DİYARBAKIR- Mustazaflar Cemiyeti Diyarbakır Şubesi tarafından düzenlenen ve 57 STK`dan oluşan `Mısırla Dayanışma İnisiyatifi`nin de destek verdiği "Amed`ten Mısır Direnişi`ne Destek" mitinginin son konuşmasını kapatılan Mustazaf-Der`in eski Genel Başkanı ve Mustazaflar Hareketi kurucusu M. Hüseyin Yılmaz gerçekleştirdi.
 
Konuşmasında zalimlerin tüm zulümlerini haykıracaklarını ifade etti. Zalimlere karşı durmaya devam edeceklerini söyleyen Yılmaz, İslami camialara vahdet çağrısında bulunarak Mısır halkı için taleplerini de sıraladı.
 
"Zulme ve zalime öfkeliyiz"
Tekbirlerle `Kahrolsun ABD`, `Kahrolsun İsrail` ve `Kahrolsun Suud Krallığı` sloganlarının yükseldiği meydanda halka seslenen kapatılan Mustazaf-Der eski Genel Başkanı Av. M. Hüseyin Yılmaz, "Bu gün Mısır`da dünyanın gözü önünde kardeşlerimiz katlediliyor. Mısır`da katliam var, Mısır`da zulüm var. Bu sebeple bu gün burada toplandık. Acılıyız, yüreğimiz kan ağlıyor. Matemdeyiz bu gün. Zulme ve zalime öfkeliyiz, ama asla yeis içinde değiliz. Asla karamsar değiliz. İnanıyoruz ki kazanılan binlerce şehit, on binlerce yaralı zafere giden yolun çiçekleri, laleleridir" dedi.
 
Bu kutlu mücadelede öldürülenlere Allahtan rahmet dileyip Mısır Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi`nin şahsında, kahraman Mısır halkına taziyetlerini ve tebriklerini ileten Yılmaz, darbeci zorbaların laikçi birkaç bin kişinin Tahrir Meyadanında eylem yapmasını bahane ederek meşru Cumhurbaşkanı Mursi`yi ve İhvanı iktidardan uzaklaştırmak için darbe yaptıklarını söyledi.
 
"Zalimlerin zulümlerini tüm dünyaya haykıracağız"
"21. yüzyılda, yeniden bir Kerbelaya, Kerbela katliamı gibi bir katliama şahit oluyoruz" diyen Yılmaz, "Dillerinde Kelime-i Tehvid, ellerinde Kuran-ı Kerim`den başka bir şeyi olmayan Müslüman halk, darbecilerin ağır silahlarıyla hedef gözetilerek katlediliyor. Yaşlılar, gençler, kadınlar, çocuklar ayırt edilmeden katlediliyor. Bizler ne yapıyoruz? İslam ülkeleri ne yapıyor? 1.5 milyar dünya Müslümanları ne yapıyor? Kerbela`da Hz. Hüseyin ve yarenleri katledilirken seyirci kalanlar gibi mi olacağız? Bu zulmü, bu katliamı sadece seyir mi edeceğiz? Soruyorum size yapılan katliama sessiz mi kalacağız? Susmayacağız. Zulüm karşısında susan, dilsiz şeytanlardan olmayacağız. Zalimlerin katliamlarını, zulümlerini tüm dünyaya haykıracağız" ifadelerini kullandı..
 
"Müslümanlara ihanet edenlerin yüzüne tükürün"
"Ya katillerin safında yer alanlara ne demeli?" diye soran Yılmaz konuşmasını şöyle sürdürdü;
"Hakkını, özgürlüğünü arayan Müslümanlara terörist diyenlere ne demeli? Mısır`da Müslümanları katletmesi için darbecilere Petro dolarları aktaran satılık arap krallarına ne demeli? Şair`in deyimi ile tükürün, bu alçakların yüzüne. Tükürün, İslam`a ve Müslümanlara ihanet edenlerin yüzüne. Tükürün, Müslümanlara terörist diyen yöneticilerin, kralların utanmaz, arlanmaz suratlarına.
 
