Emniyet Genel Müdürlüğü tarafından yayımlanan Trafik İstatistik Bülteninde trafik kazaları ve sonuçlarının türlerine göre dağılımı, ölümlü-yaralanmalı kazaların oluş şekline göre türleri, nedenleri ve uygulanan trafik cezalarına ilişkin bilgiler paylaşılmıştı. 

Yayımlanan bültende 2023 yılının ilk 6 ayında meydana gelen 257 bin 373 trafik kazasından 105 bin 12'si ölümlü ve yaralanmalı olarak kayıtlara geçerken geriye kalan 152 bin 361'inin ise maddi hasarlı kaza olduğu açıklandı.

Geçtiğimiz son 6 ay içerisinde Türkiye geneli meydana gelen trafik kazalarında bin 345 kişinin öldüğü, 159 bin 235 kişinin ise yaralandığı belirlenmişti.

“Trafik kazalarında devlet, 2050’de sıfır ölüm hedefiyle çalışmaktadır”

Son zamanlarda trafik kazalarında bir artışın söz konusu olduğunu belirten Şahin, “Genel istatistiklere baktığımız zaman Temmuz ayında yaz aylarında trafik kazalarının arttığını zaten görmekteyiz. Bunun sebebi hareketliliğin fazla olması. Yani bir taraftan bayram hareketliliği, bir taraftan da tatil hareketliliği kazaların artışına sebep oluyor. Buna bakarak genel bir kanı yürütmek doğru olmaz. Genel olarak bakmak lazım. Yani 2023 yılına ya da 2022 yılına genel olarak bakmak lazım. Geçmiş yıllarla mukayese olarak baktığımız zaman kazalarda değişiklikler olabiliyor. Artış olsa bile ölüm oranlarında düşüşler var. Bu bizim için sevindiricidir. Türkiye'nin dünyadaki yerini görmek için de bir mukayese yaparsak, dünyada nüfusa göre kazalarda ölüm oranı 100 binde 12'dir. Avrupa Birliği ülkelerine baktığımız zaman 100 binde 4'tür. Türkiye'ye baktığınız zaman 100 binde 6'dır. Yani dünyanın ortalamasına göre çok iyi durumdayız. Avrupa ülkelerine baktığımız zaman biraz fazlalık var. Bununla ilgili devlet gerekli çalışmaları yapmaktadır. 2012'de alınan stratejik geliştirme kararıyla 2020 yılına kadar yüzde 50 oranında ölümleri düşürme karar alınmıştır ve bu konuda çalışmalar yapılmıştır. Şimdi 2020-2030 yılları arasında da tekrar 2020'ye göre 2030'da yüzde 50 oranında ölümler azaltma konusunda çalışmalar vardır. Stratejik çalışmalar hatta 2050 hedefleri de tespit edilmiştir. 2050 de de sıfır ölüm hedefiyle devlet çalışmaktadır. Bununla ilgili trafik ekiplerinin artırılması, daha yoğun kontrol söz konusudur. Son alınan emniyet personellerinin büyük bir kısmı trafiğe ayrılmıştır. Önceden mesela 20 kilometre de bir ekip varken şimdi 16 kilometrede bir ekibe dönüşmüştür. Yani yoğun bir kontrol çalışması vardır. Bir taraftan fiili olarak polislerin denetimi, diğer taraftan da dijital ortamda kameralarla tespitlerle bunların önüne geçilmeye çalışılmıştır.” dedi.

