Mehmet Özcan -  Mücahid Temel /Doğruhaber

Mısır’da Batı-siyonist şer destekli firavunun son torunu Sisi cuntası, yaptığı katliamla ülkede vahşet yaşattı. Başkent Kahire’nin Nahda, Rabia’tul Adeviyye meydanları ve ülkenin diğer şehirlerinde halkın darbe karşıtı gösterilere yönelik müdahalesinde 4000’i aşkın kişiyi şehid etti, 10 bin civarında kişi de yaralandı.
 
Şehid edilenler arasında 30 civarında Ezher âliminin yanı sıra çok sayıda çocuk ve kadın da bulunuyor.

Cunta yönetimine bağlı güçler Nahda ve Rabia’tul Adeviyye’ye giden tüm yolları kapatarak meydanda bulunan halkın içine gaz attı, sonra gerçek mermilerle rastgele ateş açtı. Sabaha karşı başlayan katliam gün içinde devam ederek geceye kadar sürdü. Çevre binalara yerleşen cuntaya bağlı keskin nişancılar da meydandan ayrılmayanları tek tek katletti.
 
Katliam yapılırken meydandan yapılan canlı yayınlar kesildi, Jammer’lar vasıtasıyla insanların iletişim kanallarını kullanmaları engellendi. Cuntaya bağlı askerler Nahda Meydanı’ndaki çadırları içinde insanlar olduğu halde yaktı, meydanlardaki sahra hastanelerindeki yaralılar tek tek katledildi.

Ancak işlenen insanlık suçu ve yaşatılan bu vahşet karşısında her şeye rağmen ülkenin birçok şehrinde milyonlarca insanın ölüme rağmen yollara dökülmesi, meydanları doldurması; üstad şehid Seyyid Kutub’un ‘Ya dünyayı kurtaracak bir zafer, Ya da Allah’a sunulacak şehadet! nidasını hatırlattı.

Müdahalenin ardından Müslüman Kardeşler’in (İhvan) önde gelen yüzlerce üyesinin tutuklandığı belirtildi. Ayrıca cunta yönetimince ülkede 1 ay boyunca olağanüstü hal ilan edildi.

Tüm bu olanlar karşısında cunta yönetiminde Cumhurbaşkanı Yardımcısı görevine getirilen Muhammed Baraday görevinden istifa etmek zorunda kaldı. Baradey’in istifasına paralel olarak cunta yönetimi ve yönetime bağlı birimlerde de çatlaklar meydana geldiği bildirildi.

LİDERLERİNİN ÇOCUKLARI DA KATLEDİLDİ
Mısır’da, cuntacı ordunun yaptığı katliamda İhvan liderlerinin çocukları da katledildi. İhvan liderlerinden Hayrat Şatır’ın damadı ve kızı ile yine İhvan liderlerinden Muhammed Bıltaci’nin 17 yaşındaki kızı Esma ve Cumhurbaşkanı Mursi’nin Basın Danışmanı Ahmed Abdulaziz’in kızı Habibe de Rabia’tul Adeviyye Meydanı’nda şehid edilenlerden.

VAHŞETİ GAZETEMİZE DEĞERLENDİRDİLER
Cuntanın vahşetini, Ezher âlimi oğlunu şehid veren bir babayla birlikte Mısır’dan üç önemli isimle konuştuk. Mısır’da cuntacı yönetimin katliamı sonucu 27 yaşındaki oğlu el Ezher âlimlerinden şeyh Muhanned’i şehid veren baba Ebu Mervan ile Cemaat-i İslamiyye’nin siyasi ayağı İmar ve Kalkınma Partisi Yüksek Konsey GİK üyesi İslam el Ğamri ve Menduh Ali Yusuf gazetemize açıklamalarda bulundular.
 
Ebu Mervan, İslam el Ğamri ve Menduh Ali Yusuf’un açıklamalarını olduğu gibi veriyoruz.

