VAN - Hatırlanacağı üzere 8 Temmuz gününde saat 22.30 sıralarında Özgür- Der Van şubesine silahlı ve Molotoflu saldırıda bulunulmuştu. Bu saldırının ardından 11 Temmuz`da Özgür-Der Diyarbakır Bağlar ilçe temsilciliğine Molotoflu saldırı yapılmıştı. Yapılan bu saldırıları PKK`nin gençlik yapılanması olan YDG-H üstlenmişti.
Özgür-Der yetkilileri, daha sonra yaptığı açıklamalarda bu saldırıların nedenini, PKK medyasının, "Rojawa`da katliam var" haberlerinin yalan olduğunu ortaya çıkardıkları için yapıldığını dile getirmişlerdi.
Şubelerine yapılan saldırılar ve saldırı sonrası gelişmeleri değerlendiren Özgür Der Genel Başkanı Rıdvan Kaya, PKK medyasının Suriye Kürdistan`ı (Rojawa) üzerinden sistematik bir dezenformasyon yaptığını söyledi.
Yapılan bu yanıltıcı haberleri ortaya çıkardıkları için Yalova`dan İstanbul`a Tatvan`dan Siverek`e bütün şubelerindeki yetkililere tehdit, küfür ve hakaretlerin yöneltildiğini ifade etti.
"Dezenformasyon çabalarını deşifre ettik"
Kaya, "16 Temmuz`dan itibaren Suriye`nin kuzeyinde, Suriye Kürdistan`ında yaşanan gelişmeler Türkiye`de de yoğun bir gündem olmaya başladı. Özellikle Kürt milliyetçi çevreleri, PKK`ye yakınlığı ile bilinen ve PKK yanlısı çevrelerin, burada ön planda olduğunun görüyoruz. Suriye yaşanan gelişmeler üzerinden yoğun bir şeklide hem kendi kamuoylarını yönlendirme ve bir anlamda Suriye Kürdistan`ı ile dayanışma adı altında kendi çevrelerinde ciddi anlamda bir hareketlilik ortaya koymaya çalıştılar. Bu süreci nasıl yaptıkların baktığımızda şunu gördük: Yoğun bir şekilde ispatlanamamış, daha doğrusu sahte olduğu ispatlanmış görüntüler, bir takım farklı eylemlerden, farklı videoların, farklı katliam görüntülerini bu süreçte Rojawa katliamının verileri olarak ortaya sunuldu. Çok yoğun bir şekilde iddialar ortaya atıldı; fakat ispatlanamadığı gibi birçoğunun başka olaylara ait olduğu ortaya çıkartıldı. Biz de bu dezenformasyon çabalarını bir anlamda deşifre etmeye dönük çabalara içerisinde yer aldığımız için ve burada özelikle Suriye`deki İslami direnişi mahkum etmeye dönük örgütlü bu çevrelerin bir kampanya yürüttüğünü, ortaya koyduğumuz için saldırıların hedefi olduk" dedi.
"Bir şeyin olmadığının değil; olduğunun ispatı istenir"
Müslümanlara yönelik yapılan bu tür iftira ve hakaretleri sineye çekmelerinin mümkün olmadığını aktaran Kaya, "Mantık ilkesi şunu gerektirir: bir şeyin olmadığının ispatı istenmez; bir şeyin olduğunun ispatı istenir. Müslümanlardan bir şeyin olmadığının ispatlanması isteniyor. Katliamın olmadığını biz ispatlayamayız. Ama siz katliam iddiasında bulunanlar, varsa elinizde deliller, katliam olduğunu ortaya koyarsınız. Fakat bugüne kadar ortaya konan bütün delillere baktığımızda tamamının kurgu olduğunu, tamamının sahte olduğunu görüyoruz. Burada bu yalanı söyleyen insanlar, doğal olarak pozisyonlarını da tahkim etmek içinde bölgeye yönelik araştırmaları da engelliyorlar. Katliamın araştırılmasına yönelik Barzani`nin bu tür çağrıları oldu. Barzani`ye yakın medya unsurlarının çabaları oldu. PYD, bölgenin kendi kontrolünde olduğunu iddia ediyor. Eğer bu bölge sizin kontrolünüzde ise o zaman açın bu bölgeyi tarafsız gözlemcilere, burada yaşanan gelişmeleri insanlar görsünler ve buna ilişkin bir tavır alsınlar. Fakat yaklaşık 1 aydır bu katliam iddialarının ortaya atılmasına rağmen bununla alakalı ortaya konulmuş somut hiçbir delil yok. Eğer bu bölgede masum insanlara, etnik kimliklerinden ya da dini kimliklerinden dolayı saldırı söz konusu olursa bunu öncelikle biz lanetleriz" ifadelerini kullandı.
