17 Haziran'da tutuklu bulunduğu cezaevinden mahkeme salonunda vefat eden Mısır Eski Devlet başkanı Muhammed Mursi'nin ardından 4 yıl geçti. Mahkeme salonunda yaşanan olay, İhvanı Müslimin tarafından bir cinayet olarak değerlendirilmiş, savcılık ise Mursi'nin vücudunda yeni bir yaralanma izine rastlanmadığını açıklamıştı.

Mısır Din İşleri Bakanlığı Vekili ve El- Ezher Üniversitesi Öğretim Görevlisi Dr. Cemal Abdussettar Muhammed, Mısır Eski Devlet Başkanı Muhammed Mursi'nin 4'üncü şehadet yıldönümünde vesilesiyle İLKHA muhabirine önemli değerlendirmelerde bulundu.

Dr. Muhammed Mursi neden hedef alındı?

Dr. Muhammed Mursi, uzun bir sürenin ardından Mısır'ın seçimle işbaşına gelen ilk cumhurbaşkanı olduğunu hatırlatan Mısır Din İşleri Bakanlığı Vekili Dr. Cemal Abdussettar Muhammed, "Bu koşullarda Mısır'daki askeri yapı, askeri düzenin dışından ve halkın içerisinden gelmiş sivil bir kişi tarafından yönetilmeyi kabul edilemez bir durum olarak karşıladı. Onlara göre bu kişinin kesinlikle ortadan kaldırılması gerekmekteydi. Dr. Mursi, halktan yana tavır aldı ve böylelikle toplum içerisindeki hırsızlık, gasp, dolandırıcılığın her çeşidi bitmeye başladı. Bundan ötürü onun ve ortadan kaldırılması gerekirdi. Dr. Mursi, ümmetin büyük problemlerine odaklandı. Kudüs-Filistin davası ve ülkelerin başkalarına bağımlı kalmadan kendi bağımsızlıklarını elde etmeleri konuları gibi. Bundan ötürü hem içeriden hem de dışarıdan ona karşı tuzaklar kurulması gerekmekteydi. Dr. Mursi, Suriye, Irak ve tüm dünya ülkelerinde Müslümanların yardımına koşulması gerektiği ve halkların her yerde özgürlüklerine kavuşması gerektiğini sürekli haykırmış ve bunun için elinden geleni yapmıştı. Bundan ötürü ona karşı komplolar kurulmalıydı. Dr. Mursi, sürekli olarak ilkelerimize, İslam şeriatına, dinin ilkelerine ve Allah'ın dinine sıkıca tutunulması gerektiğini haykırmıştır. Bundan ötürü ona komplolar kurulmalıydı. Dr. Mursi, 'Kudüs'ü kesinlikle tek başına bırakmayacağız' diyordu. Bundan ötürü ona karşı komplolar kurulmalıydı. Bu ve bunun gibi başka birçok nedenden ötürü içeride ve dışarıda bulunan şer odaklarının ona karşı bir araya gelerek komplolar kurmaları gerekmekteydi." dedi.

"Mursi sonrasında ciddi ekonomik kriz, toplumsal çöküş yaşanırken hak özgürlükler de kısıtlandı"

Dr. Muhammed Mursi'nin vefatı sonrasında Mısır'da ciddi ekonomik sorunların baş gösterdiğini hatırlatan Muhammed, "Her ülkenin ana başlıklarında olan ekonomik açıdan Mısır'da tam bir yıkım yaşandı. Mursi döneminde bir doların karşılığı 7 Cüneyh'e yükselmişken şu an bir dolar 40 Cüneyh oldu. Bunun yansıması olarak çok büyük bir ekonomik çöküş meydana geldi. Fiyatlar onlarca kat arttı. Ekonomik krizler yaşanmaya başladı ve artık insanlar günlük ihtiyaçlarını karşılayamaz bir duruma geldi. Bu çok büyük bir çöküş ve durum her geçen gün daha da kötüye doğru gitmekte. İkinci bir mesele istibdat ve zorbalık meselesidir. Gazeteler kapatıldı, kalemler kırıldı ve zindanlar on binleri aşkın tutuklu ile dolup taştı. 40 bini aşkın kadın, çocuk ve erkeklerden oluşan muhalifler herkesin yalan olduğunu bildiği ve kesinlikle hiçbir doğru tarafı olmayan gerçek dışı yargı, kanun ve suçlamalarla uzun yıllardır tutukluluk bulunmakta. Toplumsal çöküş, ayrışma ve fakirlik halkı yedi bitirdi. Bunun yanı sıra büyük iş adamları ve ekonomik yatırımcılar ülkeyi terk etmek zorunda kaldılar. Hatta Fikir ve ilim adamları da istibdat ve bozgunculuğun bulunduğu yerde, düşüncenin bulunamayacağı gerçeğinden ötürü ülkeyi terk etmek zorunda kaldılar. Bununla beraber ülkenin asıl kaynakları olan toprak tarihi eser ve büyük kaynaklar birçok farklı ülkeye peşkeş çekilerek değersiz kıymetler karşılığında satıldı." diye konuştu.