Mısır`daki katliam için, emperyalist ABD`ye ve AB`ye kızıyoruz. Öfkeleniyoruz. Ama asıl kızgınlığımız, İslam coğrafyasındaki işbirlikçi yöneticileredir. Batı kuklası krallarınadır. Bu hainlere daha fazla kızıyor ve öfkeleniyoruz. Bu gün Mısır halkı, iradesine, oy`una, temsilcisine, geleceğine sahip çıkıyor. Zalim diktatörlere, çağdaş firavunlara, yapılan bunca katliama, rağmen direniyor. Öldürülme ihtimaline binaen, direnişe katılan halk kollarına, bileklerine adlarını, telefon numaralarını yazıyor. Öldürüleceğini bile bile, eğer halen Mısır halkı, sokaklara ve meydanlara iniyorsa emin olun, darbecilerin sonu yakındır"
 
"Mısır`ın Müslüman halkı öldürülmekten korkmuyor"
Mektebinde Şehadet olanların ve dualarının başına Şehadeti koyanların hiçbir zaman kaybetmeyeceklerini ifade eden Yılmaz, "Şehadeti, kurtuluş olarak bilenler, ölmekten, öldürülmekten korkmazlar. Mısır`ın sokaklarında, meydanlarında görüyoruz ki, Mısır`ın Müslüman halkı ölümden korkmuyor. Korkuyu da yenmişler. Ölümden korkmayan bir halkı hiçbir silah durduramaz" dedi.
 
"Uluslararası kuruluşlar nerede"
Konuşmasında "Öldürülen bir sokak köpeği için, mahsur kalan bir fok balığı için dünyayı ayağa kaldıran hayvan hakları, insan hakları kuruluşları nerede?" diye soran Yılmaz, Mısır`da insanlık ölüyor, katlediliyor. Dünya seyrediyor. Petrole bulanmış karabatak için Irak`ı işgal eden katil ABD ve Batı nerede? Darbeye darbe, katliama katliam diyemedi bu ki yüzlü sahtekârlar. Uluslararası kuruluşlar da tabi oldukları emperyalist devletler gibi, darbeye darbe diyemediler. Katliama da katliam diyemiyorlar. İKÖ`nün BM`den farkı kalmamış. BAE`nin, Suudi`nin ABD`den farkı kalmamış. İslam coğrafyasının Müslüman halkları ayakta, destek için meydanlara inmiş. Lakin idarecileri, yöneticileri darbecilere ve katliamlarına destek mesajları veriyor" ifadelerini kullandı..
 
Dünya devletlerinin ulusal çıkarlar ve milli menfaatler adına üç maymunu oynadıklarını vurgulayan Yılmaz, "Ne zamana kadar kör, sağır ve dilsiz rolü oynayacaklar. Soruyorum. Ne zamana kadar? Gerçekleri görmek için, Zalime karşı çıkmak için, Katliamı durdurmak için daha kaç kişinin ölmesi gerekiyor? İnsan haklarıymış, demokrasiymiş, şunu bir kez daha gördük ki, söz konusu İslam ve Müslümanlar olunca hepsi rafa kalkıyor, kaldırılıyor" diye konuştu.

"Şehadetsiz bir devrim olmaz"
"Bugün darbecilerin sembolü olan Tahrir Meydanı Arap Baharının sembolü olmuştu. Direnişin adresi olan Adeviye ve Nahda meydanları bugün İslam Baharının sembolüdür" ifadesini kullanan Yılmaz, Mısır halkının kutsal direnişi ile Arap Baharının İslam baharına dönüştüğünü söyleyerek, "İslam devrimine şahit oluyoruz. Şehadetsiz bir devrim olmaz. Artık, Mısır`da şehitlerin kanı tanklara galip gelmiştir. İşte gerçek halk devrimi, işte İslam devrimi" ifadelerine yer verdi.
 
"Lanet olsun katillere"
Konuşmasında "baltacılar" diye adlandırılan kişilerin sivil halka uyguladığı katliamlara değinen Yılmaz, "Baltacı denen çeteler, asker ve polisle birlikte, savunmasız sivil halkı katlediyor. Bu gün Mısır`da yapılan katliamın adı, tek kelimeyle devlet terörüdür. Halkını katledecek kadar canavarlaşan işbirlikçi yöneticilerin ve yönetimlerin meşruiyeti sorgulanmalıdır. Mısır`da halkını katleden, askeri cuntanın hiçbir meşruiyeti kalmamıştır. Katliamdan kaçan halkın sığındığı camiler dahi kuşatılıyor. Müslüman halk muhasara altına alınıyor. İnancımızda camiler, mabetler savaş zamanında dahi dokunulmazdır. Oraya sığınan emniyettedir. Maalesef bu gün Mısır`da Camiler içindekilerle beraber yakılıyor. Bu ne zulüm ya rab! Yakılanların cesetlerine dahi el konuyor. Sözün bittiği yerdeyiz. Ashab-ı Uhdud gibi diri ateşe atılıp yakılan Müslümanların görüntülerini hepiniz görmüşsünüzdür. Bunu yapanlar insan olamaz, bu görüntüleri izleyip de halen darbecilere destek verenlere, katliamı normal göstermeye çalışanlara yazıklar olsun. Lanet olsun zalimlere. Lanet olsun darbecilere. Lanet olsun katillere" diye konuştu.
 
