Uykuda inlemenin farklı rahatsızlıklarından veya vücudun çeşitli durumlarından dolayı kaynaklanabildiğini belirten Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekan Yardımcısı Esra Şentürk, bu durumun hayat kalitesini düşürmesine yol açtığını hatırlattı.
Şentürk, uykuda inlemenin uykusuzluğa bununda ilerleyen süreçlerde de kronik kalp hastalıklarına, depresyona varacak kadar ciddi psikolojik problemlere yol aşabildiğini söyledi.
Uyku kalitesi düşen bireyin dikkat bozukluğu ve ilgide dağınıklığa sebebiyet verdiğinin altını çizen Dr. Şentürk, "Uyku hepimizin bildiği gibi insanlar için vaz geçilmez, elzem bir ihtiyaç ve uyku bizim beyin aktivitelerimizin minimal düzeye indiği, ortam ile bağlantımızın kesildiği ve dış bir uyaranla tekrardan süreci tamamladığımız biyolojik bir süreç. Ve insan için olmazsa olmazlar içerisinde yer alıyor. Bu biyolojik süreçte bizim rem ve non rem dediğimiz hızlı göz hareketlerinin olduğu ve göz hareketlerinin daha yavaş olduğu iki süreçten oluşuyor uyku süreci. Ve uyku sürecinin bu evlerinin farklı sebeplerle kesintiye uğraması söz konusu olabiliyor. Uykudaki kesintiler bireyin ilerleyen süreçlerde işte bir sonraki gün için dahi düşünürsek dikkat bozukluğu, ilgide dağınıklığa sebebiyet verebiliyor. Daha sonrasında huzursuzluğa sebebiyet verebiliyor ve ertesi güne yansımış bir uykusuzluk odaklandığımız şeyleri algılayamama, çevrenin farkına varamama gibi problemler oluşturabiliyor. İlerleyen süreçlerde de kronik kalp hastalıklarına, depresyona varacak kadar ciddi psikolojik problemlere yol açacak kadar sebebiyet verebiliyor." dedi.
Uykuda inlemenin çeşitli sebeplerinin olabileceğini belirten Şentürk şunları söyledi:
"Uyku sırasında meydana gelen farklı şeyler bunların biz bazen farkına varabiliyoruz ama bazen de farkında olmadığımız mesela ses, ışık gibi farkında olduğumuz şeyler bizi uykumuzu bölebiliyor ya da bu süreci kesintiye uğratabiliyor ama bazen de vücudumuzun hareketleri bu süreci kesintiye uğratabiliyor. Ve kesintiye uğramış bir uyku fizyolojik, biyolojik günlük yaşam kalitemizi ciddi boyutlarda olumsuz etkileyebiliyor. Uykuda meydana gelen inlemeler ise ilk olarak hastalık olarak kabul edilmiyor. Baktığımız zaman uykudaki bu inlemeler belki günün yorgunluğundan olabilir belki o an kas ağrısından, bir diş ağrısından olabilir. Ya da huzursuz, yorgun geçirilmiş bir günden dolayı olabilir."
Tedavinin aksatılmaması gerektiğini anımsatan Şentürk, "Bu inlemeler sürekli devam ediyorsa ve bundan dolayı bir yakınma oluşuyorsa özellikle uykuda birlikte olduğumuz kardeşimiz olabilir, odanızda sizinle birlikte arkadaşınız olabilir onların şikayeti arttığı zaman bunun sebebinin mutlaka araştırılması gerekir. Parasonnie dediğimiz psikolojik bir rahatsızlık da olabilir. Uyku esnasında, uykuya geçişte, uyku sonrasında da kategorilendirilebiliyor ama aynı zamanda uykuda ki inlemeler katedreni denilen ki şuanda yapılan bilimsel çalışmalarda da bunlar gözlemlenebiliyor katedreni denilen solunumsal hastalıklardan da kaynaklanabiliyor. O yüzden mutlaka bir kliniğe başvurulması gerekir ve bunun doğrultusunda tedavisinin yapılması gerekir. Çünkü katedreni dediğimiz hastalıkta birey solunum sıkıntısı yaşıyor ve yaşadığı bu solunum sıkıntısına bağlı olarak inleme dediğimiz sesler çıkarıyor. Ve bu sesleri çıkardığında temel anlamda solunum problemleri oluyor bununda araştırılıp tedavisinin gerçekleştirilmesi gerekiyor. Bunun için uyku testi yapılan laboratuvarlar varsa o merkezlere başvurulması gerekiyor. Ama uyku testi yapan uyku merkezleri, laboratuvarlar yoksa kulak burun boğaz dediğimiz KBB servislerine ya da Nöroloji servislerine başvurularak tedaviye ve sorunun çözümüne yönelik başvuruda bulunulabilir." ifadelerini kullandı. (İLKHA)