VAN - Suriye ve Mısır'da, demokratikleşme, evrensel hak ve özgürlükler ve insanlık adına yaşanan gelişmelerin, bölge üniversiteleri olarak kendilerini oldukça kaygılandırdığının dile getirildiği açıklamada, her 2 ülke ile geçmişten gelen tarihi ve kültürel bağların olduğu hatırlatıldı.

 

Suriye'de, iç savaş süresince sivil halka yönelik acımasız bir şiddetin uygulandığı ifade edilen açıklamada, "Masum çocuklar, anneler, genç kızlar bütün dünyanın gözü önünde acımasızca katledilmektedir. Bu katliamlar, kimyasal silahların devreye girmesiyle daha da büyük bir insanlık suçuna dönüşmüştür. Bizler, birer üniversite mensubu olarak değil öncelikle insan olarak bu tür katliamları şiddetle ve nefretle kınadığımızı belirtmek isteriz" denildi.

 

Açıklamanın devamında, "Mısır'da ise daha büyük bir insanlık suçu işlenmektedir. Mısır'da askeri cuntanın yönetime el koyması demokratikleşme, özgürlükler, evrensel bilim, hak, hukuk ve adalet namına asla kabul edilemeyecek anti-demokratik bir gelişmedir. Ortadoğu'nun bu çok önemli ve stratejik ülkesinde uzun süredir bir vesayet rejimi altında yaşayan, ancak ilk seçimlerle birlikte demokratik taleplerinin önü açılan Mısır halkı, maalesef 3 Temmuz 2013'teki darbeyle birlikte yeniden eski karanlık günlerine dönmüştür. Askeri cunta, sadece yönetime el koymakla kalmamış, meşru yollardan haklarını talep etmeye başlayan sivil halka yönelik toplu katliamlar da uygulamaya başlamıştır. Genç, yaşlı, çoluk çocuk demeden halkın üzerine ateş açan, toplu katliamlara sebep olan, bu baskıcı ve zorba cuntanın varlığını ve her türlü uygulamalarını şiddetle telin etmekteyiz. Bilinmelidir ki; Mısır halkının bu onurlu direnişi, Ortadoğu halklarına da büyük bir örnek teşkil edecektir. Mısır'da halk adına elde edilecek başarı, demokratikleşme ve özgürlükler adına tarihe önemli bir kayıt olarak düşecektir. Bu nedenle üniversite mensupları olarak Mısır halkının yanında olduğumuzu açıkça beyan ediyor ve bu ülkedeki askeri cuntanın, katliamlardan, demokratikleşme ve özgürlükler hususundaki bu baskıcı ve zalim yönetiminden bir an önce vazgeçmesini diliyoruz" ifadeleri kullanıldı.

 

Askeri bir cunta yönetimin asla sivil bir rejimin yerini tutmayacağı vurgulanan açıklamada, "Bunu askeri darbelerin vesayeti altında yaşayan; baskıcı ve yıldırıcı cunta yönetiminin evrensel ve özgür düşünceye, bilime büyük bir darbe vurduğuna şahit olan bizler daha iyi idrak etmekteyiz. Tarihin hangi döneminde olursa olsun, sivil halka yönelik her türlü baskı ve şiddetin, katliamın bir insanlık suçu olduğunu kabul ediyor ve telin ediyoruz. Bu nedenle, yakın komşumuz Suriye'de ve Mısır'da akan kanların bir an önce sona ermesini ve demokratik teamüllerin işletilmesini arzu etmekteyiz" denildi. (Fırat Arslan - İLKHA)

 

Açıklamada imzası olan üniversite rektörleri:
Prof.Dr. Peyami Battal, Yüzüncü Yıl Üniversitesi Rektörü
Prof.Dr. Ayşegül Jale Saraç, Dicle Üniversitesi Rektörü
Prof.Dr. Murat Erman Siirt Üniversitesi Rektörü,
Prof.Dr. İbrahim Hakkı Yılmaz, Iğdır Üniversitesi Rektörü,
Prof.Dr. Serdar Bedii Omay, Mardin Artuklu Üniversitesi Rektörü,
Prof.Dr. Ebubekir Ceylan, Hakkari Üniversitesi Rektörü,
Prof.Dr. Abdusselam Uluçam, Batman Üniversitesi Rektörü,
Prof.Dr. Ali Akmaz, Şırnak Üniversitesi Rektörü,
Prof.Dr. Mahmut Doğru, Bitlis Eren Üniversitesi Rektörü,
Prof. Dr. Gıyasettin Baydaş, Bingöl Üniversitesi Rektörü,
Prof. Dr. İhsan Günaydın, Gümüşhane Üniversitesi Rektörü,
Prof.Dr.Sami Özcan, Kafkas Üniversitesi Rektörü,
Prof. Dr. Selçuk Coşkun , Bayburt Üniversitesi Rektörü,
Prof.Dr. İbrahim Halil Mutlu, Harran Üniversitesi Rektörü,
Prof. Dr. Mehmet Yavuz Coşkun Gaziantep Üniversitesi Rektörü