Başıboş sokak köpekleri hakkında İLKHA muhabirine değerlendirmelerde bulunan Güvenli Sokaklar Derneği Başkan Yardımcısı İnsan Hakları Uzmanı Mehmet Altuntaş, insan haklarının hayvan haklarından önce gelmesi gerektiğinin altını çizdi.
Başıboş köpeklerin insan yaşamına büyük bir tehdit olduğunun altını çizen Altuntaş, öncelik olarak insanların canının korunması gerektiğini söyledi.
Medeni şehirleri olan hiçbir ülkede sokakta başıboş köpek olmadığını belirten Altuntaş, "Sokakta başıboş köpek olmamalı. Bu hem doğaya hem de tabiata, fıtrata aykırıdır. Neden diyeceksiniz? Tarihi araştırmalar yapan kişilerin resimli çalışmalarına baktığımız zaman hem mağara döneminde hem Mısır medeniyetinde hem Anadolu'daki Hitit, Etiler olsun Mezopotamya'da olsun pek çok medeniyetin görsel kalıntılarına baktığımız zaman her zaman köpek insanların yanında olmuştur. Doğrudur ancak bunlar hep tasmalı olmuştur. Köpeğin yeri insanın yanıdır. Eğer bir köpek insanın yanında değilse, onun kontrolünde değilse o zaman fıtratına yani kurt aslına döner. Bunlar sürüler halinde şehirlerde can haliyle zor şartlarda yaşadıkları zaman, bunlar bırakıldıkları zaman bunlar kurt içgüdüleriyle hareket ediyorlar ve alanlarını ve tabi oldukları alfalarının itibarlarını korumak için buldukları kişilere, öncelikle çocuklara, kadınlara, yaşlılara, bisiklet sürenlere, motosiklet kuryelere, hareket eden arabalara, arabaların tam fonlarına kadar kedilere bunlara zarar vermektedirler. Parçalamak ve öldürmektedirler." dedi.
"Öncelikli olan insan canının korunmasıdır"
Güvenli Sokaklar Derneği Başkan Yardımcısı Mehmet Altuntaş
Başıboş köpekleri konusunun insan haklarıyla doğrudan bağlantısı olduğunu söyleyen Altuntaş, "5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu'nun 4G maddesinin amacı ilkeler maddesi hayvanların korunmasında diğer hayvanlarla insanların sağlık, hijyen ve can güvenliklerinin sağlanması esastır diyor. Diğer hayvanların can ve hijyen sağlıklarını bir tarafa bırakalım, insan önemlidir, insan eşrefi mahlukattır, insanın can güvenliğinin sağlanması demek onun yaşam hakkının korunması demektir. Yaşam hakkı ise en temel insan hakkıdır. Bir insan öldükten sonra hangi haklarından bahsedebiliriz? Eğitim hakkından bahsedebilir miyiz? Yaşamak. Yaşamadık dan sonra hayat da olmadıktan sonra, öldükten sonra bunun çalışmasından bahsedebilir miyiz? Yani hiçbir hakkından bahsedemeyiz. Dolayısıyla en temel hak olan yaşam hakkını tehdit eden sahipsiz başıboş köpeklerin sokaklardan toplanması devletin anayasal görevidir. Kanunlar hiyerarşisi denilen bir teori var. Buna göre iki kanun birbiriyle çatıştığı zaman genel kanun özel kanuna göre geçerlidir veya önceki kanun, sonraki kanun denildiğinde sonraki kanun geçerlidir. Eğer insan hakları mevzusu ise burada çocukların hakları konuysa o zaman biz hayvanların hakkını; elbette onları da iyi şartlarda koruyacağız, onları da savunacağız. Onların da bir şekilde hayvan hakları tabiri altında demiyorum böyle bir tabir çünkü yanlıştır. Biz onlara eziyet etmeyeceğiz, işkence etmeyeceğiz. Burada öncelikli olan insan canının çocuklarımızın korunmasıdır." ifadelerini kullandı.
