Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan 21 Haziran Dünya Müzik Günü için müziğin beyindeki etkisi ve psikolojiye yansımaları hakkında değerlendirmelerde bulundu.
Müziğin etkileri bireye göre değişiyor
Müzik olarak tanımlanan kavramın beynin sesi algılama şekli olduğunu ifade eden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, "İç kulakta bulunan kuvars kristalleri ses enerjisini elektrik enerjisine çeviriyor. Elektrik enerjisi de beyinde jöle etrafında algılanıyor ve yorumlanıyor. Bu şekilde kişi kültürüne ve psikolojik altyapısına göre müziğe anlam yüklüyor. Böylece müzik kişide olumlu veya olumsuz etki oluşturuyor. Bu nedenle müziğin bireye göre değişen etkileri var." dedi.
Müzikle birlikte beynimizde dans ediyor
Yapılan ölçümlerde müzikle birlikte insan beyninde ritmin hızlandığı veya yavaşladığının görüldüğünü dile getiren Tarhan, "Hızlı, yavaş, yükselen, alçalan ritimler kişinin sinir sistemini etkiliyor. Beynimiz bu elektriksel mesajları algılıyor ve kimyasal mesajlara dönüştürüyor. Müzik ile birlikte aslında beynimiz de dans ediyor. Hızlı ritimler, yavaş ritimler, yükselen, alçalan ritimler… Bütün bu ritimlere göre, kişide müzik beyin üzerinden otonom sinir sistemini etkiliyor. Müziğin etkisine göre beyin stres hormonları salgılıyor. Parasempatik sesler devreye giriyor, sinir sistemimiz savaş veya kaç tepkisine giriyor. Savaş tepkisine girerse omuz, boyun, bel, sırt kasları kasılıyor, damar direnci artıyor ve tansiyon yükseliyor. Göz bebekleri büyüyor, savaş ve tehlikeye odaklanıyoruz. Ritim değişince müzik ikinci bir parasempatik sistemi harekete geçiriyor. ‘Tehlike geçti, rahatla, sakinleş, artık huzurlusun’ tarzında mesajlar vererek vücudun en uzun siniri vagusu harekete geçiriyor ve beyni rahatlatıyor. Otonom sinir sistemimizin yavaşlamasında, hızlanmasında, vücudumuzun gevşemesinde ve savaş durumuna geçmesinde müziğin ciddi bir araç olarak etki gösterdiği nörobiyolojik araştırmalarla da doğrulanıyor." dedi.
Müziğin olumlu veya olumsuz etkisi kişinin bu müziğe yüklediği anlamla ilgili…
Müziğin kişinin üzerindeki olumlu ve olumsuz etkisinin kişinin müziğe yüklediği anlamla ilgili olduğunu ifade eden Tarhan, "Heavy metal gibi ağır müzikler geldikten sonra beyin karanlığın beş atlısı dediğimiz beş tür kimyasalı harekete geçiriyor. Kin, öfke, nefret, kıskançlık, düşmanlık gibi tehlikeli duygular harekete geçiyor ve aslında haz da alıyor. Yani kişiler hazza ulaşmak için sesi yükseltiyor. Kişide geçici bir heyecan oluyor ve beyne savaş mesajı gidiyor. Beraberinde stres hormonları tetikleniyor. Kısa süreli olursa tehlike oluşturmuyor ancak uzun süreli olursa kişinin organlarında hasar başlıyor." ifadelerini kullandı.
Kısa süreli maruziyet olduğunda kişiye anlık heyecan ve zevk verdiğini de sözlerine ekleyen Tarhan, bu tarz müziklerin kişide ciddi şekilde bağımlılık yaptığını söyledi ve şöyle devam etti:
"Müzik iyi amaçla kullanılırsa kişinin ruh halini olumluya götürür. Kötü amaçlarla kullanılırsa da kişiye madde bağımlılığı gibi bağımlılık yapar. Kişide öfke, depresyon duygusunu arttırır, ölme isteği uyandırır. Burada müziğin kendisini sorgulamamak gerekiyor. Çünkü kişiye özel kültürel farklılıklar vardır. Müziğin olumlu veya olumsuz etkisi kişinin bu müziğe yüklediği anlamla ilgilidir."