PKK medyasının yanıltıcı haberleri karşısında, ideolojik saplantılar nedeniyle adeta sorgulamayan ve düşünemeyen bir kitlenin oluştuğunu belirten Kaya, bu kadar kötü bir şekilde şartlandırılmış kitlenin bilgilendirilmesi, hakikatlerin aydınlatılmasının kolay olmayacağı aktardı.
"Kendileri dışındakilere hayat hakkı tanımıyorlar"
Sistematik bir şekilde yanıltıcı haberlerin yapıldığına dikkat çeken Kaya, "Bu çevreler geçmişte farklı çevreleri bu tür baskılar altına almaya çalıştılar. Hâlâ hakim oldukları bölgelerde kimseye göz açtırmamak, kimseye söz söyletmemek gibi bir anlayışa sahipler. Bu anlamda ellerine fırsat geçtiğinde kendilerinin hoşuna gitmeyen ideolojik kimlikleri hayat hakkı tanımayan bir anlayışa sahipler. Bu anlamda baskı ve sindirme politikalarını devam ettirebilirler. Biz elbette buna direneceğiz. Direnmek derken de özellikle şunu vurgulayacağız: Bu politikalarını yanlış olduğunu ve bunu karşısında susmayacağımızı, bu tür baskılar karşısında geri adım atmayacağımızı, gerçeklerin gizlenmesi çabasına ortak olmayacağımızı ısrarla ortaya koyacağız. Eğer bizim, yaptıkları karşısında susmayı bekliyorlarsa bunu kabul etmeyiz. Bu konuda rabbimizin de yardımıyla geri adım atmama noktasında kararlıyız" şeklinde konuştu.
"Mazlum- Der`den İslami bir tavır beklerdik"
Kaya, Mazlum-Der çevresinin saldırı sonrası tavırları hakkında ise şöyle konuştu: "Genel hatlarda Mazlum Der`deki kardeşlerimiz bu konuda bize destek verdiler. Yapılan eylemleri kınadıklarını ortaya koydular. Fakat burada sadece bizimle alakalı dayanışma mesajı ya da bizim maruz kaldığımız saldırılar konusundaki kınama mesajı şundan ibaret kalmamalı. Düşünce özgürlüğüne dönük bir şiddet saldırısı kabul edilemez gibi bir insan hakları söyleminin dışına çıkmalı diye düşünüyorum. Bizler Müslüman`ız, Müslümanları hukukunu savunduğumuz için saldırıya uğruyoruz. Dolayısı ile Müslüman olduğunu bildiğimiz kardeşlerimizin en temelde İslami sorumluluk gereği bu konuya tavır koymasını bekleriz. Sadece bir insan hakları ilkesi, sadece liberal bir şiddet karşıtlığı tezinde yola çıkarak değil. Yakup Aslan`ın kendisine ANF`de atfedilen bilgi ile kendisinin söylediği sözleri yargılamak istemeyiz. Çünkü bu kaynak güvenilir bir kaynak değildir. Sürekli çarpıtma yapan bir kaynaktır. Fakat burada çıkan haberin bizzat Yakup Aslan tarafından da bir şekilde reddedilmesi ya da en azından doğru olan neyse onun yerine konulması gerektiğini ve bunu da beklediğimizi ifade etmek istiyorum."
Mustazaflara teşekkür…
Başta Mustazaflar camiası olmak üzere İslami hassasiyet sahibi kuruluşların saldırılar karşısında ortaya koydukları tavırlarından dolayı teşekkür eden Kaya, "Hiç kimse bize destek vermek zorunda değil; ama biz inanıyoruz ki Müslümanlar birbirlerine sahip çıkmak durumundalar. Bizimle dayanışma içerisinde olan bize bu konuda destek veren kardeşlerimize de ortaya koydukları tavırdan dolayı Allah razı olsun diyoruz. Bu konu ile ilgili pek çok kuruluşun somut anlamda dayanışma mesajı, düzenlediğimiz eylemlere katılım oldu. Mustazaflar cemiyeti başta olmak üzere pek çok kuruluş açık destek sundu. Bu konuda diğer Müslümanların da sadece insan hakları ya da şiddet karşıtlığı temelinde değil Müslüman sorumluluğu çerçevesinde bu konuda Müslümanlarla ilişkilerini düzenlemesi ve dayanışmayı bu zemine oturtması daha doğru olacağına inanıyorum" diye konuştu. (Fırat Arslan/Murat Dalgın-İLKHA)
Özgür-Der yetkilileri, daha sonra yaptığı açıklamalarda bu saldırıların nedenini, PKK medyasının, "Rojawa`da katliam var" haberlerinin yalan olduğunu ortaya çıkardıkları için yapıldığını dile getirmişlerdi.
