Yaklaşık 45 milyon nüfusa sahip ve yüzde 70’e yakını Araplardan oluşan Sudan'ın diğer ülkelere nazaran neden önemli olduğunu anlamak için haritaya bakmak yeterli.

Kıta tarihinde en fazla askerî darbe girişimiyle karşılaşan Sudan'da, bağımsızlığını kazandığı 1956'dan bugüne kadar yönetimin değiştiği 3 darbe gerçekleşti, 3 kez de halk ayaklanması sonucu iktidar değişti.

Afrika'nın üçüncü büyük ülkesi olan Sudan'da son 57 yılda 4 büyük savaş ve küçük çaplı çatışmalar yaşandı.

Ülkenin Nil Nehri kıyısında yer alması, Sudan'ın neredeyse varoluşuna büyük önem yüklüyor. Ancak nehrin aşağısında Mısır, yukarısında ise Etiyopya nehrin akışını etkileyen hidro-elektrik planlarıyla faaliyet yürütüyor.  

Yaşanan askeri veya siyasi olaylar, kıtanın en hassas bölgelerinden bazılarına yayılıyor.

Orgeneral Abdulfettah el-Burhan liderliğindeki Sudan ordusu ile Korgeneral Muhammed Hamdan Dagalo (Hamideti) liderliğindeki Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) arasında yaşanan çatışmalar ülkeyi çöküş riskiyle karşı karşıya bıraktı.

Büyük savaşlara tanıklık eden Sudan'da istikrar sağlanamıyor  

Nisan 2019'da 29 yıllık Ömer el-Beşir iktidarının sona erdiği ülkede, ordunun müdahaleleri sonucu siyasi istikrar ve sivil yönetime geçiş bir türlü sağlanamıyor.

Peki, el-Beşir'in 30 yıllık iktidarını beraber deviren Burhan ve Hamideti arasındaki anlaşmazlık nasıl başladı?

Bunların en büyüğü ve en etkilisi, eski Güney savaşı (2010'da sona eren bağımsızlık) oldu ve söz konusu savaş 1955'ten 1972'ye ve 1983'ten 2005'e (39 yıl) kadar iki aşama halinde devam etti.

İlk savaş, eski Cumhurbaşkanı Cafer Numeyri hükümeti ile güneydeki isyancı hareketler arasında Addis Ababa Anlaşması'nın imzalanmasıyla sona erdi. Bu savaş, yüzbinlerce masum insanın öldürülmesine ve yerinden edilmesine yol açtı.

İkinci savaş, Sudan hükümeti ile John Garang liderliğindeki Sudan Halk Kurtuluş Hareketi arasındaydı ve 2005'te barış anlaşmasıyla sona erdi. Bu daha sonra, Güney Sudan'ın bağımsız bir ülke olmasına yol açtı.

2003-2010 yılları arasında Darfur'da ordu ile bölgedeki silahlı hareketler arasında meydana gelen ve milyonlarca insanın ölümüne ve yerinden edilmesine neden olan üçüncü savaş, 2010 yılında Doha Anlaşması ile sona erdi.

2010'da güneyin ayrılmasından sonra, Abdulaziz el-Hılu ve Malik Agar liderliğindeki muhalif silahlı grup Sudan Halk Kurtuluş Hareketi-Kuzey (SPLM-N) örgütü, merkezi hükümete karşı savaş açtı. Savaş 2011'den itibaren 9 yıl sürdü, 2020'de Agar ile kısmi bir anlaşmanın imzalanmasıyla sona erdi.

Güneydeki savaş Sudan'ın bölünmesiyle sona ererken, Darfur savaşı devleti tüketti, silahlı milisler ortaya çıktı ve o dönem ülkede birbirinden bağımsız hareket eden en az 8 ordu oluştu.

Bu dönem, "Hamideti" olarak bilinen Korgeneral Muhammed Hamdan Daklu liderliğindeki Hızlı Destek Kuvvetleri'nin çekirdeği olan ve halk arasında ünlü Cancavid kuvvetleri olarak bilinen Sınır Muhafız Kuvvetleri'nin doğuşuna tanık oldu.

57 yıl süren savaşlar her şeyi silip süpürdü ve Sudan'ı, gücünü uluslararası sübvansiyon ve yardımlardan alan, dünyanın en fakir ülkelerinden biri haline getirdi.