İslam el Ğamri:

DARBECİLERE SÜRPRİZLER YAŞATACAĞIZ
“Mısır bugün çirkin bir katliama şahid oldu. Bu katliamda binlerce tertemiz Mısır’lı genç şehid oldu. Binlerce kişi de yaralandı. Bu çirkin katliam; Mısırlı gençlerin özgürlüklerine, meşru yönetimlerine, kullandıkları oylarına, cumhurbaşkanı Muhammed Mursi’ye ve Anayasasına sahip çıkmak ve onu tekrar geri getirmek için verdikleri çalışmaların karşılığıdır.
 
Ancak Mısır’da bugün yapılan katliamın benzeri görülmemiştir. Siyonistler bile Sisi’nin ve darbecilerin yaptığı bu katliamın bir benzerini yapamadılar. Darbeciler bu şekilde Mısırlıların iradelerini kırmak istiyorlar.
 
Ancak Mısırlıların iradelerini kıramayacaklar. Allah’ın izniyle sebatla özgürlükleri için bu darbeci komutanları indireceklerdir.

Ülkelerin tutumuna gelince Türkiye gibi bazı ülkelerin halkıyla, yönetimiyle güzel ve şerefli bir tavır sergilediler. Türkiye’nin resmi tutumuna değer veriyor teşekkür ediyoruz. Ancak Batı ülkeleri titrek bir tavır sergiliyor, basit bazı açıklamalarla geçiştiriyorlar. Olayları bir katliam düzeyinde değerlendirmiyorlar. Tabi bu kabul edilebilecek bir tavır değildir.
 
Bu katliama bulaşanları savaş suçluları arasına koymaları gerekir. Çünkü bu katliam sivil halka karşı bir soykırım şeklinde yapıldı. Ve kimse bu katliamı görmedik diyemez. Bu minvalde insan halkları kuruluşlarını bu katliamı ve bu dökülen kanı görmelerini ve müdahil olmalarını istiyoruz.

Darbeciler bu katliamlarla halkı yıldırmak istiyorlar ancak bunu gerçekleştiremeyecek ve inşallah onlar, gelecek günlerde bazı sürprizlerle karşılacaklar. Darbeye karşı kurulan koalisyon, Mısır’da sivil isyan başlatmaya karar verdi. Allah’ın izniyle Mısır halkı, bu günden başlayıp darbeciler geri adım atınca ve meşru yönetim tekrar iade edilinceye kadar onların hareketlerini felce uğratacaklardır.

Şehid ve yaralı sayısına gelince darbe yönetimi yaptığı katliamı gizlemek ve şehid sayısını gizlemek için uğraş veriyorlar. Bazı cesetleri çalıyor, gizliyor ve yakıyorlar ta ki kimse şehidlerin gerçek sayısını bilmesin. Bu katliamda binlerce kişi şehid oldu.
 
Buna rağmen halkı yıldıramadılar ve Allah’ın izniyle darbecileri dehşete düşürecek bazı sürprizler yaşatılacaktır.

Siyonistlere gelince Mısır’da yapılan katliamın siyonistlerin bir eseri olduğunu görüyoruz. Biz, Mısır ordusunun siyonistleri koruyan bir ordu olmasını istemiyoruz.”

EZHER ÂLIMI OĞLUNU ŞEHID VERDI

Ebu Mervan:

Şehid olan oğlumun ismi şeyh Muhanned. Gerçekten kelimeler boğazımda düğümleniyor. Ancak Allah-u Teâlâ’nın bana verdiği bu nimet için hamd ediyorum. Allah-u Teâlâ kıyamet gününde bana şefaatçi olacak birisiyle bugün beni nimetlendirdi. Ben size biraz şehid oğlumdan bahsetmek istiyorum.
 
Şehid, Dar’ul Ulum’un şeriat bölümünden mezun olmuştu. Fıkhı, özellikle sünnet fıkhını çok iyi biliyordu. Kur’an-ı Kerim’i ezberlemişti. Yine üç kıraate icaze almıştı. Kur’an âlimiydi. Kur’an’ı çok seviyordu. Sesi çok güzeldi. İmam olarak namaz kıldırıyordu.
 