“Yola çıkarken insanların ailesini ve çocuğunu düşünerek hareket etmesi lazım”

Vedat Şahin

Kazaların neden meydana geldiği hakkında bilgilendirmede bulunan Şahin, “Genel olarak ülkemiz açısından baktığımız zaman tabi birçok sebebi var. Bunlardan biri kişilerin, insanların yetişme ortamının getirdiği karakterler. Onun yanında çalışma ortamındaki stres, kişiyi sürüklediği acelecilik, modern ortamın insanları uykusuz bırakması, daha yorgun olması, alkol ve sürüş sırasında telefonla sürücülerin meşgul olması kazaların artmasına sebebiyet vermektedir. Kazalara daha çok hangi araçlar sebebiyet veriyor ona bakmak lazım. En çok otomobiller kaza yapıyor. Onu motosikletler takip ediyor. Daha sonra kamyonetler ondan sonra da diğer araçlar. Mesela insanlar otobüsler üzerinde çok dururlar. Çünkü otobüs kazalarında onlarca kişi ölüyor. Bir anda onlarca kişi ölüyor ve dikkat çekiyor. Ama ölümler arasındaki orana da baktığımız zaman otobüslerde ve kamyonlardaki oran yüzde 2 civarındadır. Halbuki otomobillerde ölüm oranı yüzde 50'nin üzerindedir. Demek ki en çok bizim üzerinde duracağımız konulardan bir tanesi otomobillerdir. Hız kontrolü falan da çok zor olduğu için en çok insanlara sorumluluk yüklemek lazım. İnsanlar yola çıkarken ailesini, çocuğunu düşünerek hareket etmesi lazım. Yollar, insanların sadece kendilerine ait değildir. Kamu malıdır ve ortak kullanılmaktadır. Karşı tarafa saygı göstermesi, sabırlı olması, stresli ortamdan kaçınması ve trafik adabına uygun hareket etmesi lazım. Ama insanlar 'sen beni geçtin ya da yol vermedin' diye kavga eder. Trafik kazasında ölümü bırak, o kavgada bile ölüme sebebiyet veriyorlar. Bu toplumun kültür yapısıyla alakalı bir olaydır. O nedenle eğer trafik kazalarını önlemek istiyorsak önce anaokulundan ve ilkokuldan eğitime başlamamız lazım. Ana okul, sosyal medyayı ve yaygın eğitim kurumu olan televizyonları bu konuda çok yaygın kullanmamız lazım.” ifadelerini kullandı.

“Kanun ve yönetmeliklerde trafik kuralları ile alakalı kurallar var ama uygulamada çok büyük eksikliğimiz var”

Son olarak Şahin, şu ifadelere yer verdi:

“Kanunumuzda televizyonlarda trafik kurallarıyla ilgili küçük programlar yapılması gerekiyor. Anayasamız da ve kanunlar da var. Ama televizyonlar bunu daha çok gece vakitlerinde, yani saat 12'den sonraki zamanlarda insanların yoğun olarak televizyon izlemediği zamanlarda yapıyorlar. Bu da çok etkili olmuyor. Devletin bu konuda zorlayıcı olması lazım. Mesela dizi ve filmlere rağbet çok fazla. Yani aileler, çocuklar, dizi ve filmleri çok izliyorlar. Sosyal medyada oyun programları çok fazla. Bu oyun programlarının, dizi ve filmlerinin arasına kısa kısa trafik adabıyla ilgili bilgiler konulması lazım. Eğer okullarımızda biz anaokulundan itibaren saygıyı öğretir, sabırlı olmayı ve karşıdakine empati yapmayı öğretir isek, yetişkin hale geldiğinde de bu edinmiş olduğu davranışları devam ettirir. Ama çocukken hırçın yetişirse yetişkinliğinde de hırçın olur. Bu nedenle anaokulundan ve ilkokuldan başlayıp lise sonuna kadar mutlaka trafik eğitiminin ciddi bir şekilde verilmesi lazım. Peki bu konuda çalışma yok mu? Var. Kanun ve yönetmeliklerde bu konuda çok güzel kurallar var ama uygulamada çok büyük eksikliğimiz var. Bu uygulamalar bir an önce yapılmaya başlanırsa ben önümüzdeki dönemlerde trafik kazalarının ve kazalarındaki ölümlerin çok daha azalacağına inanıyorum.” şeklinde konuştu. (İLKHA)