İslam’ın gerektirdiği gibi yaşamanın, elinde kor ateş tutmaya benzediği bu asırda; İslam adına yaptığımız en ufak çalışmada bile yolumuza onlarca taş döşeniyor ve bu davadan vazgeçip yerimize oturmamız isteniyor.
Ama bizler yılmayacağız tabiki de. Bu hep böyle olmuştur. Ne zamanki bir hayır kervanına katılsak önümüze setler çekiliyor. Gönüllerimizden akan iman selini kurutmak isterler. Ama nafile… Çünkü Müslüman sıkıntılara karşı sabretmeyi, sıkıntılar karşısında imanını bilemeyi bilir.

İşte Müslüman’ın bu tür hasletlerinden dolayı, Şeytanilerin evdeki hesabı çarşıya uymaz. Şu bir gerçek ki; nefis rahatı, kolayı arzular. Ama asıl Mümin sıkıntı anında belli olur. Rahatlık zamanında herkes meydanlardadır, yalnız darlık zamanlarında meydanlarda hakkı haykırmak her yiğidin harcı değildir. Asr-ı Saadette de bu böyleydi. İbn-i Selül ile Hz. Hamza (ra) da meşakkatli bir zamanda vermemişler miydi imanlarının imtihanını. Her dönemde farklı farklı sıkıntılarla, imtihanlarla karşı karşıya kalmışlardır. Ama her dönemde zorluklara karşı Müminlerin, mutmain gönüllerin tepkisi hep aynı olmuştur. İzzetli bir direnişle, vakarlı bir duruşla, sabır ve teslimiyetle aşmışlardır tozlu yolları. Bela taşlarına karşı direnmelidir, sabretmelidir mümin. Her ne olursa olsun bizler izzetli duruşumuzdan, davamızdan vazgeçmeyeceğiz inşallah. Davet için tozlu yollardan, çöllerden geçeceğiz, üstümüz toz duman içinde kalacak. Ama bizler her defasında Kuran’ı pusula, Hz. Muhammed’i (sav) önder edinmeyi bileceğiz. Eninde sonunda zafer bizim şahsımızda İslam’ın olacaktır.


Yeri gelince ailemizle korkutulacağız ama bizler İbrahimce direneceğiz. Zindanlara atılacağız ama Yusufça teslimiyeti kuşanacağız. Bizimle alay edilecektir ama bizler Hz. Zekeriya gibi Rahman’ın limanına sığınacağız. Bu yolda bin bir türlü belayla karşı karşıya kalacağız ama yinede davamızdan vazgeçmeyeceğiz. Bize deli, divane diyecekler, kapılarından kovacaklar, Taiflerde taşlayacaklar bizi ama bizler yine de direneceğiz Hz. Muhammed (sav) misali. Kızgın kumlara yatırsalar da bizi biz yine “Ahad” diyeceğiz Bilalce. Parçalasalar da bedenimizi Uhud meydanlarında biz yine de izzetli duruşumuzla korku salacağız müşriklerin gönüllerine Hamza misali. Annemizi parçalasalar da gözlerimizin önünde biz sabrı kuşanacağız Ammar gibi. Bu hak dava bu günlere rahatlıkla gelmedi ve gitmeyecektir de yarınlara. Karşılaşacağımız musibetler ne derece büyükse Allah (cc) katındaki mükafatımız da o derece büyük olacaktır. Bunu unutmayın ki; Yıldızlar Karanlıkta Parlar Aydınlıkta Değil!

Ömer Arslan / Batman