"Normlar hiyerarşisinde anayasal bir haktır"
Konuşmanın devamında Altuntaş, şu ifadelere yer verdi:
"5199 sayılı kanunun 4G maddesinde denildiği gibi 'insanların ve diğer hayvanların can güvenliği, hijyeni ve sağlığının korunması esastır' diyor. Buna göre belediyelerin aynı kanunun altıncı maddesinin 4. fıkrasını gerekçe göstererek ‘al, yakala, kısırlaştırma, rehabilite tekrar aldığın yere bırak.' Öncelikle bu yanlış bir uygulamadır. Eğer orada çocuklara, insanlara, okula giden çocuklarımıza, hastanelere, camilere, ibadethanelerin çevresinde zarar veren bu hayvanların bulunması, bu kanunun 6'ncı maddesine göre ısrarla alındıkları yere bırakılması başta anayasa olmak üzere pek çok kanunla da çatışmaktadır. Normlar hiyerarşisinde anayasal bir haktır. Yaşam hakkı oraya aykırıdır, anayasaya aykırıdır. Bu kanunun 6'ncı maddesi aykırıdır, aldığın yere bırak şeklinde yorumlanması yanlış yorumlanıyor. Bir kere kanunun 6'ncı maddesinin yorumlanması 4G maddesine de aykırıdır. Çünkü 4G maddesi diğer hayvanlarla insanların can, mal ve hijyenin korunması ve güvenliği esas alınır deniliyor. Dolayısıyla bunların toplanması gerekiyor. Belediyeler bu kanunu yanlış yorumluyor. Sahipsiz başıboş köpekler engellilerin sokakta rahat bir şekilde yürümesini engelliyor. Yaşlı insanlara saldırıyor ve yaşlı insanların rahat bir şekilde sabah vakti, gece vakti evlerinden dışarıda dolaşmasını engelliyor. Çocukların okullarından evlerine gidiş gelişini engelliyor. Çalışan insanların, kadınların; mesela Ankara'da Semra Işık servisine binmeye giderken 15 tane köpeğin saldırısına uğradı ve engelli hale geldi. Yine bir emekli vatandaşımız emekli olduktan sonra memleketine gidecekti. Köpek saldırısı sonucunda düştü ve felç oldu. Şimdi bunlar her birisi birer maliyet. Bu insanların eşleri, çocukları herkes etkileniyor."
"Sağlık Bakanlığı 3 milyon doz kuduz aşısı alarak bu sorunla baş edemez"
Başıboş sokak hayvanları insan hakları ihlaline sebep olduğunu ifade eden Altuntaş, "Çevre hakkı ihlaline sebep oluyor. Hepimizin anayasal hakkıdır. Sağlıklı bir çevrede yaşama hakkına sahibiz. Bugün 15 milyona yaklaşan bu sahipsiz ve başıboş köpeklerin dışkılarını belediyelerin ciddi bir şekilde topladığında bahsedebilir miyiz? Daha geçen gün Ankara'da Karanfil Sokak'ta gördüm. Orada bir kafenin önünde köpek dışkıları vardı. Köpek dışkılarının sebep olacağı sağlık sorunları çok büyük. Halk sağlığı sorunlarına sebep olacak başta Kist Hidatik olmak üzere kuduz gibi zoonoz hastalıklara sebep olacak. Bu bugün belki çıkmayacak ama kuduz ile ilgili işaretler ortaya çıktı. Şanlıurfa'da Lütfü Seray 28 yaşında bir mühendis. Kendi köpeğinin sokak köpeklerinden bulaşmasından dolayı kuduzdan öldü. Sağlık Bakanlığı bu konuya el atması lazım. Sağlık Bakanlığı 3 milyon doz kuduz aşısı alarak bu sorunla baş edemez. Öncelikle hastane içlerinde ameliyathane önlerindeki bu başıboş köpeklerin buralardan uzaklaştırılması ve toplanması gerekiyor." şeklinde belirtti.
"Sokakta başıboş köpek olmaz"
Son olarak Altuntaş, "Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın geçen günkü açıklaması çok doğru. 'Sokakta başıboş köpek olmaz. Bunların toplanması lazım.' Bu çerçevede doğal yaşam parklarının acilen artırılması lazım. Belediyelerin bu köpekleri bu tip yerlerde toplayarak doğal yaşam parklarında etrafı çevrili. Cinsiyetlerine göre ayrılacak ve etrafı yüksek çitlerle çevrili geniş alanlarda; hazine arazileri var, işe yaramayan, tarımsal özelliği olmayan bu arazilerde toplanacak ve kısır ulaştırılacak. Buna bakmak isteyen sivil toplum kuruluşları da bu kadar yardım da topluyorlar ise bunları buralarda harcayabilirler. Ancak devletin de hem tarım çiftçisine hem hayvancılığa ayıracak parası varken bu şekilde başıboş köpeklerin beslenmesine de devletimizin imkanlarının yetmeyeceğini şimdiden söyleyebilirim. Bunu sivil toplum kuruluşları, gönüllü kuruluşlar gidip buralarda beslemeler yapabilirler, bakımlarını yapabilirler, kısırlaştırmalar yapabilirler ve hep birlikte insan haklarını, çocuklarımızı korumak için tavsiyelerimiz bu şekilde." tavsiyelerde bulundu.