Ancak hiçbir şeyi Allah’ın ismini yüceltmek kadar değerli görmüyordu. Bizler hepimiz onun yolundayız ve yine hepimiz Allah-u Teâlâ’nın ismini ve hakkı yüceltmek için şehadeti temenni ediyoruz. Allah’ın şeriatının tatbiki için de şehadeti istiyoruz.

Mesele İhvan meselesi değildir. Selefi meselesi de değildir. Mesele, İslam meselesidir. Orada İhvan ya da başka gruplar savaşmıyor. Orada İslam savaşıyor. Laiklerin ve darbecilerin dini yoktur. Onlar bütün yönleriyle İslam’ı yok etmek istiyorlar.
 
Bunu dilleriyle itiraf ediyorlar. Savunma Bakanı yaptığı bir açıklamada diyor ki: “Kardeş Sisi diyor ki Mursi, İslami bir imparatorluk kurmak istiyor. Biz buna izin vermeyeceğiz.” Tabi bizim kardeşimiz değil, bizce kan emici Sisi bunu itiraf ediyor.

BU DARBE DAHA ÖNCE HAZIRLANMIŞ BİR SENARYOYDU
Bu darbe daha önce hazırlanmış bir senaryoydu ancak kendisine örtü arıyordu. Kalabalıkları da bahane ettiler. Bazı hainler ki bunların arasında bazıları sakallıydı. Onları kendi arkalarına alarak darbelerini yaptılar.
 
Darbeyi ‘kardeş’ dediklerimizle beraber yaptılar. Onların desteklerini görünce sırtımızdan vurulduğumuzu hissettik. Ezher şeyhi bizi sırtımızdan vurdu.
 
Tabi o halkın temsilcisi olamaz. Nur Partisi’ni de açıklamaya gerek yok, o zaten uzun zamandan beri devletin elinde bir oyuncak haline gelmiştir.

Allah’a ham olsun ben yılmayacağım, şehidleri peş peşe vermeye hazırım. Şehid’in büyük kardeşi de cumhuriyet muhafızlarının önündeki olaylarda sırtından yaralanmıştı. Olay sabah namazında gerçekleşmişti. Ben onu kendim taşıdım. Kendi elimden gelen müdahaleyi yaptım çünkü yeteri sayıda doktor yoktu. İyileşme dönemine girmişti ki bu sefer kardeşi şehid oldu.
Allah, onu şehidler arasında kabul etsin.

Menduh Ali Yusuf:

MISIR’DAKİ SAVAŞ İSLAM’A KARŞI YAPILIYOR

Bugün Mısır’da yaşananlar, beklenildiği halde çok üzücü ve acıklıdır. Mısır’daki durum İslam’a düşmanlık fikrini taşıyan darbeciler ile İslami hareketler ve Mısır’lı halk arasında yaşanıyor.
 
Biz hepimiz bu katliamı ve şiddeti bekliyorduk. Ve bu barbarca saldırı bugün gerçekleşti. Darbeciler Mısır halkını iki şey için öldürüyorlar. Bunlar, Mısır halkının özgürlüğü ve kullandıkları oylarını korumak için meydanlara inip sebat göstermeleri ile halkın eski yönetimin yaptığı işkenceler ile ihanetlere dönmek istememelerinden kaynaklanıyor. Mısır’daki savaş sadece İhvan-ı Müslimin’e yönelik değildir.
 
Bu savaş İslam’a karşı yapılıyor. İnşallah biz Mısır halkı ve tüm İslami cemaatler olarak bu duruma sabredeceğiz. Ve girdiğimiz yolu tamamlayacağız.
Ben daha önce bu zalimlerin cezaevlerinde 21 yıl kaldım. Cezaevinden çıktım, özgürlüğümü yaşamak istedim ancak bu özgürlük uzun sürmedi.
 
Bizi bir daha esarete, zillete döndürmek istiyorlar. İnşallah bu sefer devrimimiz İslami olacaktır.
Yine biz Amerika’nın darbecileri harekete geçirdiğini biliyoruz. İnsan hakları diye bir şey yok. Onlar sadece kendi çıkarları doğrultusunda insani haklar belirtiyorlar. Onlar Afganistan’da Müslüman kanı döküyorlar.
 
