Şükrü Gündüz / Doğruhaber
Ağustos ayının ilk haftasında sonuçlanan Ergenekon Davası’nda daha önce isimleri faili meçhul cinayetler ve sorgusuz infazlarla sık sık gündeme gelen Levent Ersöz, Cemal Temizöz, Veli Küçük ve Arif Doğan ceza alanlar arasındaydılar.
Ağustos ayının ilk haftasında sonuçlanan Ergenekon Davası’nda daha önce isimleri faili meçhul cinayetler ve sorgusuz infazlarla sık sık gündeme gelen Levent Ersöz, Cemal Temizöz, Veli Küçük ve Arif Doğan ceza alanlar arasındaydılar.
Ancak bu isimlerden hiçbirisi, haklarında ortaya çıkan fail-i meçhul cinayetlerden ve sorgusuz infazlardan dolayı ceza almadı.
Sadece Hükümete yönelik darbe teşebbüsünden dolayı cezalandırıldılar. O dönem bölgede mağdur olanlar, Ergenekon ve JİTEM’in faaliyet alanı olan Fırat’ın doğusunda yapılan katliamlar, adam kaçırmalar, köy yakmalar ve sorgusuz infazlar ile ilgili adım atılmasını bekliyor.
KADIN VE ÇOCUKLARI GÖZLERİNİ KIRPMADAN KATLETTİLER
Bu kirli yapıların Fırat’ın doğusunda devletin gücünü kullanarak yaptığı katliamların ve zulümlerin hesabı sorulmadıkça Hükümetin samimiyet testinden geçemeyeceğini belirten Avukat Şaban Dalgın, “Hükümetin sadece kendisine karşı yapılan girişimlere değil, siyasi yapılara karşı girişilmiş olan fail-i meçhulleri ve cinayetleri de ortaya çıkarmadıkça darbe tehlikesi devam ediyor demektir.
Kadın ve çocukları gözünü kırpmadan katledenler dışarda olduğu müddetçe ve bu yapı çözülüp bir daha geri gelmeyecek şekilde yok edilmedikçe toplum açısından tehlike devam etmektedir” dedi.
HÜKÜMET, KATİLLERİ ORTAYA ÇIKARSIN
Derin yapıların siyasi bir fikri olan ve fikri Kemalizm’le uyuşmayanları işkencelerden geçirerek katlettiğini belirten Dalgın, “Bu işkenceleri ve katliamları yapanlar sadece Ergenekon’dan yargılananlar değildir. 2001 yılından önce karakollara düşen ve gözaltına giren herkese işkence yapılmıştır.
Vahşi işkencelerde öldürülen insanların dosyaları hemen kapatılmıştır.
Bu dosyaların tekrar açılması bu katliamları yapan derin yapının bir an önce ortaya çıkarılması gerekiyor. Bu, toplumsal barış için de çok önemlidir. Hükümet, Kürtlere yönelik yapılan işkenceyi ve öldürmeleri ortaya çıkarmadıkça samimi olduğunu ispatlamış olamaz. Hükümet, ancak böyle yaparsa samimiyet testinden geçebilir” şeklinde konuştu.
FIRAT’IN DOĞUSUNDAKİ ERGENEKON ORTAYA ÇIKARILMALIDIR
Fırat’ın doğusundaki Ergenekon’un ortaya çıkarılarak hesap vermelerinin sağlanması gerektiğini ifade eden Avukat Şaban Dalgın, “Türkiye, bölgedeki kirli ve derin yapının insanları yok etmesi, bu rejimin emellerine uygun bir şekilde yapılandırılması ile ilgili yaptığı kirli faaliyetler ve devletin içindeki o katil çeteler ortaya çıkarılmadıkça iflah olmaz.
Fırat’ın ötesindeki Ergenekon-JİTEM’in fail-i meçhul cinayetlerinin faillerini ortaya çıkarmadıkça bunların her an bir darbe yapma olasılığı var.
Hükümetin sadece kendisine karşı yapılan girişimlere değil, siyasi yapılara karşı girişilmiş olan fail-i meçhulleri ve cinayetleri de ortaya çıkarmadıkça darbe tehlikesi devam ediyor demektir. Kadın ve çocukları gözünü kırpmadan katledenler dışarda olduğu müddetçe ve bu yapı çözülüp bir daha geri gelmeyecek şekilde yok edilmedikçe, toplum açısından tehlike devam etmektedir” diye konuştu.
