Mehmet Özcan / Analiz

Mısır’da firavun torunu Sisi’ye bağlı cunta yönetim, Çarşamba günü ülkede son yılların en büyük vahşetini yaşattı. Şehidlerin edineceği mükâfata seviniyoruz ama yine de yapılan vahşet için içimiz kan ağlıyor.

Yapılan bu katliamı kısa ve öz bir şekilde analiz etmemiz gerekirse katliamcı firavunun çizgisi net! Batı ve siyonistlerin, firavunlara destek vermede çizgileri net! Dünya, canlı yayınlanan katliama sessiz…

Ya İslam dünyasının tavır belirlemede, harekete geçmede çizgileri neden net değil? Yapılan bu vahşet ve akıtılan bu kanlar, İslam ümmetinin vahdetine ve birlikte hareket etmesine yeterli gelmiyor mu?

Müslüman liderlerin, sadece yönettikleri ülkelerinin istikrarlı bir hale gelmesi midir hedefleri?

Başka bir amaç-hedefleri yok mu? Mesela İslam ümmetinin birliği için ne yapılabilir hiç mi düşünmüyorlar?

Firavunlara, haçlı siyonist saldırılara, katliamlara karşılık atacak bir adımları yok mu? Cesaret kaynağı imanlarında mı bir problem var?

Ya da bilmediğimiz, yapılan katliamlardan daha öncelikli atılması gereken adımların atılması gerekiyordu da katledilen insanlardan değerli bu stratejileri biz mi bilmiyoruz?

Ya İslami camia, cemaat ve hareketler... Daha ne zamana kadar ‘Birlik’te hareket edecek bir vahdeti sağlamayı düşlüyorlar?
Yapılan vahşete en sert tepkiyi Türkiye halkı verdi. Hükümetin de tavrı iyi, hele Başbakan Erdoğan’ın yerinde ve isabetli açıklaması olması gerekeni anlatıyordu. Ancak yine de verilen bu tepkiler, cani cuntaya ve barbar batıya karşı yeterli gelmiyor.

Yol belli, amaç belli. Gelinecek ortak nokta: Kur’an ve Sünnet çizgisi. Daha ötesi var mı? Yok! Ancak bu çözüm paralelinde barış ve huzur dünyaya hâkim olur.

İslam dünyasının mazlum ve mustaz’afları şunu iyi bilmeli ki tüm dünyada hâkim konumda olan Batı ve icra ettiği küfür sistemi miadını doldurmak üzere. Yaptığı işgaller sonrası ekonomik ve askeri çöküşe geçen Batı, İslam dünyasındaki yerli aşağılık işbirlikçileri eliyle zulümler, katliamlar yapıyor. Ama Batı ve uşakları unutmamalı ki artık korkuyla sindirilebilecek halklar yok.

Mısırlı Müslüman halklar bunun en iyi örneği. Ölüme meydan okuyan Müslüman halklar, talepleri karşılanmadan hayatlarını kaybedeceklerini bile bile meydanları terk etmiyorlar.

İşte imanın geldiği doruk nokta budur ki inşallah bu onurlu direniş, zaferi beraberinde getirecektir. Mısır’da zafer yakındır ve İslam dünyasına ilham kaynağı olan bu yolun geri dönüşü yok! Mısır’ın ardından tüm zincirler kırılacak.

İslam dünyası Müslüman halklarının yapacağı tek şey, başlarındaki Batı işbirlikçisi lider bozuntularını alaşağı etmek ve hakkaniyet çerçevesinde adaletle hareket eden liderlerine sahip çıkmak olacak.

Sonrası malum, şehidlerin kanlarıyla bereketlenen İslam topraklarının İslam’la yoğrulan halkları, içlerinden adil yöneticilerini seçecek. Ve inşallah dünyada özgürlük ve adaleti sağlayacak. Bu Müslüman liderler eliyle dünyada barış ve huzur hâkim olacak Allah’ın izniyle.