Aralarında emekli Oramiral Özden Örnek ile emekli orgeneraller Halil İbrahim Fırtına ve Çetin Doğan`ın da bulunduğu 361 sanıklı "Balyoz Planı" davasının, Yargıtay 9. Ceza Dairesindeki temyiz duruşmasına 16. günde devam edildi .

Dairenin soyadına göre belirlediği listenin tamamlanmasının ardından sırası geldiği halde salonda bulunmayan avukatlara söz verildi.

Mahkeme Başkanı Ekrem Ertuğrul, bunun son liste olduğunu, gelmeyenler için yeni bir liste düzenlenmeyeceğini belirterek, avukatı gelmeyen sanıkların temyiz incelemesinin dosya üzerinden yapılacağını bildirdi.

Sanık Erdem Ülgen`in avukatı Özkan Arıkan, müvekkilinin 1. Ordu`nun 5-7 Mart 2003`teki plan seminerine katılmadığını, bu tarihte başka bir komutanlık bünyesinde görev yaptığını söyledi.

Eylem planında müvekkiliyle ilgili suç teşkil edecek herhangi bir görevlendirme yapılmadığını ifade eden Arıkan, harekat planının bir darbe planı olmadığını savundu.

Cami bombalama, uçak düşürme gibi suçlamaların füze grup komutanı olan müvekkilini de ilgilendirdiğini belirten Arıkan, müvekkilinin komutanlığı bünyesindeki füzelerin uçak düşüremeyeceğini, ayrıca müvekkilinin cami restore ettiren birisi olarak camileri bombalamasının mümkün olmadığını ifade etti.

-"O tarihte yurt dışındaydı"

Sanık Erdem Caner Bener`in avukatı Abdullah Alp Aslankurt, müvekkilinin suç isnat edilen tarihlerde Roma Deniz Ateşesi olarak görev yaptığını ve kesinlikle Türkiye`ye gelmediğini, Birinci Ordunun plan seminerine de katılmadığını söyledi.

Müvekkilinin plan kapsamında belge hazırlamakla suçlandığını savunan Aslankurt, söz konusu dijital verilerin içeriği ve üst verileriyle oynandığını öne sürdü.

Dijital verilerde çelişkili olduğunu düşündükleri yerleri slayta yansıtarak Mahkeme Heyeti`ne gösteren Aslankurt, bu verilere dayanarak müvekkili hakkında mahkumiyet hükmü kurulamayacağını savundu.

Yerel mahkemede yaşadıkları sıkıntıları dile getiren ve kararı eleştiren Aslankurt, "Yerel mahkeme Türk milleti adına yaptığı yargılamayı eşit, adil ve hakkaniyetli olarak uygulamamıştır. Hiçbir sanık adil olarak yargılandığına inanmamaktadır" dedi.

Aslankurt, "Yüksek Mahkemenin kararı onaması durumunda şöyle bir tablo ortaya çıkıyor. Dava dosyasında 136 deniz, 55 kara kuvvetleri, 42`si hava kuvvetleri personeli var. Karacılar bir darbe planlıyor ama denizcilere ve havacılara yaptırıyorlar" diye konuştu.

-"Mahkemenin elinde darbe ölçer var herhalde"

Sanık Binali Aydoğdu`nun avukatı Nihat Taner Çatalsakal, yargılamanın Silivri`de yapılmasının savunma hakkını başlı başına kısıtlayan bir etken olduğunu savundu.

Plan seminerine katılanların sadece bir kısmının sanık konumunda olduğunu anımsatan Çatalsakal, "Mahkemenin ve savcılığın elinde darbeölçer var herhalde. Hukuki durumu iyi olanlar cezalandırılmış, daha kötü olanlar sanık bile olmamış. Benim müvekkilim plan seminerine katılmamış, suçun icrası kapsamında ne yaptığı belli değil" dedi.

Çatalsakal, "Dava neticesinde vatan evlatlarına bir şey olmuş gibi görünmüyor ama anneler ve eşler üzgün ve kırgın, babalar ve kardeşler endişeli ve şaşkın, evlatlar yetim bırakılmıştır. Allah yardımcınız olsun" diye konuştu.

Sanık Mehmet Fikri Karadağ`ın avukatı Nevzat Çetin, TSK`nın Büyük Ortadoğu Projesi`nin önünde engel olarak görüldüğünü savundu.

"Büyük Ortadoğu Projesi`nin gerçekleştirilmesi, Suriye ve İran meselesinin halledilmesi için TSK engelinin kaldırılması gerekiyordu" iddiasında bulunan Çetin, "Bu dava, sipariş üzerine hazırlanmış TSK`yı pasifize etmek ve geride kalanları yok etmek üzere açılmış bir davadır. Ülkemizin geleceği açısından çok önemli sonuçlar doğuracaktır. Açılımla birlikte bu neticeler görülmeye başlandı" ifadelerini kullandı.

-"Burası Meclis kürsüsü değil"

Çetin`in, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan`ın davanın savcısı olduğunu söylediğini ve özel yetkili mahkemelerin kurucusu olduğunu ifade etmesi üzerine Mahkeme Başkanı Ekrem Ertuğrul araya girerek uyarıda bulundu.

Ertuğrul, "Burası Meclis kürsüsü değil veya basın açıklaması yapmıyorsunuz. Müvekkillerinizin suça yönelik iddia ve kabul edilen fiillerin suç vasfında hata var mı buna konu savunma yapmanız gerekir. Lütfen savunmanızı hukuki yapınız. Meclis kürsüsünde söylersiniz veya dışarıda basın açıklaması yapabilirsiniz ama Yüksek Mahkeme huzurunda davanın sınırları içinde kalmanız gerekiyor" dedi.

Çetin`in, "Savunma hakkını kısıtlamayacağınızı söylediğiniz için böyle savunma yapıyorum. Baştan böyle olacağını söyleseydiniz..." sözleri üzerine Ertuğrul, "Hukuki savunmayı kısıtlamıyoruz, siyaset yapmayacağız" diye konuştu.

Avukat Çetin`in "Hukuki savunmadır bize göre" sözlerine Ertuğrul, "Bizce de değil, buyrun hukuki savunma yapın" karşılığını verdi.

"İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesinde istediklerimizi anlatamadık, kıvrandık, ümidimizi size bağladık" diyen Çetin, "Huzurunuzdaki bu davayla cephede yenilmeyen TSK, bir mermi atılmadan vurulmuş, itibarsızlaştırılmıştır. Doğu`da başarılı görevler yapan subaylar mükafat olarak Silivri mahkemelerinin verdiği kararlarla cezaevine sokulmuştur" iddiasında bulundu.

Bu davalarla Deniz Kuvvetleri Komutanlığının "perişan" edildiğini ve bu sayede İsrail ile Yunanistan`ın petrol, doğalgaz aramalarına başladığını öne süren Çetin, "Sanıkların son ümidi sizsiniz. Türk yargısının saygıdeğer yargıçları, 100 yılda birlikten parçalanmaya geldik, lütfen bu kararı bozun ve düşmanların oyunu bozulsun. Bu kararı bozarsanız Türk milleti sizi hayırla anacaktır" diye konuştu.

Davut İsmet Çınkı`nın avukatı Hüseyin Fatih Demir de müvekkili hakkındaki iddiaların maddi delili olmadığını savunarak, Çınkı`nın tahliyesini istedi.