KATLİAMLAR
Fırat’ın doğusunda kirli yapıların iftiralarıyla mağdur olan, hayatını kaybeden binlerce insan var. Daha önce gazetemizde bu mağduriyet, katliam ve kirli faaliyetler ile ilgili birçok habere yer verdik. Muş’un Altınova beldesinde 1993 yılında 10 kişilik bir aile evlerinde askerler tarafından yakıldı. 1993’te Van’ın Bahçesaray (Müküs) İlçesi Sündüs (Miran) Yaylası’nda 24 kişi vahşi bir şekilde katledildi.
Yine 1990’lı yıllar… Yine Güneydoğu… Üstelik Diyarbakır ilinin hemen yanı başında bulunan Xatuni (Sağ Kulak) Köyü’nde dönemin karanlık faaliyetleri dehşet verici boyutlarda icra edildi. 1996 yılının Ramazan ayında köye gelen asker ve korucular gündüz vakti 3 kişiyi kurşuna dizdiler. Bu katliamla yetinmeyip 7 kişiyi de aynı köylüleri öldürmek suçlamasıyla tutuklayarak cezaevine yolladılar.
Yine 1996 yılında Aşıka (Güleçoba) Köyü’nün korucuları, Jandarma karakolunun bilgisi dâhilinde çobanlara karşı pusu kurup hayvanlarını otlatanlardan dört kişiyi katlettiler. Bu olaydan bir kişi de yaralı olarak kurtuldu. Çobanlara karşı pusu kurma olayında meseleyi PKK militanlarını öldürme şekline dönüştürerek olayı kapattılar. Bu örnekler Fırat’ın doğusunda yapılan katliamlardan sadece birkaç tanesi.
DARBE PLANLARI FIRAT’IN DOĞUSUNDA UYGULANDI
Hükümete karşı darbe girişiminin anlatıldığı darbe planları Fırat’ın doğusunda açıkça uygulandı. İrticayla Mücadele Eylem Planında yer alan Gülen Cemaatinin evlerine silah bırakma planı 2001 yılında Levent Ersöz tarafından İdil’de uygulandı. Evlerine silah bırakılan 13 kişi, tutuklanarak cezaevine konuldu. Bazıları ceza alırken bazıları beraat etti.
Bu evlere silah bırakma olayı ise basına ‘Hizbullah’ın silahları yakalandı’ şeklinde servis edildi. Böylece özellikle bölgede yaptığı İslami tebliğ faaliyetleri ile halkın büyük teveccühünü kazanan Hizbullah Cemaati, halkın gözünde kötü gösterilmeye çalışıldı.
İFTİRALAR
Levent Ersöz 2000li yıllarda görev yaptığı Şırnak’ın İdil ilçesinde insanların evlerine silah bırakarak onları tutuklattı. 2011 yılında yaklaşık bir yıl boyunca cezaevlerinde tutulan İdil’in Kurtuluş (Xırabèrıpın) Köyü’nden 13 kişi Diyarbakır 3 No’lu Devlet Güvenlik Mahkemesi’nde yargılandı ve en sonunda Tuğgeneral Levent Ersöz’ün silahların kendilerine ait olduğunu itiraf edip mahkemeden istemesi üzerine tutuklanan kişilerin birçoğu Hizbullah davasından beraat etti.
KOMPLOCULAR CEZA ALDI AMA MAĞDURİYETLER DEVAM EDİYOR
O dönemde bu davadan yargılanan Bilal Aşkın’ın Yargıtay’a giden dosyası aleyhinde bozularak mahkemeye geri gönderildi. Aşkın, “Buradaki mahkeme hakkımda beraat kararı verdi. Yargıtay bunu bozdu. Bana ceza verilmesini istiyor. Bunun cezalandırılması gerekiyor demiş. Bize komplo kurdular. Bize komplo kuranlar yargılanıp ceza aldı ama onların hazırladığı komplolardan dolayı bizi halen cezalandırmak istiyorlar.” dedi.
CEZAEVİNDE İNFAZ EDİP, İNTİHAR SÜSÜ VERDİLER
Kurdukları komplolarla masum kişileri cezaevine attıran kirli yapılar, cezaevine attırdıkları kişileri tekrar hukuksuz bir şekilde cezaevinden gözaltına alarak işkenceler yapıyordu.
1999 yılında 48 gün boyunca yasadışı bir şekilde gözaltında tutularak çeşitli işkencelere maruz bırakılan iki çocuk babası Cemal Uçar katledildi. Cezaevinde yapılan bu infaz, intihar diye kayıtlara geçirildi. Dua Yayıncılık’tan çıkan “Cemalim” adlı kitap, bu olayı detaylı bir şekilde anlatıyor.
Kamuoyu, şimdi Ergenekon diye bilinen ve bir dönem Fırat’ın doğusunda devlet adına cinayetler işleyen, katliamlar ve işkenceler yapan kirli yapılardan hesap sorulmasını istiyor.