Yaklaşık 10 milyon kayısı ağacının bulunduğu Malatya’da, arazilerin çoğunun sulaması baraj suyuyla yapılıyor. Mart ayında doluluk oranı yüzde 20 olan barajlar, mart ayından sonra yağışların bereketli geçmesiyle doluluk oranı yüzde yüze ulaştı.

Konuyla ilgili İLKHA Muhabirine konuşan Türkiye Ziraat Odaları Birliği Bölge Koordinatörü ve Malatya Ziraat Odaları Birliği Başkanı Yunus Kılınç, arazilerin çoğunun baraj sularıyla sulandığı için barajların Malatya için hayati önem taşıdığına dikkat çekti.

"Yağışlarla birlikte barajlar doldu taştı"

Türkiye Ziraat Odaları Birliği Bölge Koordinatörü Yunus Kılınç

Mart ayındaki doluluk oranının kendilerini korkuttuğu ancak mart ayı sonrası yağışların bereketli geçmesinin kendilerini sevindirdiğini belirten Kılıç, "Mart ayında barajların doluluk oranı Yüzde 15-20’lerde idi. Hamdolsun mart ayından sonraki yağışlarla birlikte barajlarımız doldu. Şu an da bulunduğumuz Boztepe Recai Kutan Barajıyla 93 bin dekar alan sulanıyor. Yağışlarla birlikte baraj yüzde yüz doldu ve hatta taştı. Diğer barajlarımız ise yüzde 80-90 civarı dolmuş durumda." olduğunu söyledi.

"Barajların ehemmiyeti bizim için çok önemli çünkü Malatya’da bulunan yaklaşık 10 milyon kayısı ağacının çoğu baraj suyuyla sulanıyor"

Malatya’da yaklaşık 10 milyon kayısı ağacının bulunduğunu ve çoğunluğunun baraj sularıyla sulandığı için barajların ehemmiyetinin Malatya açısından diğer illere göre fazla olduğunu kaydeden Kılınç, "Çünkü üretimimizde 10 milyon kayısı ağacı var. Diğer illerde kuraklık olur, tahılda verim düşebilir ama bizim gibi sıkıntı yaşamazlar. Allah göstermesin Malatya’mızda eğer büyük bir kuraklık yaşanırsa 10 milyon kayısı ağacımız ki 25-30 yılda bir bahçe yetiştiriyorsunuz bu kurumayla karşı karşıya kalır. Bundan dolayı bizim için barajlar çok önemli! Arazilerimizin çoğu, Devlet Su İşleri’nin yaptığı barajlarla sulanıyor" dedi.

"İnşallah Hekimhan Kuru Çayı buraya aktarılırsa bundan sonra bu barajda sıkıntı yaşamayız"

Kılınç, "Mart ayında Devlet Su İşleri ve Sulama Birlikleri üreticilerimize, 'Bu yıl sabit tesisler dışında su vermeyeceğiz’ diye bir yazı gönderdiler. Kimse bir şey ekmesin. Ben su vermem diye bir şey yok. Devlet Su İşleri’nin daha hummalı çalışması lazım. Yan tarafımızda Hekimhan çayı dediğimiz kuru çay, ta Suriye’ye kadar akıyor ve kimseye faydası yok. Çayın bu baraja aktarılması talebinde bulunduk. Söz verdiler, İnşallah buraya aktarılırsa bundan sonra bu barajda sıkıntı yaşamayız diye düşünüyoruz." diye ifade etti.

"Bir yandan sulama suyuna yüzde 95 zam yapılıyor, diğer yandan yüzde 50 indirim yapılıyor. Bunun mantığı nedir anlamış değiliz!"

Sulama suyu fiyatlarına yüzde 95 zam yapıldığına dikkat çeken Kılınç, "Bir yandan yüzde 95 fiyat arttırıldı, diğer yandan ise yüzde 50 indirim sağlanıyor. Biz çiftçiler mantık olarak bunu çözemiyoruz. Bir yandan yüzde yüz zam yapacaksın, diğer yandan yüzde 50 indirim yapacaksın. Bunun anlamı ne? Biz çiftçilerin hiçbir şey bilmediğimizi mi sanıyorlar?" diye tepkisini dile getirdi.

"Gerçekten şu an üretici çıkmaz durumda. İnşallah yeni Bakanımız İbrahim Yumaklı çiftçinin psikolojisini göz önüne alarak bu işleri düzeltir"

Barajdaki suyun kart sistemiyle çiftçilere verildiğini anımsatan Kılınç, ancak aileden birinin karta yükleme yapmak için Sulama Birliği’ne gittiğinde yüklemenin yapılmadığını, kart sahibinin gelmesinin gerektiğinin öne sürüldüğünü söyledi.

Kılınç, şöyle devam etti:

"Bürokrasi çiftçilerimize eziyet ediyor. Yüzde 50 indirimden yararlanmak için ÇKS’nizi götürüp sözleşme yapıyorsunuz. Örneğin ben evde değilim, oğlum bu karta para yüklemek için gittiğinde yükleyemiyor. Benim gitmem gerekiyormuş. Allah aşkına biz hangi asırda yaşıyoruz. Ben ÇKS’yi götürmüşüm sözleşmeyi yapmışım ama oğlum ya da kardeşim gidip karta para yükleyemiyor. Biz nelerle uğraşıyoruz? Bu klima önünde oturanlar, çiftçileri ne zannediyorlar? Çiftçi, sabahtan gece geç saate kadar hayvanlarla uğraşıyor ve tarlada çalışıyor. Doğru dürüst yatağında yatamıyor. Bazı konularda isyan ediyoruz. Bunun mantığı, sakıncası nedir? Bize anlatsınlar. Sulama Birliği’ndeki görevliler haklı olarak ‘bize gelen genelge bu şekilde’ diyor. Bizde diyoruz ki, üreticiyi uğraştırmayın. Üreticinin boş şeylerle uğraşacak zamanı yok. Bunlar çiftçiyle alay mı ediyorlar? Masa başında kendi akıllarınca bir şeyler yapmaya çalışıyorlar. Biz, bunu kabul etmiyoruz. Çiftçilerle ilgili bir karar alınacaksa veya bir sistem getirilecekse çiftçilere ve onların temsilcilerine de soracaksınız. İnşallah yeni atanan Bakanımız İbrahim Yumaklı bir çiftçi mantığıyla, yani çiftçinin psikolojisini göz önüne alarak bu işleri düzeltir. Yoksa gerçekten şu an üretici çıkmaz durumda!" (İLKHA)