İşte Independent Türkiye'nin o analizi:

Rusya'nın Ukrayna'yı İşgal harekâtından sonra yeni üye başvurusu

2022'de Rusya'nın Ukrayna'yı işgal etme harekâtından sonra Finlandiya ve İsveç de NATO'ya üye olmak için başvuruda bulundu.

Ankara, Finlandiya ve İsveç'in NATO'ya katılmasına karşı olduğunu dile getirerek, iki ülkeyi Türkiye'nin terör örgütleri olarak tanımladığı FETÖ, PKK ve YPG'ye destek sağlamakla suçladı.

İsveç'in üyeliği Ankara'nın engeline takıldı

Yürütülen müzakereler neticesinde Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM), Finlandiya'nın üyelik teklifini onaylayarak katılımının önündeki son engeli kaldırdı.

Finlandiya, 4 Nisan 2023'te resmen NATO'ya katıldı ama İsveç hâlâ Ankara tarafından onay bekliyor.

Zirvede anlaşmaya varıldı

NATO, savunma harcamaları, İsveç'in üyeliği, Rusya'ya karşı yeni askeri planlar ve Ukrayna ağırlıklı gündemle 11-12 Temmuz'da Litvanya'nın başkenti Vilnius'ta bir liderler zirvesi gerçekleştirdi.

Zirve öncesi NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve İsveç Başbakanı Ulf Kristersson ile üçlü bir görüşme gerçekleştirdi.

Görüşme sonrası İsveç'in NATO üyeliğinin onaylanması yönünde adım attığını ve anlaşmaya varıldığını belirten Stoltenberg, "Erdoğan üyeliğin onayını Meclis'e en kısa sürede göndereceğini söyledi. Bundan sonra onaylama sürecinde iş Meclis'e düşüyor" ifadelerini kullandı.

Cumhur İttifakı'nın ortakları karşı çıktı

Ancak onayın meclisten geçmesi pe kolay görünmüyor. Cumhur İttifakı'nın ortaklarından Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, dün partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda, "İsveç, PKK'nın Avrupa'daki mağarasıdır. Kandil neyse Stockholm aynısıdır" dedi.

İttifakın bir diğer ortağı ve AK Parti listelerinden parlamentoya giren Hür Dava Partisi (HÜDAPAR) Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu da Türkiye'nin Kur'an-ı Kerim'e her türlü saygısızlığı yapan İsveç'in NATO üyeliğine izin vermemesi gerektiğini söyledi.

Cumhur İttifakı ortaklarda İsveç'in NATO üyeliği karşıtı sesler yükseliyor.

Peki onay için yakında parlamentoya gelmesi beklenen düzenleme "1 Mart Tezkeresi" benzeri bir durum yaşanabilir mi?

Uluslararası ilişkiler uzmanları, konuyu Independent Türkçe'ye değerlendirdi.

"Şimdiye kadar Avrupa ülkelerini ikna etmeliydik"

Esenyurt Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sait Yılmaz, meselenin başından beri dış politikadaki konularda olduğu gibi bir iç politika malzemesi yapıldığı görüşünde.

Yılmaz'a göre Avrupa'nın birçok ülkesinde binlerce PKK militanı faaliyet yürütürken sadece İsveç'e odaklanması doğru değil.

Türkiye'nin başından beri konuyu İsveç'teki PKK'ya indirgemesinde daha çok Avrupa ile ilgili olması gerektiğine değinen Yılmaz, "Sözde NATO müttefiki ülkeler PKK'yı terör örgütü listesine almasına rağmen hiçbir şey yapmadılar. Biz buna terörle mücadele sözlüğünde ‘devlet koruması' diyoruz. Yani açıktan devlet desteği vardır. NATO ittifakı ilişkilerimiz kapsamında Avrupa ülkelerini bu konuda adım atmaya ikna etmeliydik" değerlendirmesinde bulundu.

Asıl konunun F-16 pazarlığı olduğunu aktaran Yılmaz, "Umarım öyle olmuştur, çünkü Batılılarla yapılan pazarlıklarda siz onlara yemek verirsiniz, onlar kuru pasta verir. Yani verdikleri şey karın doyurmaz ama sizden büyük parçayı alırlar" dedi.

"İsveç onayı aldıktan sonra bir daha arkasına bakmaz"

NATO ve Genelkurmay Başkanlığı'nda uzun süre çalıştığını ve şimdiye kadar verilen sözlerin tutulmadığının altını çizen Yılmaz, "Onay verildikten bir süre sonra patlak verecektir. Türkiye'ye yine ‘biz yapmıyoruz, etmiyoruz' denilecek ve herkes bildiğini yapmaya devam edecektir. Umarım bunun karşılığında F-16'lar gelir, çünkü hakikaten savunmamızın şu an buna fazlasıyla ihtiyacı var" ifadelerini kullandı.

NATO'nun bir istişare ve danışma örgütü olduğunu, burada neyin alınıp verildiğinin çok önemli olduğuna dikkati çeken Yılmaz, "Burada al-ver yapılır. Başından beri bu konu iç politika malzemesi yapılmadan çözülebilirdi. Müttefik ülkelerin PKK'ya verdiği destek affedilir bir şey değil ama Türkiye bunun mücadelesini İsveç'e değil, Avrupa'nın tamamına odaklanmalıydı" dedi ve devamında şunları kaydetti:

İç konulara gelecek olursak ülkenin çıkarı kapsamında herhalde ittifak kendi arasında bir karar alacak ve Meclis buna onay verecek ama verilen sözler hemen unutulacak ve hafızamızdan silinecek.

Yarın öbür gün tekrar "Kur'an yaktınız, yok PKK eylem yaptı" denilecek, çünkü daha önce de böyle oldu. Uluslararası ilişkilerde önemli olan elinize ne geçtiğidir. İsveç bu onayı aldıktan sonra bir daha arkasına bakmaz.

1 Mart tezkeresinde ne olmuştu?

1 Mart Tezkeresi, AK Parti hükümetinin, 25 Şubat 2003'te TBMM'ye sunduğu, "Türk Silahlı Kuvvetleri'nin Yabancı Ülkelere Gönderilmesi ve Yabancı Silahlı Kuvvetlerin Türkiye'de Bulunması İçin Hükümete Yetki Verilmesine İlişkin Başbakanlık Tezkeresi"ydi.

Tezkere, 60 bin kişilik ABD askeri kuvvetinin ve 255 uçak ile 65 helikopterin Türkiye topraklarında konuşlanarak peyderpey Irak'a saldırmak için cephe oluşturmasını öngörüyordu.

1 Mart 2003 günü Meclis'te oylamaya 533 milletvekili katıldı. 264 kabul, 250 ret, 19 çekimser oy kullanıldı. Kabul oyları "salt çoğunluk" olan 267'ye ulaşamadığı için tezkere kabul edilmedi.

Kaynak: Independent Türkçe - Abdulhakim Günaydın