Sudan ordusu darbe ile hükümeti devirdi 

19 Aralık 2018'de ülkede ekonomik kriz sebebiyle başlayan gösteriler rejime karşı eylemlere dönüştü. Ordu, 11 Nisan 2019'da hükûmete yapılan askeri darbe ile Ömer el-Beşir'in 30 yıllık iktidarını sonlandırıp kendisini tutuklamıştı.

Yeni hükümet güya iktidarın siviller ve askerler arasında paylaşılması ve ülkede parlamenter bir sistemin hayata geçirilmesi için özgür ve adil seçimler yapılarak sona erecek olan geçiş dönemini yönetmek için kurulmuştu.

25 Ekim 2021'de Orgeneral Abdulfettah el-Burhan liderliğindeki Sudan ordusu ile Korgeneral Muhammed Hamdan Dagalo (Hamideti) liderliğindeki Sudan ordusu, bir askerî darbeyle yeni kurulan hükûmetin kontrolünü ele geçirdi. Kontrolün ele geçirilmesi esnasında üst düzey hükûmet yetkilileri gözaltına alındı.

Sivil Başbakan Abdullah Hamduk darbeye destek vermeyi reddetti ve 25 Ekim'de halka direniş çağrısında bulundu, 26 Ekim'de ise ev hapsine alındı.

Aynı günün ilerleyen saatlerinde Egemenlik Konseyi feshedildi, olağanüstü hal ilan edildi ve Hamduk Kabinesinin çoğunluğu ile çok sayıda hükûmet yanlısı tutuklandı.

Uluslararası, bölgesel ve yerel arabuluculuk girişimleriyle ordu ile HDK arasındaki tansiyon düşürülmeye çalışılsa da son haftalarda olaylar hızla gelişti ve geçen hafta başlayan silahlı çatışma patlak verdi.

Çatışmalar sokaklara indikçe siviller arasındaki ölümler ve maddi kayıplar arttı.

Taraflardan biri yahut her ikisinin ağır kayıplar vermeden müzakere masasına oturmayacaklarını düşünen analistler, çatışmalar sokaklara indikçe siviller arasındaki ölümlerin ve maddi kayıpların artacağını vurguluyor.

Hangi dış güçler Sudan'la ilgileniyor?

Sudan, yüzölçümü bakımından Afrika'nın üçüncü büyük ülkesi ve Nil Nehri'nin kıyısında yer alıyor. Ülkenin zenginlikleri kimi işgalci ve emperyalist ülkelerin de iştahını kabartıyor. 

Ancak zengin kaynaklara sahip diğer Afrika ülkelerinde olduğu gibi Sudan'da da özelikle Batılı ülkeler, nadir bulunan mineraller ve diğer doğal kaynakları ile zenginliklerine zenginlik katıyor.

İç ve dış krizler Arap ülkelerini iflasın eşiğine getirdi

Sudan yüz ölçümü açısından bir zamanlar Afrika’nın en büyük ülkesiyken 1985-2005 yıllarında güney-kuzey iç savaşı 2011’de Güney Sudan’ın bölünmesiyle sonuçlandı.

Sudan, ikiye ayrılmasının ardından nüfusunun 4’te birini, petrol gelirlerinin ise yaklaşık yüzde 80’ini Afrika’nın ve dünyanın en genç ülkesi Güney Sudan’da bıraktı. Ülkenin bölünmesi sonrasında siyasî, ekonomik ve kültürel dengeler değişti.

Çatışmalar nedeniyle 2 milyon kişi yerinden oldu

Sudan Sağlık Bakanlığı ve Birleşmiş Milletlerin son açıklamalarına göre, çatışmalarda 3 binden fazla kişi hayatını kaybetti, on binlerce kişi yaralandı, ayrıca ülke içinde ve dışında 3 milyondan fazla kişi yerinden edildi.

Uluslararası Göç Örgütü (IOM), Sudan'da yaşanan çatışmalar sonrası evini terk edenlerin sayısının 3 milyonu geçti.

IOM'un yayımladığı rapora göre, çatışmalardan ve güvensiz ortamdan ötürü 3 milyonu aşkın kişi ülke içinde yer değiştirirken, yüzbinlerce kişi de komşu ülkelere sığındı.  (İLKHA)