5 Temmuz 2009 yılında Komünist Çin hükümetinin Uygur Müslümanlara karşı uyguladığı katliamlardan sadece birisi olan Urumçi Katliamı nedeniyle Ankara’da basın toplantısı yapıldı.
Basın toplantısı Uygur Araştırma Enstitüsü Başkanı Doç. Dr. Erkin Ekrem tarafından yapılan açılış konuşması ile başladı.
Açılış konuşmasında Uygur Müslümanlarının yaşadığı sıkıntıları dile getiren Erkin Ekrem, Doğu Türkistan meselesinin sadece Uygurların olmadığını büyün İslam ülkelerinin meselesi olduğunu belirtti.
Akademi Vakfı ve Doğu Türkistan Araştırmaları Vakfı adına basın açıklamasını vakıf temsilcisi Erkin Emet okudu.
Emet, "Doğu Türkistanlılara, Çin Hükümeti ve Çin Komünist Partisi tarafından sistematik bir şekilde soykırım politikası uygulanmaktadır, bugün de toplama kampları aracılığıyla Uygur Türkleri başta olmak üzere Doğu Türkistan’daki Türk soylulara Soykırım yapılmaktadır. Çin yönetimi, bundan 14 yıl önce, 5 Temmuz 2009’da Doğu Türkistan’ın başkenti Urumçi şehrinde gerçekleştirdiği katliamda çok sayıda Uygur Türkünü katletmiş ve hapse atmıştır. Çin 2000’lı yılların başlarından itibaren Uygur gençleri asimilasyon amacıyla Çin’in iç bölgelerine götürüp, fabrikalarda çalıştırmaya başlamıştı. 5 Temmuz 2009’da Uygur öğrenciler, 26 Haziran 2009’da Çin’in Şaoguan şehrindeki bir oyuncak fabrikasında çıkan olaylarda 3 Uygur gencin öldürülmesine karşılık olarak Halk meydanında 80 civarında öğrenci sessiz oturma protestosu düzenlemek istediler. Bu protestoya katılan öğrencilere yönelik polis orantısız güç kullanarak karşılık verdi. Böylece Çin yönetimi barışçıl protestoyu Doğu Türkistanlılar ile Çinlilerden oluşan iki grup arasındaki çatışmaya dönüştürdü. Ardından yürüyüşe katılan yüzlerce Doğu Türkistanlı gençlere Çin güvenlik güçleri gerçek mermi kullandı. Barışçıl yürüyüş böylece kaosa ve adeta bir soykırıma dönüştü." şeklinde belirtti.
"Uygurların yoğun olarak yaşadığı mahallelerde elektrik kesintisi yaparak çok sayıda Uygur Türkü infaz edildi"
Akademi Vakfı ve Doğu Türkistan Araştırmaları Vakfı Temsilcisi Erkin Emet
Olayların soykırıma dönüşmesi sürecinde Çinli kolluk kuvvetleri olay günü ve ertesi Urumçi’de insan avına çıktığını belirten Emet, "Uygurların yoğun olarak yaşadığı mahallelerde elektrik kesintisi yaparak çok sayıda Uygur Türkü infaz edildi veya kayıplara karıştı. Maalesef Çin Hükümeti 5 Temmuz Urumçi Katliamında çoğu Çinli olmak üzere 197 kişinin hayatının ayrıldığı yalanını dünyaya ilan etmiştir. Bu gençler neden Çin’in iç bölgesindeydi? Çin 1990’lı yılların sonundan itibaren Uygurlara yönelik uygulamaya konduğu asimilasyonu hızlandırmak amacıyla çok sayıda Uygur genci okutmak ve iş bulmak vadiyle Çin’in iç bölgelerine götürmüştür. Bunların içinde bir Uygur genci Çin’in Şau Guan Şehrindeki oyuncak fabrikasında çalıştırılmakta olup, Çinliler tarafından sürekli etnik ayrımcılığa ve tacize uğruyorlardı. Bu haksızlıklar sonucunda 26 Haziran günü Uygur gençler Çinliler tarafından dövülmüş, 3 Uygur genç öldürülmüştü." ifadelerini kullandı.
"Çinli devlet memurlarının Türk ailelerinin evlerinde kalmaları yasa gereği olarak uygulanmaktadır"
Geçen 14 yıl içinde ortaya çıkan bilgilere göre 5 Temmuz 2009 tarihinde Urumçi’de katledilen, tutuklanan, faili meçhullerin sayısı oldukça fazla olduğunu söyleyen Emet, "Bilindiği gibi Çin, 01 Nisan 2017’de çıkardığı ‘Aşırılık ve Terörle Savaş’ yasası ile İslam dinini, Meşrebi terör suçu kapsamına almıştır. Çin, Doğu Türkistan’da kurduğu binden fazla Çin tipi toplama kamplarında en az 7 milyon Müslüman Uygur Kazak ve diğer Türk Toplulukları ağır yaşam şartları altında, ölüme terkedilmiştir. Türk İslam’ın en çok değer ve önem verdiği Türk ailelerin anne ve babaları toplama kamplarına çocukları ise Çocuk Toplama Kamplarında birer Çinliye dönüştürülmek istenmektedir. Kardeş ve ikiz aile Uygulaması adı altında etnik Çinli devlet memurlarının Türk ailelerinin evlerinde kalmaları yasa gereği olarak uygulanmaktadır. Türklerin ırklarının ve soylarının kesilmesi için doğum yaşındaki kadınlar zorla kürtaja tabi tutulmakta ve kabul etmeyenler Toplama Kamplarına atılarak cezalandırılmaktadır. Uygur, Kazak başta tüm Türk topluluklara nüfuslarının azaltılarak yok edilmesi için bu insanlık dışı tedbirler ve cezalar uygulanırken, ülkeye her gün on binlerce Çinli göçmen yerleştirilmektedir." dedi.
Son olarak Emet, "Çin yönetiminin Doğu Türkistan’daki Türk soylulara yönelik bütün bu insan hakları ihlallerinin İnsanlığa Karşı işlenmiş bir suç ve Bir Soykırım suçu olduğu Amerika, Kanada, Hollanda, İngiltere, Belçika, Fransa, Litvanya, İrlanda ve Çek Cumhuriyeti olmak üzere 9 batılı ülke ile geçtiğimiz 2021 yılında Londra’da açılan Bağımsız Uygur Mahkemesinin kararı ile belgelenmiş ve kabul edilmiştir. BM’nin yayınladığı 43 ülkenin imza attığı Doğu Türkistan’daki Soykırımı durdurma ile ilgili ortak bildiriye Türkiye, Arnavutluk ve Bosna-Hersek dışındaki İslam ülkelerinin imza atmamış olması, Doğu Türkistanlı Müslümanları üzmüştür. Değerli Milletvekillerim, basın mensupları ve misafirler. Türk-İslam dünyasının kanayan yarası olan Doğu Türkistan’daki Çin’in bu soykırımı ve insanlık dramı karşısında Türk İslam dünyasının kayıtsız ve duyarsız kalması yaralı yüreklerimizi daha bir kanatmakta ve bizlere derin ıstıraplar yaşatmaktadır. Ancak, biz bütün bunlara rağmen, asla ümitsiz değiliz ve Allah’ın inayeti ile Çin’in bu insanlık dışı baskı ve zulümlerinin sona erdirilmesi için Türk İslam dünyasında, dünyanın her köşesinde ve uluslararası düzeyde yılmadan usanmadan ve sadece ve sadece Allah’ın lütfuna güvenerek sürdürmeye kararlıyız." şeklinde konuştu. (İLKHA)