Ruh halleri müzikal bir güzelliğe çevrilebilirse müzik insanlarda karşılık bulur
İnsanın ruh haline en faydalı olan müziğin programlı müzik olduğunu belirten Prof. Dr. Nevzat Tarhan, "Müzikte insanın ruh halindeki acı, neşe, coşku, tutku gibi duygular bulunur. Bütün bu ruh halleri müzikal bir güzelliğe çevrilebilirse müzik insanlarda karşılık bulur. Bunu herkes başaramıyor. Bir acıyı müzikal bir güzelliğe çevirmek, işin sanat yönüyle alakalıdır. Doğayla ilgili kültürde çok ciddi etkiler vardır. Bütün Orta Asya’da Çin’e kadar hepsinde doğaya saygı ile ilgili o kültürün etkisi gözükür. Bu müziğe de yansımış. İnsanın ruh haline en faydalı müzik programlı müziklerdir. Mesela mehter marşı, su sesi içeren su müzikleri programlı müziklerdir. Kişide beyindeki belirli alanları harekete geçirir. Belli bir amacı vardır. ‘Ben kas gevşetmeyi, bir esenlik hali, bir dinginlik hali sağlamak istiyorum, kişide sonsuzluk duygusu uyandırmak istiyorum.’ gibi düşüncelerle bir beste yapılırsa duygunun güzel bir müzikale dönüşmesi sağlanabilir. Orta Asya’daki müzik de doğayla barışık olduğu için bu unsurlar çok fazla kullanılmış. Su sesi, diğer canlıların seslerinin yansımaları kullanılmış. Bütün bunlar insanın ruh haline iyi gelen şeylerdir." ifadelerini kullandı.
Doğayla barışık olan her şey ruhla da barışıktır
"Bir müzik doğayla barışıksa ruhumuzla da barışıktır." diyen Tarhan, "Doğaya yakın olan ve iyi gelen şeyler ruha da iyi gelir. Doğayla barışık olan her şey ruhla da barışıktır. Doğayla barışık bir müzik de yararlıdır. Organik müzik de denebilir buna. Orta Asya kültüründen gelen müzik aslında tam organik müziktir, çok seslidir. Doğanın müzikal güzellik haline dönüşmesidir. Doğadaki seslerin bir orkestra gibi işlenmesidir" dedi ve doğadaki ritimlerin notaya dönüştürülebilmesi halinde, küresel etkisinin olabileceğini de sözlerine ekledi.
Müziksel zekâsı olanlar müziği öğrenmek için kullanabilir
Tüm evrende müzik olduğuna ve müzikten bağımsız bir insan psikolojisi olmadığına dikkat çeken Prof. Dr. Nevzat Tarhan, "Müzikle tedavi şu anda tamamlayıcı tıp gibi düşünülüyor. Dijital çağla birlikte önümüzdeki zamanlarda beyinde müziğin karşılıkları daha net bulunabilir. Bulunduğu zaman da müziğin insandaki olumlu etkisini ortaya çıkarabileceğiz." dedi.
İnsanın doğar doğmaz müzikle karşılaştığını ifade eden Tarhan sözlerini şöyle tamamladı:
"Evren bir orkestra gibi çalışıyor, tüm evrende müzik var. Bu nedenle müzikten bağımsız insan psikolojisi yok. İnsanın psikolojik uyanıklığında, ruhsal hafızasının, dikkatinin canlı olmasında ve öğrenme hızının artmasında müzik alışkanlıkları çok etkili. Hatta müziksel zekâ diye bir zekâdan bahsediliyor. Çoklu zekâyı bulan Gardner, 8 tane zekâ alanı belirlemiş. Bunlardan bir tanesi de müziksel zekâ. Müziksel zekâsı olan kişilerde müzikli ortamlarda beyin daha iyi çalışır. Bu kişilere ‘illa ki müzisyen olacaksın’ demiyoruz. ‘Müziği, öğrenmeni geliştirmek için kullan’ diyoruz. Hangi müzik senin dikkatini arttırıyorsa, zihnini açıyorsa o müzik ile birlikte ders çalış, o müzik ile birlikte önem verdiğin işi yap. O tarz kişilerde, müzik akış duygusunu canlandırıyor. Akış duygusu da öyle bir şey ki Einstein’ın dediği gibi, o akış duygusuna yakalandığınızda yemek yemeyi unutursunuz." (İLKHA)