acil ve kararlı çalışmalar yürütülmelidir. Ve süreç seçimler gerekçe gösterilerek uzatılmamalıdır. Ayrıca dört parçadan Kürtlerin katılımı ile Eylül ayında gerçekleştirilecek olan Kürdistan Ulusal Konferansının dünya barışına hizmet edeceği öngörüsü ile tüm katılımcıları konferansı sağduyu ile gerçekleştirmeye davet etmekteyiz." ifadeleri kullanıldı.
 
Ortadoğu gündemi
"Suriye`deki iç savaş nedeniyle Suriye halkının ve Rojava Kürtleri`nin yaşadığı trajedinin katlanılır boyutta olmadığı vurgulanan açıklamada, "PYD ve bazı gruplar arasında çıkan çatışmalar ve Esed rejiminin kendi halkına reva gördüğü katliam kabul edilemezdir. Amerika`nın Irak ve Libya`ya da "barış" tesis etme gerekçesi ile girdiği ve buralarda barışın hala tesis edilemediği göz önünde bulundurulduğunda Suriye`ye müdahalesi oldukça düşündürücüdür. Aynı şekilde Mısır`da demokratik halk oylaması ile başa geçen siyasal iradeye yapılan askeri darbe yirminci yüzyılda Ortadoğu demokrasisi adına utanç vericidir. Askeri darbeye yönelik halk ayaklanması ve direnişine yapılan müdahale ve katliamlar ise insan hak ve özgürlükleri açısından son derece tehlikeli bir boyuttadır." ifadelerine yer verildi.
 
Mazlum Der açıklamasının sonunda şu ifadeler kullanıldı: "İnsan hakları savunucularını ve tüm barışseverleri dünyadaki mazlum halkların yanında olmak, barışı savunmak için ve daha adil bir dünyada yaşamak için savaş çığırtkanlarına karşı seslerini yükseltmeye çağırıyoruz. Allah`ın arzı yeryüzündeki tüm insanlığa yetecek kadar genişken, iç ve dış savaşların yaşandığı dünya coğrafyasında akan kanların hesabını ancak mazlum halkların yanında durmasını bilen, toplumsal şahitliğini cesurca yapabilecek olan hak ve özgürlük mücadelecileri verebilirler. Sessizlik dehlizine dalanlar ise Suriye`de, Mısır`da ve zulüm altındaki tüm coğrafyalarda mazlumların gözyaşında boğulacaklardır. Tarih sessiz kalanları vicdanlarda boğacak ve kara bir leke olarak unutturmayacaktır." (Sedat Kuşulay-İLKHA)