Çeçenistan’da, Sudan’da Somali’de, Suriye’de, Libya’da ve bütün İslami coğrafyalarda Müslüman kanı döküyorlar. Şimdi sıra Mısır’a geldi. Bugün yaptıklarıyla onları sevindirmeyeceğiz. Biz şehitlerimize Allah’tan rahmet diliyoruz.
 
Onlarla randevumuz cennettir. Bizimle sizin aranızda uzun bir zaman olmayacak ve size gelip zaferi müjdeleyeceğiz.
 
TÜRKİYE AYAKTA

İstanbul’da:
Peygamber Sevdalıları Platformu, İHH, Özgür Der, Anadolu Gençlik Derneği, İmkân Der ve daha birçok İslami STK,
Adana’da: Adana Peygamber Sevdalıları Platformu ile İnsani Hürriyetler ve İnanç Platformu
Gaziantep’te: Gaziantep Peygamber Sevdalıları Platformu, Hür Dava Partisi (HÜDA-PAR) ile Saadet Partisi (SP) İl Başkanlıkları,
Antalya’da: Mısır İle Dayanışma Platformu üyeleri,
Mardin Midyat’ta: 20’ye yakın Sivil Toplum Kuruluşu ile Midyat HÜDA PAR İlçe Teşkilatı,
Kızıltepe’de: 17 İslami STK
Mersin’de: Anadolu Gençlik Derneği ve Saadet Partisi,
Batman’da: Mustazaflar Cemiyeti, Batman Hak ve Özgürlükler Platformu, HÜDA PAR ve çok sayıda İslami STK, Batman Düşünce ve İnanç Özgürlüğü Platformu,
Bingöl’de: İslami STK’ların oluşturduğu ‘Mısırlı Müslümanlarla Dayanışma Platformu’
Bursa’da: Bursa İHH Şubesi,
Diyarbakır’da: 57 İslami STK tarafından oluşturulan ‘Mısırla Dayanışma İnisiyatifi’ ile
Ak Parti Diyarbakır İl Başkanlığı,
Van’da: Onlarca İslami STK,
Konya’da: İHH
Şanlıurfa’da: Mustazaflar Cemiyeti Şanlıurfa Şubesi, Anadolu Gençlik Derneği, Ruha Der, Mazlum Der, İHH, HÜDA PAR, Memur-Sen Şanlıurfa Şubesi ve çok sayıda İslami STK
Viranşehir’de: Cami-Der,
Ankara’da: Çok sayıda STK’nın oluşturduğu Mısır Halkıyla Dayanışma Platformu,
Sakarya’da: Başörtüsü Platformu ile Sakarya Dayanışma ve Kardeşlik Topluluğu (SADAKAT),
Manisa’da: Memur Sen Manisa İl Temsilciliği başta olmak üzere hemen hemen tüm Türkiye’de şehitler için gıyabi cenaze namazları kılınıp Mısır halkı ve tüm Müslümanlar için dualar edildi, darbeci katiller ile İslam ve insanlık düşmanları ise lanetlendi.
 
‘’BİR MUSA ÇIKAR VE ZULMÜN HESABINI SORAR’’

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Türkmenistan ziyareti öncesi Esenboğa Havalimanı’nda Mısır’daki katliam hakkında açıklama yaptı. Erdoğan, katliamı çok sert bir şekilde kınarken cuntacı orduya ve destek çıkan Batı ve işbirlikçilerine seslendi.

Başbakan Erdoğan yaptığı açıklamada, “Kendi oylarının akıbetini öğrenme mücadelesi içinde olan Mısır halkına karşı, askeri darbeyi yapanların çok açık bir katliam yaptıklarını dünya televizyonlarından izledik. Biz inandığımız doğruları söylemediğimiz sürece ayakta kalamayız. İnandığımız şeyleri söylemeye devam edeceğiz. Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır.
 
Şehadete inanmış olan bu insanlar, er veya geç Mısır’da bu demokratik haklarının neticesini de kazanacaklardır diye düşünüyorum. Batı bunu anlamak durumundadır. Eğer Batı demokrasi testinden geçmek istiyorsa bunu anlamak durumundadır.
 