"Zulüm ve katliam coğrafyamızın her yanında"
İslam coğrafyasını kan ve gözyaşına boğanların zulüm ve katliamlarına devam etmekte olduklarını söyleyen Yılmaz, zulüm ve katliamın sadece Mısır`da değil, coğrafyamızın her yanında olduğunu ifade etti.
 
Emperyalistlerin sömürü düzenlerini devam ettirmek için, toplumdaki ihtilafları körüklemekte ve halkı kamplara ayırıp çatıştırmakta olduğuna dikkat çeken Yılmaz, "Böylece yerli işbirlikçilerini yönetime getirmektedir. Ülkelerin yeraltı ve yerüstü zenginliklerini sömürmektedir. Ezilen ve sömürülenler içinde en fazla Müslümanlar zülüm görüyor. İslam coğrafyasının bu perişan hali Müslümanların gücünün dağınıklığından, ihtilaflar içinde bulunmasından kaynaklanmaktadır. Yoksa düşmanlarının güçlü olmasından değil" ifadelerini kullandı.
 
"Demokrasi anlayışınız batsın"
"Batı emperyalizmi ülkelere demokrasi getireceğim diyerek diktatörleri ve dikta rejimlerini başımıza musallat ediyor" diyen Yılmaz konuşmasını şöyle sürdürdü;
" İslam coğrafyası ne çektiyse bu rejimlerden ve diktatörlüklerden çekti. Halkına yabancılaşmış, batının işbirlikçisi, kuklası idareciler halka zulümde sınır tanımamaktadırlar. Dünyanın birçok yerinde zalimler, halka zulmetmekte birbirleriyle yarışmaktadırlar. Bu zulüm ve katliamlara bizler de şahit olduk. Bu ülkede Dersim katliamı, Zilan katliamı, Roboski katliamı yapıldı. Bu gün Mısır`da meydanlarda ki milyonların sesini bastırmak için yapılan katliama "temizlik" diyenler, Dersim ve Zilan katliamlarına da "temizlik operasyonu" diyorlardı. Darbelere demokrasi, katliamlara temizlik operasyonu diyorlar. Demokrasi anlayışınız batsın.
 
Mısır`da yapılan darbe, demokrasiye değil. İslam`a ve Müslümanlara, İslam`ın devlet olma ihtimaline yapılmış alçakça bir darbedir. Bu darbe sömürgeci Batı`nın, İslam`ın Mısır`a hakim olmasını, gayri İslami yönetimleri için tehlikeli gören kukla Arap devletlerinin açık desteği ve teşvikleriyle yapılmıştır. Emperyalist batının demokrasisi kendisi için vardır. Kendine demokrattır. İslam coğrafyasına ihraç ettikleri şey diktatörlüktür. Müslüman halkı baskı altında tutmak için laikçi zorbaları, baskıcı rejimleri, köhnemiş ideolojileri, zalim kralları, krallıkları bize uygun görmektedirler. İslam`a ve Müslümanlara düşmanlık eden, İslam coğrafyasına kan, gözyaşı, zülüm ve katliamları getiren, yalancı demokrasinizi istemiyoruz. Alın başınıza çalın. Allah bize yeter. İslam`ın verdiği özgürlük, bize yeter"
 
"Zalimlere karşı durmaya devam edeceğiz"
Tarih boyunca zulme ve katliamlara uğramış Müslümanlar olarak katliamlara ve zalimlere hep karşı durduklarını ve durmaya devam edeceklerini ifade eden Yılmaz, "Yalnızlığın, çaresizliğin ne olduğunu camia olarak da, halk olarak da çok iyi biliyoruz. Tarih boyunca ezilmiş, horlanmış, dışlanmış, zulümlere ve katliamlara maruz kalmış, ama zalime asla teslim olmamış, bir halkın çocuklarıyız. `Zulme rıza göstermek, zulümdür`, `zulüm karşısında susan, dilsiz şeytandır` diyen bir inancın mensuplarıyız. Dersimi, Zilan`ı, Enfa`li, Halepçe`yi, Susa`yı ve Roboski katilamını yaşayanlar olarak, Kürdistan`daki, Irak`taki, Afganistan`daki, Pakistan`daki, Suriye`deki ve Mısır`daki katliamlara da seyirci kalmadık, kalmayacağız" dedi.
 
