Aslında saldırmak için can atmışlar çokca sabırsızlanmışlar. Ancak nerede, nasıl, saldıracaklarını, neyle saldıracaklarını düşünürlerken, önce karşı düşmanın; eksiklerini zaaflarını tespit etmek için çalışmalar yürütmüşler. Bunun için çok efor sarf etmişler.
Çalışmalarının sonucunda elde ettikleri veriler doğrultusunda tespit ettikleri zaafları kullanarak harekete başlamışlar. Yani bütün çalışmalarını karşı düşmanın zaaf ve eksiklerinin üzerine bina ederek hücuma geçmişler. Amansız hücumlarının neticesinde birçok zaman kısmen memnun olmuşlar.
Şeytan ve Yarenleride her zaman olduğu gibi, bu günde İslami endişe taşıyan müvahitlere hemen saldırmamışlar. Önce onların zaaflarını tespit için, sayısız çalışmalar başlamışlar. Yakaladıkları zayıflar / zaaflar gediğinde de sayısız hücumlar yapmışlar, yapmaktadırlar, yapacaklar.
Müvahit Müslümanlar bu saldırılara maruz kalmamak veya kendilerini muhafaza için, elbette çare yollarını aramayı kaçınılmaz saymışlar.
Müslüman kişi veya kurumun çare olarak bulacağı veya bulması gereken en iyi yollardan bir tanesi önce kendi zaaf ve eksiklerini bulmasıdır.
Nitekim; teşhis olmadan yapılan tedavi, deneme yanılma taktiğiyle bünyenin daha çok hastalık kapmasına da sebebiyet vereceğinden; ciddi ve gerçekci bir teşhis yapmalıdır. “Hesaba çekilmeden önce, kendinizi hesaba çekin” düsturuyla hareket edilmesi şarttır.
Bu anlamda muvahitlerin birde şablona ihtiyaçları vardır. Bu şablona verilebilecek en iyi örneklerden bir tanesi Rabbimizin melekler aracılığıyla insana gönderdiği ve onunla insanları muhutup aldığı vahiydir. ayrıca bu vahyi bize ulaştıran, bize tercümesini yapan, peygamberlerde iyi birer şablon olarak herkesin görebileceği şekilde olupta yerde durmaktadırlar. Bununla alâkalı olarak özellikle Kur`an-ı Kerim`de “Onlara de ki; eğer babalarınız, oğullarınız, kardeşleriniz, kadınlarınız, akrabalarınız, kabileniz, elde ettiğiniz mallar, kesada uğramasından korktuğunuz ticaret, hoşlandığınız evler ve meskenler, size Allah ve Resulü`nden ve Allah yolunda cihaddan daha sevimli ise, artık Allah`ın emri gelinceye kadar bekleyin. Allah böyle fasıklar topluluğuna hidayet nasip etmez.” (Tevbe / 24) Ferman-ı İlahi`yle; şefkatli yaratanımız zaaflarımızın neler olabileceği konusunda, bizleri uyarmaktadır. Nelere tamah edeceğimizi / edebileceğimizi gözlerimizin önüne sermiştir. bu şekilde kendimizi, lanete uğramış şeytan ve avanelerinden koruyabileceğimizi göstererek zaafiyetlerimizi gidermemizi murad etmektedir.
Bunu yapan muvahitler “Ya Resulullah seni nefsimden de çok seviyorum” diyen Ömer (r.a) gibi şeytan ve pis dostlarının korkulu rüyası olacaklardır.
Allah`ım zaafiyetlerimizi gider, düşmanlarımıza galib eyle, düşmanlara karşı bize sabır ve cesaret ver, özerimize sekinet indir. Amin.
Umut Genç / Kocaeli - Yaş: 26
Sevgili Genç Kardeşlerimiz!
Bir ay boyunca gelen tüm yazılar içerisinde en güzel yazıyı gönderen kardeşimize bir kitap seti veya kaset vb. bir set hediye edeceğiz. Posta ile yazı gönderecek kardeşlerimiz yazılarının “Ayın Yazısı” seçilmesi durumunda, bizimle iletişime geçebilirler. Fakat özellikle dikkat etmenizi istediğimiz iki nokta var. Birincisi; gönderdiğiniz yazıların tamamen size ait olması gerektiği, yazınızda alıntı cümleler varsa bunları belirterek göndermeniz. İkincisi ise adınızı, soyadınızı, yazıyı gönderdiğiniz memleketi ve yaşınızı mutlaka belirtmeniz gerekmektedir. Bu hayırlı çalışmaya (yarışmaya) tüm genç kardeşlerimizin katkıda bulunmasını bekliyoruz.
Doğrugenç sayfasında sizden gelecek karikatür ve mini bulmacalara da yer veriyoruz. İlginizi bekliyoruz.
Yayınlanmasını istediğiniz yazılarınızı dogrugenc@dogruhaber.com.tr e-posta adresine mail olarak veya posta yolu ile gönderebilirsiniz.
Yazılarınızı eğer bilgisayarda yazıyorsanız bir sayfayı geçmesin. El yazınızla gönderecekseniz bir beyaz kâğıdı aşmasın. Gönderdiğiniz mektuplara “Doğru Genç” için diye not düşürmeyi unutmayın.