Ama demokrasi testini kaybetme noktasında veya demokrasinin sorgulanması gibi bir sürece karar vermişse o ayrı bir konudur.
 
Nitekim bu konuda Batılı ülkeler eğer samimi davranmazlarsa, samimi adımlar atmazlarsa ben inanıyorum ki artık demokrasi dünyada sorgulanmaya başlanacaktır” diye konuştu.

Mısır’daki darbe yönetimine seslenen Başbakan Erdoğan; “Tarihte hiçbir zalim zulümle abad olmamıştır. Mısır’ın darbeci yöneticilerinin, bu dünyanın kudretli gibi görünen firavunlarına dahi kalmadığını bilmeleri gerekir ki onlar bunu çok iyi bilirler. Er ya da geç bir Musa çıkar ve zulmün hesabını sorar” diye konuştu.

İslam dünyası üzerinde devamlı olarak bir tezgâh çalıştırılıyor, tuzaklar çalıştırılıyor” diyen Başbakan Erdoğan, bu tuzakların Türkiye için de geçerli olduğunu ifade etti.

Başbakan Erdoğan şöyle konuştu: “Mısır’da sorun öyle bir noktaya gelmiştir ki bu katliamı işleyenler kadar artık bu katliama sessiz ve tepkisiz kalanlar da bu cinayetlerden sorumludur. Dünyanın gözü önünde binlerce masum insan ölürken, masum kadınlar ve masum çocuklar alçakça katledilirken, insanlar artık meydanlara kefenlerini giyip çıkarken bunu görmezden gelmek; duymadım, görmedim, bilmiyordum demek doğrudan doğruya bu cinayetlere ortaklık etmektir. Susan, sessiz kalan, tepkisiz kalan herkesin, her yönetimin, her uluslararası kuruluşun tıpkı darbeyi yapanlar gibi ellerine yüzlerine o masum çocukların kanı bulaşmıştır.

Haziran’dan bu yana başta Cumhurbaşkanı Mursi olmak üzere tutuklanan siyasiler serbest bırakılmalıdır. Başta Birleşmiş Milletler ve Arap Ligi olmak üzere uluslararası kuruluşlar ve ülkeler daha fazla kan akmadan, daha fazla can kaybı olmadan bugüne kadar cesaretlendirdikleri darbecileri en azından bundan sonra derhal kınamalı, katliamların durması için derhal harekete geçmelidir.”

Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin süratle toplanması gerektiğini belirten Başbakan Erdoğan, bu katliamları gerçekleştirenlerin şeffaf ve adil şekilde yargılanmaları gerektiğini söyledi.
 
İkiyüzlü ve sahtekâr Batı`yı tel’in ediyoruz
Darbeci alçakların Mısır halkına yaptıkları saldırıya Hür Dava Partisi sert tepki gösterdi. HÜDA PAR, “Çıkarları için kaos ve iç savaşı Müslümanların yönetimine tercih eden ve yapılan vahşeti kınamayıp sadece endişe ile izlediğini belirten ikiyüzlü ve sahtekar Batıyı tel’in ediyoruz” açıklaması yaptı

Mısır’da yaşanan katliam ile alakalı bir açıklama yapan HÜDA PAR Genel Merkezi; cunta yönetimini, ikiyüzlü batıyı ve işbirlikçi güçleri şiddetle lanetledi. “İnna Lillah ve İnna İleyhi Raciun - Allah’tan geldik ve tekrar O’na döneceğiz” ayetiyle başlayan HÜDA PAR açıklamasında, “Mısır Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi’yi emperyalist ve siyonist güçlerin çıkarları doğrultusunda gayr-ı meşru bir şekilde görevinden uzaklaştıran ordu güçleri, devrimine ve cumhurbaşkanına sahip çıkan Mısır halkının direnişini kırmak için bir kez daha katliamlara girişti” denildi.