"İhtilaflarımızı bir tarafa bırakalım"
İslam coğrafyasındaki Müslümanlar ve İslami hareketlerin aralarındaki ihtilafları bir tarafa bırakıp vahdeti oluşturmaları gerektiğinin altını çizen Yılmaz, "Bunun için önce biz buradaki Müslümanlar adım atmalıyız. Diyaloglarımızı geliştirmeli, ihtlaflarımızı bir tarafa bırakmalıyız. Bugün en fazla ihtiyaç duyduğumuz şey vahdettir. Bu vahdetin oluşması için fedakârlık gerekiyorsa ben buradan ilan ediyorum fedakârlığa hazırım. Bunu başarmak zorundayız. Çocuklarımız için geleceğimiz için. Allah için yapmalıyız. Aksi halde bu zulüm ve katliamlar daha çok yaşanacak" diye konuştu.
 
"Kimse kirli hesaplar içerisine girmesin"
Aynı coğrafyada yaşayan farklı ideolojilere sahip olan yapıların, Mısır`da oynanan oyundan ders çıkarmaları gerektiğini ifade eden Yılmaz, Zulme uğrayanlar bir arada yaşamak ve birbirlerinin varlığını kabul etmek zorunda olduklarını unutmamalıdırlar. İnsani ve İslami değerler için gerekirse ortak mücadele vermenin yollarını bulmalıdırlar. Aralarında, çatışmaktan şiddetle kaçınmalıdırlar. Bir yerlerden yapılan tahriklerle, Müslüman halka düşmanlık yapılması, iftira ve karalama kampanyalarına başvurulması, hele hele fiili saldırılarda bulunulmasının halkımıza bir faydası olmadığı gibi kendilerine de faydasının olmayacağını çok iyi bilmelidirler. Kimse bu tür kirli hesapların içine girmemelidir. Hiç kimse, kişisel veya örgütsel çıkarlarını, halkın çıkarlarının üzerine çıkarmamalıdır. Baskı ve saldırılarla halkı sindirmek isteyenler büyük bir yanlış içine girer. Halkın, İslami ve insani haklarına kavuşması örgütsel çıkarların üzerindedir. Halkımızın zarar göreceği her türlü girişimin karşısındayız ve müsaade etmeyiz. Kendi halkına zulmedenlerin, baskı altına almak isteyenlerin sonu, selefleri gibi tarihin çöplüğüne atılmak olacaktır" şeklinde konuştu.
 
Mısır halkı için talepler..
"Mısır`da bu gün sözün bittiği yerdeyiz. Diplomatik dil ve üslubun zamanı değildir" diyen kapatılan Mustazaf-Der eski Genel Başkanı Av. M. Hüseyin Yılmaz "Devletler darbeci katillere açık ve net tavır koymalıdır. STK`lar gibi sadece kınamalarla yetinilmemelidir. Somut adımlar atmalıdırlar diyerek Mısır halkı için taleplerini şöyle sıraladı;
-Darbe ile iktidardan indirilen Muhammed Mursi ve İhvan`ın diğer yöneticileri derhal serbest bırakılmalıdır.
-Cunta olağanüstü hali hemen kaldırmalı ve sokağa çıkma yasağını sonlandırmalıdır.
-Gösterilerde yakalanan, tüm darbe karşıtları derhal serbest bırakılmalıdır.
-Halkın sığındığı mabetlere saldırmaktan vazgeçilmelidir
-Cenazelere el koyup yakmaktan vazgeçmeli ve yakınlarına teslim edilmelidir.
-Ölenlerin yakınlarının yakalanması ve tutuklanmasından vazgeçilmelidir.
-Gösterileri dağıtmak için Katliam emri verenler ve emri uygulayanlar tespit edilip yargılanmalıdır.
-Askeri cunta derhal yönetimden çekilmeli, yönetimi seçilmiş Cumhurbaşkanı Mursi`ye teslim edilmelidir.
-Duyarlı devletler, cuntacılar çekilinceye kadar, Mısır`la her türlü ilişkilerini askıya almalıdır. Darbeci yönetime ambargo uygulanmalıdır.
-Darbe yönetimine karşı olan ülkeler, diyalog içinde hareket etmeli, halkın taleplerinin karşılanmasında etkin olabilmek için güç birliği yapmalıdırlar.
(Emrullah Araz / Osman İçli / M. Sait Adiyaman-İLKHA)