Emperyalist güçlerin hegemonyası altındaki demokrasi sevdalısı(!) Batı dünyasının, “Arap baharı” olarak adlandırmaya çalıştığı sürecin, aslında bir “İslam baharı” olduğu yaşanan olaylarla beraber ortaya çıktı. Bu yanlış adlandırma literatürel bir hata değil, kendi hezimetli tarihlerinden bir ders niteliğinde. “Arap baharı” ismi ise gerçekleri örtmek için sadece bir kılıf. Bu bahar sanıldığı gibi 17 Aralık 2010 da Tunus’ta değil, 1 Şubat 1979 da İran’da başladı. Bu gün Mısır’da yaşanan olaylar, o zaman İran’da yaşanıyordu. Her iki ülkede de kullanılan argümanlar ve senaryolar aynı. Tek fark senaryonun başrol oyuncuları. Şimdi Sisi, o zaman Şah. Şimdi Mürsi, o zaman İmam Humeyni. Batı, Mısır’da yaşanan durumun bir benzerini, İran İslam inkılâbından önce de yaşadı. 1978 İran’ında da Mısır gibi silahsız bir direniş başlamıştı. O zaman da Emperyalizme ve Batı Sömürgeciliğine karşı olan İmam Humeyni önderliğinde ki Müslümanlar, ABD’ye ve kuklası Şah’a karşı durmuştu. Batı kendince gerekli müdahaleyi (zülüm ve katliam) yapamayınca da İran İslam inkılâbına giden yolun önü açılmıştı. İran İslam inkılâbından sonra da Batı, inkılâba ömürler biçmiş ve devrimin yaşatılamayacağını belirtmişti. Fakat sanıldığı gibi İslam devrimi kısa ömürlü olmadı ve günümüze kadar güçlenerek geldi. Bu kez dersine iyi çalışan ABD ve Batı, bu sefer işi sıkı tutmakta ve Mısır İslam inkılâbına engel olmak için her türlü meşru(!) saldırıyı yapmaktan kaçınmamaktadır. En büyük korkusu ise ikinci bir İran’ın kendisine musallat olmasıydı. Fakat korkulan şey ABD’nin başına geldi. Mısır’ın İslam inkılâbına gebe olduğunu ve er geç inkılâbın gerçekleşeceğini tüm dünya gördü. Ortaya çıkan tablo bunun en büyük göstergesi. Zaten yüzyıla yakın bir İslami mücadelenin ürünü bu olsa gerek. ABD ve işbirlikçilerin çabası ise beyhude. Yine de ABD ve Siyonizm boş durmamakta, kendi ulusal çıkarları uğruna uluslararası kanunları hatta kendi kanunlarını bile bu doğrultuda hiçe saymaktadır. Suudi yönetiminin ve Körfez ülkelerinin Askeri cuntaya verdiği destek ve parasal yardım, hiç kimseyi şaşırtmamalıdır. Çünkü Mısır’da olası bir İhvan hâkimiyeti bu ülkelere örnek olacak ve “İslam baharı” tüm Ortadoğu’ya yayılacaktır. Suudi yönetimin güdümü altındaki İslam İşbirliği Teşkilatı’nın sessizliği ise bunun en bariz örneklerinden. Adeviye, Nahda ve Mısır’daki diğer meydanlarda yükselen İslam inkılâbının gür sesi, tüm dünyaya yayılacak... Engel olmak isteyen şer güçler ise, yine tarih tekerrürden ibarettir sözüne takılacak ve mazlum ve mustaz’af halkların kanlarında ve gözyaşlarında boğulacaklardır. Sonuç olarak, İslam coğrafyasındaki bu direniş ve diriliş Müslümanlara baharı, Batıya ise hazan mevsimini yaşatacak gibi…
 
Bayram Karakayalı / Şanlıurfa (Siverek)/Yaş:28