Şubelerine yapılan saldırılar ve saldırı sonrası gelişmeleri değerlendiren Özgür Der Genel Başkanı Rıdvan Kaya, PKK medyasının Suriye Kürdistan`ı (Rojawa) üzerinden sistematik bir dezenformasyon yaptığını söyledi.
Yapılan bu yanıltıcı haberleri ortaya çıkardıkları için Yalova`dan İstanbul`a Tatvan`dan Siverek`e bütün şubelerindeki yetkililere tehdit, küfür ve hakaretlerin yöneltildiğini ifade etti.
"Dezenformasyon çabalarını deşifre ettik"
Kaya, "16 Temmuz`dan itibaren Suriye`nin kuzeyinde, Suriye Kürdistan`ında yaşanan gelişmeler Türkiye`de de yoğun bir gündem olmaya başladı. Özellikle Kürt milliyetçi çevreleri, PKK`ye yakınlığı ile bilinen ve PKK yanlısı çevrelerin, burada ön planda olduğunun görüyoruz. Suriye yaşanan gelişmeler üzerinden yoğun bir şeklide hem kendi kamuoylarını yönlendirme ve bir anlamda Suriye Kürdistan`ı ile dayanışma adı altında kendi çevrelerinde ciddi anlamda bir hareketlilik ortaya koymaya çalıştılar. Bu süreci nasıl yaptıkların baktığımızda şunu gördük: Yoğun bir şekilde ispatlanamamış, daha doğrusu sahte olduğu ispatlanmış görüntüler, bir takım farklı eylemlerden, farklı videoların, farklı katliam görüntülerini bu süreçte Rojawa katliamının verileri olarak ortaya sunuldu. Çok yoğun bir şekilde iddialar ortaya atıldı; fakat ispatlanamadığı gibi birçoğunun başka olaylara ait olduğu ortaya çıkartıldı. Biz de bu dezenformasyon çabalarını bir anlamda deşifre etmeye dönük çabalara içerisinde yer aldığımız için ve burada özelikle Suriye`deki İslami direnişi mahkum etmeye dönük örgütlü bu çevrelerin bir kampanya yürüttüğünü, ortaya koyduğumuz için saldırıların hedefi olduk" dedi.
"Bir şeyin olmadığının değil; olduğunun ispatı istenir"
Müslümanlara yönelik yapılan bu tür iftira ve hakaretleri sineye çekmelerinin mümkün olmadığını aktaran Kaya, "Mantık ilkesi şunu gerektirir: bir şeyin olmadığının ispatı istenmez; bir şeyin olduğunun ispatı istenir. Müslümanlardan bir şeyin olmadığının ispatlanması isteniyor. Katliamın olmadığını biz ispatlayamayız. Ama siz katliam iddiasında bulunanlar, varsa elinizde deliller, katliam olduğunu ortaya koyarsınız. Fakat bugüne kadar ortaya konan bütün delillere baktığımızda tamamının kurgu olduğunu, tamamının sahte olduğunu görüyoruz. Burada bu yalanı söyleyen insanlar, doğal olarak pozisyonlarını da tahkim etmek içinde bölgeye yönelik araştırmaları da engelliyorlar. Katliamın araştırılmasına yönelik Barzani`nin bu tür çağrıları oldu. Barzani`ye yakın medya unsurlarının çabaları oldu. PYD, bölgenin kendi kontrolünde olduğunu iddia ediyor. Eğer bu bölge sizin kontrolünüzde ise o zaman açın bu bölgeyi tarafsız gözlemcilere, burada yaşanan gelişmeleri insanlar görsünler ve buna ilişkin bir tavır alsınlar. Fakat yaklaşık 1 aydır bu katliam iddialarının ortaya atılmasına rağmen bununla alakalı ortaya konulmuş somut hiçbir delil yok. Eğer bu bölgede masum insanlara, etnik kimliklerinden ya da dini kimliklerinden dolayı saldırı söz konusu olursa bunu öncelikle biz lanetleriz" ifadelerini kullandı.
