Şükrü Gündüz / Doğruhaber

28 Şubat sürecinde idari ve adli yargı kararlarıyla hak gaspına uğrayanların mağduriyetlerinin giderilmesi için Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın talimatıyla Adalet Bakanlığı bir çalışma başlattı. O dönemde yargı eliyle yaşatılan mağduriyetlerin giderilmesi için atılacak olan bu adımın önemli olduğunu belirten hukukçular, 28 Şubat sürecinde brifinglere katılan hakim ve savcıların verdikleri bütün kararların yeniden incelenmesi gerektiğini ifade ettiler.

HUKUKSUZLUKLAR YARGITAY’DA DA DEVAM ETTİ
28 Şubat yargı kararları ile ilgili bu adımın çok olumlu olduğunu ve kanayan bir yara haline gelen bu mağduriyetlerin sonlandırılması için siyasi iradenin devreye girmesinin çok önemli bir gelişme olduğunu belirten Salih Mirzabeyoğlu’nun Avukatı Hasan Ölçer, “Mağduriyetlerin sonuçlanması için Başbakan’ın bunlarla ilgili bir yasal düzenleme yapılmasını istediği anlaşılıyor. Ortada kesinleşmiş mahkeme kararları var. Bu kararların hangi şartlarda verildiğini biliyoruz. Bu kararlar hukuk düzeni içinde Yargıtay tarafından da onaylanmış. Yani savcı ve hakimlerde bitmemiş bu hukuksuzluklar, Yargıtay’da da devam etmiş” diye konuştu.

BRİFİNGLERE AMADE HÂKİM VE SAVCILAR VARDI
Genelkurmay’da brifing alan savcı ve hakimlerle beraber, oraya gitmeden de bu kararları uygulayanların olduğuna dikkat çeken Avukat Hasan Ölçer, “Bu yapılan hukuksuzluklar Genelkurmay’da savcı ve hakimlere verilen brifinglerle de sınırlı değil. Bu davaya bakan hakim ve savcıların bu brifinglere katılıp katılmadığını bilmiyorum. Ama Salih Mirzabeyoğlu’nun davasına bakan savcı ve hakimlerin özel olarak brifing aldıklarını düşünüyorum. Çünkü bunların Ankara’ya gidip Genelkurmay’dan brifing almalarına gerek yok. Bunlar brifing almaya amade vaziyetteydi. Yargılama aşamasında bunu net bir şekilde gördük” şeklinde konuştu.

TÜRKİYE, BRİFİNGÇİ HÂKİM VE SAVCILARI CANLI OLARAK İZLEDİ

Herkesin 28 Şubat sürecinde yaşanan hukuksuzlukları bildiğini ancak şuan da malum olan bir durum için yapılan hukuksuzlukların ispat edilmeye çalışıldığını dile getiren Ölçer, “Bizim şuan da zorlandığımız şey malum olanı ispat etmeye çalışıyoruz. Ortada bir baskı olduğu ve bu baskıların gölgesinde yargıçların bazı kararlar verdiği nettir. Dönemin Adalet Bakanı Şevket Kazan, hakim ve savcılara ‘bu brifinglere katılmayın’ diyerek bunun suç olduğunu söylemişti. Buna rağmen birçok savcı ve hakim bu brifinglere katılıp, bu brifingler doğrultusunda kararlar verdi. Sivil iradenin meseleye el koyması Türkiye açısından ileri bir adımdır. Aslında bu gecikmiş bir adımdır aynı zamanda” dedi.

28 ŞUBAT’IN BÜTÜN YARGI KARARLARI İNCELENMELİDİR
Geç de olsa 1997 yılından başlayıp 2002 yılına kadar devam eden süreçteki yargı kararlarının incelenecek olmasının çok önemli bir adım olduğunu vurgulayan Avukat Mirhan Özbekli, “O dönemde yaşatılan mağduriyetlerin tamamen son bulması için bunun kapsamının geniş tutulması gerekiyor. Bütün mağdurları kapsayacak, özelden çok geneli kapsayacak bir yasal düzenleme yapılıp, dosyalar yeniden ele alınırsa bu çok önemli bir adım olur. Bu çalışmanın birkaç vaka ile sınırlandırılmaması da gerekiyor. O dönemde düşüncesi, siyasi fikri ne olursa olsun birçok kişi mağdur edildi. Genel olarak 28 Şubat’tan en çok dindar kesim mağdur edildi. Bu çalışma doğudan, batıya bütün alınan yargı kararlarını kapsamalı. Özellikle Kürtlerin yoğun olarak yaşadığı illerde daha hassas davranılmalı. Çünkü Kürtlerin yaşadığı illerde hak ihlalleri ve hukuk dışına çıkmalar daha fazla oldu. Eğer Ankara ve İstanbul’da 10 vaka görülmüşse Diyarbakır’da ve buradaki başka illerde bu vaka sayısı 100 olmuştur” diyerek Adalet Bakanlığı’na seslendi, çalışmanın sadece Batı illerindeki vakalarla sınırlı kalmaması gerektiğine dikkat çekti.

BU SÜRECİN BÜTÜN AKTÖRLERİ HESAP VERMELİDİR
Türkiye’nin kendi geçmişiyle yüzleşmesi açısından ve bu kararları verenler hakkında atılan bu adımın kapsamının geniş tutulması gerektiğini vurgulayan Özbekli, “Türkiye kendi geçmişiyle yüzleşmek istiyorsa böyle bir adımın atılması kaçınılmazdır. Salih Mirzabeyoğlu ve onun durumunda olan herkes için bu adımın atılması gerekiyor. Türkiye kendi geçmişiyle yüzleşecekse, Türkiye’yi bu sürece götüren taraflar kimlerse bir bütün olarak ve ayırım yapılmadan hukuk dairesinde yargılanmalıdır. Hukuk dışına çıkılarak ya da hukuk dışı yapıların telkinleri sonucu hukuksuz kararlar verilmişse, bunlara bunun hesabı sorulmalıdır. Bu yapılanların onların yanına kâr kalması durumunda Türkiye’nin geleceği açısından tehlikeli olur. Böyle durumların yeniden yaşanması söz konusu olabilir. Toplumun hukuka olan güveninin oluşması için bütün bu yapılanların soruşturulması gerekiyor” diye konuştu.