BATMAN - Batman Üniversitesi Rektörü ve Kazı Başkanı Prof. Dr. Abdusselam Uluçam, Hasankeyf'te yapılan kazı çalışmalarında 11 bin 500 yıl öncesine ait köy ve insan kemiklerinin ortaya çıktığını söyledi.
Kazı Başkanı Prof. Dr. Abdusselam Uluçam, Hasankeyf'te geçen sene yaptıkları kazı çalışmalarında yaklaşık 76 adet insan iskeletinin ve iki hafta içerisinde ise 18 adet insan iskeletinin çıkarıldığını belirtti.
Hasankeyf'in ilk yerleşim yeri olduğunu söyleyerek köydeki kazı çalışmaları hakkında bilgiler veren Uluçam, köyde dikili taş bulduklarını ve ilk defa boyalı insan kemiklerine rastladıklarını belirterek, bununla ilgili araştırma yapacaklarını ifade etti.
İlk yerleşim yeri olan köyde yaşayan insanların en çok mercimek kullandıklarını vurgulayan Uluçam, "Burada yaşayan insanlar mercimek kullanmışlar. Çünkü taş kapların içinde kurumuş mercimekler bulundu. Meşe palamudu, mercimek baklagillerin çeşidini kullanmışlar ama buğday kullanmamışlar. Öğütme taş aletlerinin çok olması nedeniyle buraların meşe ormanlarıyla kaplı olduğu var sayılıyor. Çünkü meşe ormanlarındaki hayvanların hemen hemen hepsinin kemikleri ortaya çıktı. Yaban keçileri, yaban geyikleri, domuz ve tilki gibi hayvanları çok avladıkları biliniyor." dedi.
Hasankeyf Höyük'te bu sene kazı çalışmalarında bulunan köyün, insanların sosyolojik olarak bir araya gelmeye başladıklarının bir işareti olduğuna dikkat çeken Uluçam, köyün hazinelerin en büyüğü olduğunun altını çizdi.
11 bin 500 yıl öncesine ait köyde yaşayan insanların boylarının yapılan incelemeler doğrultusunda orta boylu olduklarını gösterdiğini belirten Uluçam, o dönemde ölen insanların cesetlerinin inançlarına göre evlerinin altına gömdüklerinin ortaya çıktığını kaydetti.
Hasankeyf'te ilk kurulan köy
Kazı çalışmalarında ortaya çıkan köy hakkında bilgiler aktaran Japonya Tsukuba Üniversitesi'nden Prof. Dr. Yutaka Mıyake, "Bu köy, Neolitik dönemin başlangıcına denk geliyor. Bu köyün 11 bin 500 yıllık olduğunu düşünüyoruz. Hasankeyf'te ilk kurulan köy olarak düşünüyoruz. Bu da o dönemde küçük gruplar şeklinde yaşamlarını sürdürdüklerini gösteriyor. Evler kurarak, yaşamlarını köy dediğimiz küçük bir alanda sürdürmeye çalışmışlar. Köyde yaşayanlarda mezarlık anlayışı olmadığı için günlük yaşamlarını sürdürdükleri evlerinin altına ölülerini gömmüşler. Aynı evde ölüleriyle birlikte yaşamlarını sürdürmüşlerdir." dedi. (M.Fatih Akgül-İLKHA)