PKK medyasının yanıltıcı haberleri karşısında, ideolojik saplantılar nedeniyle adeta sorgulamayan ve düşünemeyen bir kitlenin oluştuğunu belirten Kaya, bu kadar kötü bir şekilde şartlandırılmış kitlenin bilgilendirilmesi, hakikatlerin aydınlatılmasının kolay olmayacağı aktardı.
"Kendileri dışındakilere hayat hakkı tanımıyorlar"
Sistematik bir şekilde yanıltıcı haberlerin yapıldığına dikkat çeken Kaya, "Bu çevreler geçmişte farklı çevreleri bu tür baskılar altına almaya çalıştılar. Hâlâ hakim oldukları bölgelerde kimseye göz açtırmamak, kimseye söz söyletmemek gibi bir anlayışa sahipler. Bu anlamda ellerine fırsat geçtiğinde kendilerinin hoşuna gitmeyen ideolojik kimlikleri hayat hakkı tanımayan bir anlayışa sahipler. Bu anlamda baskı ve sindirme politikalarını devam ettirebilirler. Biz elbette buna direneceğiz. Direnmek derken de özellikle şunu vurgulayacağız: Bu politikalarını yanlış olduğunu ve bunu karşısında susmayacağımızı, bu tür baskılar karşısında geri adım atmayacağımızı, gerçeklerin gizlenmesi çabasına ortak olmayacağımızı ısrarla ortaya koyacağız. Eğer bizim, yaptıkları karşısında susmayı bekliyorlarsa bunu kabul etmeyiz. Bu konuda rabbimizin de yardımıyla geri adım atmama noktasında kararlıyız" şeklinde konuştu.
"Mazlum- Der`den İslami bir tavır beklerdik"
Kaya, Mazlum-Der çevresinin saldırı sonrası tavırları hakkında ise şöyle konuştu: "Genel hatlarda Mazlum Der`deki kardeşlerimiz bu konuda bize destek verdiler. Yapılan eylemleri kınadıklarını ortaya koydular. Fakat burada sadece bizimle alakalı dayanışma mesajı ya da bizim maruz kaldığımız saldırılar konusundaki kınama mesajı şundan ibaret kalmamalı. Düşünce özgürlüğüne dönük bir şiddet saldırısı kabul edilemez gibi bir insan hakları söyleminin dışına çıkmalı diye düşünüyorum. Bizler Müslüman`ız, Müslümanları hukukunu savunduğumuz için saldırıya uğruyoruz. Dolayısı ile Müslüman olduğunu bildiğimiz kardeşlerimizin en temelde İslami sorumluluk gereği bu konuya tavır koymasını bekleriz. Sadece bir insan hakları ilkesi, sadece liberal bir şiddet karşıtlığı tezinde yola çıkarak değil. Yakup Aslan`ın kendisine ANF`de atfedilen bilgi ile kendisinin söylediği sözleri yargılamak istemeyiz. Çünkü bu kaynak güvenilir bir kaynak değildir. Sürekli çarpıtma yapan bir kaynaktır. Fakat burada çıkan haberin bizzat Yakup Aslan tarafından da bir şekilde reddedilmesi ya da en azından doğru olan neyse onun yerine konulması gerektiğini ve bunu da beklediğimizi ifade etmek istiyorum."
Mustazaflara teşekkür…
Başta Mustazaflar camiası olmak üzere İslami hassasiyet sahibi kuruluşların saldırılar karşısında ortaya koydukları tavırlarından dolayı teşekkür eden Kaya, "Hiç kimse bize destek vermek zorunda değil; ama biz inanıyoruz ki Müslümanlar birbirlerine sahip çıkmak durumundalar. Bizimle dayanışma içerisinde olan bize bu konuda destek veren kardeşlerimize de ortaya koydukları tavırdan dolayı Allah razı olsun diyoruz. Bu konu ile ilgili pek çok kuruluşun somut anlamda dayanışma mesajı, düzenlediğimiz eylemlere katılım oldu. Mustazaflar cemiyeti başta olmak üzere pek çok kuruluş açık destek sundu. Bu konuda diğer Müslümanların da sadece insan hakları ya da şiddet karşıtlığı temelinde değil Müslüman sorumluluğu çerçevesinde bu konuda Müslümanlarla ilişkilerini düzenlemesi ve dayanışmayı bu zemine oturtması daha doğru olacağına inanıyorum" diye konuştu. (Fırat Arslan/Murat Dalgın-İLKHA)