"Mısır, hiç kimsenin hayal bile edemeyeceği büyük bir çöküş içerisine girdi"

Ülkede yaşanan yıkımın her alanda gerçekleştiğini, insani değerlerin içler acısı hale geldiğini vurgulayan Muhammed, "Öyle ki davetçiler, âlimler ve eğitimciler ortadan kaybedildi. Mısır'da daha önce hiç görülmeyen bir ortam oluşturuldu. Taşkınlıklar toplumsal bozulmalar ahlaki yozlaşmalar, kaos ortamı, ayrışmalar, cinayetler ve tüm çeşit ve şekilleriyle tam olarak bir toplumsal çöküş meydana geldi. Tüm bunlara ilaveten muhafazakâr, davetçi ve dindar kesim, hakiki yasal bir otoritenin bulunmamasından kaynaklı daha fazla sorun ile karşı karşıya kalmakta. Çünkü çok sayıda âlim ve doğruyu savunan kişilikler zindanlara atılmak, susturulmak ya da ülke dışına çıkmak zorunda bırakılmak sureti ile ortadan kaldırıldılar. Televizyon kanalları, gazeteler ve dergiler kapatıldı. Dinlerine sahip çıkmak isteyen bu insanlara karşı gerek medya gerek de emniyet birimleri tarafından her açıdan savaş açıldı. Halk dinini yaşayabilecek bir ortamdan yoksun bırakıldı. Bundan ötürü insanlar ekonomik, toplumsal, dini ve ahlaki açıdan hayatın her alanında büyük bir sıkıntı içinde yaşamaya çalışmaktalar. Evlatları ve gelecekleri konusunda büyük endişeler yaşamaktalar. Tüm bunlardan ötürü Mısır, dünya tarafından bilinen eski Mısır'a ne toplumsal ne ekonomik ne siyasi hiçbir alanda hiç benzememekte. Bundan dolayı Mısır, hiç kimsenin hayal bile edemeyeceği büyük bir çöküş içerisine girdi." şeklinde konuştu.

Mursi'nin ailesi gözetim altında

Dr. Muhammed Mursi'nin ailesinin başka kimsenin üstlenemeyeceği zorlukları göğüslediğini söyleyen Muhammed, son olarak şunları kaydetti:

"Mursi'nin ailesi, sadece şimdi değil daha Dr. Muhammed Mursi başkan olarak aday gösterildiği andan itibaren ciddi sıkıntılar yaşamaya başladı. Bu süreçte yaşanan tüm sıkıntılara göğüs gerdiler. Çünkü biliyorlardı ki, bu bir gezi ve tatil değil tam tersini sıkıntı ve baskıların her taraftan geldiği bir pozisyondu. Tabi darbenin gerçekleşmesinin ardından her türlü eziyetle karşı karşıya kaldılar. Şu anda da gözetim altındalar. Kendilerini ifade etme, çalışma, yolculuk yapma özgürlükleri yok. Genel bir ifade ile tam bir hapis hayatı yaşıyorlar. Dr. Muhammed Mursi'nin oğlu Usame 6 yıl önce tutuklandı. Hakkındaki iddiaların ne olduğu bile bilinmiyordu. Bununla birlikte kimsenin kendisini ziyaret etmesine de müsaade edilmemekte. Hakkında ne gerçek bir iddia ne de bir yargılanma bulunmamasına rağmen 3 yıl hapis cezası verildi. Bunun yanı sıra 24 yaşlarındaki oğlu Abdullah, planlı bir şekilde gerçekleştirilen ve bunun bir suikast olduğu çok aşikâr olan bir trafik kazası sonucunda hayatını kaybetti. Şu anda ailesi zulüm ve engellemelerin yanı sıra ifade özgürlüğünden mahrum bırakılarak yaşam hakları engellenmektedir. Ancak Mursi ailesi, tüm bunlara sabretmekte ve karşılığını Allah'tan beklemektedir." (İLKHA)