Toplumsal israfa ve yaşanan lüks hayata dikkat çeken alimler, aile bireylerine önemli tavsiyelerde bulunuyor.
İslam dininin israfı menettiğini belirten alimler, ihtiyaç sahipleriyle paylaşmanın önemine dikkat çekiyor.
İLKHA muhabirine değerlendirmede bulunan Geylani, bugün imkanların var olmasına rağmen, kanaatkarlığın ve şükrün eksik olduğunu söyledi.
"Büyük bir lüks ve israf içerisindeyiz"
Geylani, "Bugün yaşadığımız toplumda eski zamanlara nazaran gerçekten büyük bir lüks ve israf içerisindeyiz. İsraf var, lüks bir hayat içerisinde yaşıyoruz. Eskiden büyük imkânsızlıklar vardı, evlerde su bile yoktu. Dolayısıyla bugün bütün imkanlar var ama bu imkanlar içerisinde nimete Şükrü unuttuk, Cenab-ı Hakkın bize vermiş olduğu bu nimetlere karşı ne kadar şükretsek, hamd etsek, Rabbimizi ne kadar zikretsek yine azdır. Cenab-ı Hak, bu lüks hayattan bizleri muhafaza etsin." dedi.
"İslam'da lük ve israfın haram"
İslam'da lük ve israfın haram olduğu uyarısında bulunan Geylani, "İsraf ve lüks, dinimizde haramdır. Bir Müslüman kesinlikle israfa dair bir hayat yaşayamaz. Peygamber Efendimiz (Sallallahu Aleyhi Vesselem) bir hadisi şerifinde, 'Irmağın kenarında olsanız bile suyu israf etmeyiniz.' buyuruyor. Zamanın israfı, maddenin israfı, bunların hepsi bizde emanettir. Ömrümüz bize emanettir, zamanın kıymetini iyi bilmemiz lazım." ifadesini kullandı.
"Elimizden geldiği kadar paylaşımcı olalım"
"Kendisi tok yatıp, komşusu aç yatan, benim ümmetimden değil." Hadisini hatırlatan Geylani, "İçinde bulunduğumuz toplumda böyle lüks bir hayat yaşarsak veya israf edersek, buna ihtiyacı olan kardeşlerimize de hakaret etmiş oluruz. Elimizden geldiği kadar akrabalarımızı, komşularımızı, yakınlarımızı, çevremizi güzel bir şekilde kontrol etmemiz lazım. Bu malın bizden emanet olduğunu bilmeliyiz. Bu malın bekçisiyiz, bunlar bizde emanettir, bu bekçilik vazifesini ve emaneti yerine ulaştırmamız lazım." diye konuştu.
"Evlerimizi koltuklarla, perdelerle, halılarla süslüyoruz. Buna gerek yok"
Aşırı bir lüks hayatın içerisine girildiğini, evlerin eşyalarla, koltuklarla doldurulduğunu belirten Geylani, bu lüks hayatın gereksiz olduğunu söyledi.
Geylani, "Evlerimizi koltuklarla, perdelerle, halılarla süslüyoruz ama eve gelen misafirimiz yok. Geçen günlerde bir vatandaş, 'Hocam vallahi benim alma gücüm, imkanım yok. İşte bizim hanım demiş ki perdelerle, halılar birbirine uymuyor, perdeleri değiştireceğiz. Bu koltukların modası geçti yeni bir takım koltuk alalım. Mutfağın dolabı güzel değil, dolapları değiştirelim.' diyor. Hâlbuki dolap vardır. Dolayısıyla böyle israf ediliyor. Evinde halası, kilimi olmayanları düşünelim. Çok mağdur olan komşularımız var. Bunlara bir yardım elini atarsak, hiç olmazsa bir hayır kazanmış oluruz. Onların kalbini, gönlünü kazanmış oluruz. Onların hayır duasını almış oluruz. Adam diyor işte benim arabanın modeli, markası güzel değil, arabanın modelini, markasını değiştireceğim. Bunlar lüks hayata giriyor, meydan vermemiz lazım." ifadesini kullandı.
Ailelere önemli çağrı
Ev hanımlarına seslenen Geylani, şunları söyledi:
"Yemekte, içmekte, evin takımında, koltuğunda olsun, ellerinde geldikleri kadar israfa girmesinler. Örnek İslami ev olması lazım. Hazreti Peygamber hadisi şerifinde, 'Evlerinizi namaz kılmakla, Kur'an okumakla nurlandırın.' buyuruyor. Evde son model koltuklar, halılar, perdeler var; gelen giden yok, misafir de kabul etmiyoruz. Ama bunları bu şekilde döşemişiz. Evde, ailede huzur, bereket var mı? Hocam vallahi eski huzur, bereket yok diyenler çok. Bunun sebebi; evde Kur'an okunmuyor, evde salatü selam getirilmiyor. Evlerimiz Kur'an okumak ve salatü selam getirmekle nurlandırılmıyor. Dolayısıyla evlerimiz böyle otel haline gelmiş. Biz burada huzurdan, mutluluktan bahsedemeyiz. Geçtiğimiz günlerde kahvaltısı meşhur olan bir ilimizde gördük. Aile efradı artık evde kahvaltı yapmıyor, dışarıda kahvaltı salonlarına gidiyor. Evde yemek yemiyor, dışarıda yiyor. Bunlara çok gerek yok. Evde yenilen yemekte bir hayır, bir bereket var. Eskiden annelerimiz besmeleyle hamdeleyle yemek pişirirdi. O yemekte bereket vardı. 11 kişi sofrada oturur aynı tabaktan yemek yerdi. Ailede bir huzur, bir güven vardı. Şu anda evlerde yemek pişmiyor, dışarıda yemek yiyorsak, burada büyük bir eksiğimiz var. Bu da lüks bir hayatın işaretidir. Bunlara meydan vermemekte fayda vardır. (İLKHA)