İKİYÜZLÜ VE SAHTEKÂR BATIYI TEL’İN EDİYORUZ
Darbenin ortağı ABD’nin talimatı ile “demokrasiyi inşa eden(!)” ordu güçlerini ve destekçilerini te’lin eden HÜDA PAR, açıklamasında “Çıkarları için insanların kanının oluk oluk akıtılmasına ses çıkarmayan, kaos ve iç savaşı Müslümanların yönetimine tercih eden ve yapılan vahşeti kınamayıp sadece endişe ile izlediğini belirten ikiyüzlü ve sahtekar Batıyı tel’in ediyoruz” ifadeleri kullanıldı.

Vahşete dünyanın bakışı

Mısır’da Müslümanlara kanlı vahşet yaşatılırken Haçlı-siyonist ittifaklı Batılı ülkeler göstermelik de olsa bazı açıklamalarda bulundular. Ancak Suudi, Kuveyt ve Birleşik Arap Emirlikleri(BAE) gibi aşağılık işbirlikçiler ise cuntanın yaptığı vahşete sessiz kalmayı tercih ettiler.
 
Başta Türkiye olmak üzere İslam dünyası ise yapılan katliam karşısında ayağa kalktı. Gerek hükümetin açıklaması ve gerek İslami STK’lardan yapılan açıklamalar ve başta İstanbul, Diyarbakır olmak üzere birçok ilde yapılan gösterilerde cuntacı katiller ve destekçileri lanetlendi. İşte bazı ülkelerin katliam sonrası açıklamaları:

Türkiye: Hükümet olarak yapılan vahşeti kınarken Başbakan Erdoğan yaptığı açıklamayla çok sert tepki verdi ve ‘Bir Musa çıkar, Firavun’u yıkar’ dedi. Batıyı da sert bir dille eleştiren Erdoğan, yapılan vahşete sesiz kalamayacaklarını açıkladı.

ABD: Dışişleri Bakanı John Kerry,’Mısırlılar için çok önemli bir zaman. Şiddete giden yolda her zaman istikrarsızlık, ekonomik kriz ve acı vardır’ dedi.

Avrupa Birliği: Dış ilişkiler temsilcisi Catherine Ashton, ‘Yalnızca tüm Mısırlılar tarafından ortak bir çaba ve uluslararası toplum ülkeyi her şey dâhil demokrasiye götürebilir ve Mısır’ın zorluklarının üstesinden gelebilir’ dedi.

BM: Genel Sekreter Ban Ki-moon vahşeti kınadı ve Mısır yetkililerinin gösterilere karşı güç kullanmayı seçtiği için üzüntüsünü bildirdi.

Tunus: En-Nahda’nın lideri Gannuşi darbeyi ‘sefil bir suç’ olarak adlandırdı. Özgürlüklerini almak ve darbeye karşı durmak için Mursi destekçileriyle dayanışmasını ifade etti.

Almanya: Dışişleri Bakanı Guido Westerwelle, ülkede artan tehlikeli şiddet karşısında oldukça endişeli olduğunu söyledi, Müslüman Kardeşler üzerindeki baskı için dolaylı olarak liderliği eleştirdi.

İngiltere: İngiltere Başbakanı David Cameron şiddetin hiçbir şeyi çözmeyeceğini söyledi.

Ürdün: Ürdün Müslüman Kardeşler’i, Mısırlı kardeşlerine eylemlere devam etme çağrısında bulundu ve zaferlerinin Arap Dünya’sında yükselmelerine yardım edeceğini söyledi.

İran: Dışişleri Bakanlığı darbeyi kınadı ve şiddetin iç savaş ihtimalini kuvvetlendirdiğini söyleyerek endişe içinde olduklarını bildirdi.

Fransa: Fransa baskının hemen kalkmasını talep etti ve kanlı vahşeti kınadı. Dışişleri Bakanı Laurent Fabius taraflara geç olmadan diyalog çağrısında bulundu.

İtalya: İtalya Dışişleri Bakanı Emma Bonino patlayan şiddeti durdurmak ve kan gölünü önlemek için bütün tarafların ne gerekiyorsa hemen yapmaları çağrısında bulundu.

Katar: Katar yönetimi Mısır’daki olayları şiddetle kınadı. Eylemciler üzerindeki baskının çekilmesini isteyen Dışişleri Bakanlığı, çözümün barış diyaloğundan geçtiğini söyledi.