Rojava’da, PYD güçleriyle, bölgeye dışarıdan getirilmiş radikal İslamcı lejyoner gruplar arasında çatışmalar olduğu bir sır değil. Taraflar arasındaki çatışmalar, Türkiye-Suriye sınırında gelişiyor ve Türkiye’nin sınıra yakın bölgelerinde yaşayan insanlar da bundan etkileniyor. Kanlı çatışmaların yaşandığı bölgede Nusra Cephesi gibi El-Kaide bağlantılı grupların ele geçirdikleri yerlerde sivil Kürtler’e karşı katliam yaptıkları iddiaları ise, bölgenin özel durumu nedeniyle dikkatle izleniyor, bir kesim tarafından da kabul görüyor.
Söz konusu katliam iddialarını güçlendirmek isteyenler, bu süreçte çok ciddi iki hata yaptılar. Birincisi, aşağıdaki video:
Bu video, radikal unsurların Rojava’daki Kürt halkına karşı gerçekleştirdiği katliamın kanıtı olarak sosyal medyada yer aldı. Oysa söz konusu videonun bir Kürt yerleşim birimini bombalayan Esed askerlerinin marifetini sergilediği, bu katliamın da yaklaşık 4 ay önce Hedad bölgesinde gerçekleştiği ortaya çıktı.
Rojava’da Kürt katliamı iddiasını Türkiye ve dünya kamuoyuna taşımaya çalışanların ikinci büyük hatası ise bu fotoğraf oldu:
Oysa bu fotoğraf, STAR Gazetesi yazarı Orhan Miroğlu’nun bugünkü köşe yazısında da belirttiği gibi 1983 yılında yaşanılan korkunç deprem sonrasında meslektaşımız Mustafa Bozdemir tarafından Erzurum’da çekilmişti.
Rojava’da yaşanılan vahim durumun propagandası amacıyla servis edilen iki görüntü, “gerçek gazeteciler” açısından önemli bir soru işaretinin doğmasına neden oldu. Rojava’da yaşanılan çatışmalardan bölgede yaşayan sivillerin etkilenmiş olmasını kimse inkar edemez. Ama, “soykırım girişimi” olarak nitelenen bir gelişmenin içine bu ölçüde yalan propaganda unsurlarının girmesi, öncelikle büyük yara almış bölge insanının haklı sözlerinin duyulmasını önleyeceği açık bir gerçektir.
BARZANİ’DEN ARAŞTIRMA ÖNERİSİ…
Nitekim, Irak Kürdistan Otonom Yönetimi Başkanı Mesut Barzani’nin, konuyla ilgili açıklamasında öncelikle, bölgede katliam olup olmadığına ilişkin “bağımsız bir araştırma istemesi” de dikkat çekti. Barzani, “eğer” diye başlayan açıklamasında Kürdistan yönetiminin Rojava’daki sivilleri korumak için gerekirse müdahale edeceğini de söyledi. Ama, bu sözlerini, yapılan bir araştırma sonucunda “eğer” bir katliam olduğunun kanıtlanmasına bağlaması önemliydi.
PKK’nın Suriye uzantısı Demokratik Birlik Partisi (PYD) lideri Salih Müslim, Kuzey Irak Bölgesel Kürt Yönetimi (IKBY) Başkanı Mesud Barzani’nin Suriye’nin kuzeyinde yaşanan olaylara geç müdahil olduğunu söyledi. Cihan Haber Ajansı’na(Cihan) telefonla açıklamada bulunan Müslinm” Terörist gruplar, Suriye’deki Kürtlere yönelik katliam gerçekleştirdi. Barzani’nin olayları araştırması için oluşturduğu komisyon önemli, ama geç kalınmış adım.
Suriye’de Kürtlere yönelik yapılan katliamın belgelendiğini iddia eden PYD lideri, Barzani’nin öncülüğünde oluşturulan heyete kendilerin de temsilci göndereceklerini ifade etti. Erbil’de oluşturulan komisyonun önümüzdeki günlerde Suriye’ye gitmesi bekleniyor.
MİROĞLU’NUN YAZISI…
STAR Gazetesi yazarı Orhan Miroğlu da, katliam iddialarını ihtiyatla karşıladığını bugünkü yazısına “Rojava’da katliamlar başlarsa” başlığını koymakla gösteriyor.
Miroğlu’nun şu sözleri dikkat çekici:
O halde bayram öncesi gündemi işgal eden ‘Rojava’da Kürtler katliama uğruyor’ şeklindeki propagandanın sebebi nedir?
Bu propagandaya başvuranların hiç değilse Kürtler arasında bir dayanışma, ulusal bir sorumluluk yaratmak gibi bir amaçları olduğu düşünülebilir.
Kürdün dikkatini, Kürdün yaşadığı acıya çekmek, gerçekleşmesi umulan katliamlar üzerinden yeni bir siyasi kullanım alanı yaratmak ve bu alanı PYD öncülüğünde tabi, bütün Kürtler’in desteğine, dayanışmasına açmak.
Mümkünse sınırları aşıp Rojava’ya gidecek olan Kürt savaşçılardan, uluslar arası kimliği olan bir ordu kurmak.
‘Rojava’da Katliam var’ iddiaları , başta Erbil hükümeti olmak üzere ciddi bir etki yaratmış görülüyor. Mesut Barzani, katliam iddialarının araştırılmasını talep etti ama, bir yandan da, kendisini Rojava’ya giden yardımların ulaşmasını engelleyip sınırı kapatmakla suçlayan PYD’ye sert çıktı ve sınır açık, gelin gidin kimi koruyacaksanız koruyun bakalım demek zorunda kaldı.
Rojava’da PYD ve El-Nusra arasında yoğun çatışmaların yaşandığı biliniyor. Her iki taraftan insan kayıpları da oluyor. Ama bu sonuç olarak halklar arasında değil, şimdilik silahlı güçler arasında süren bir savaş.
Kuşkusuz, her savaşın halkları karşı karşıya getirme ve karşılıklı katliamlar yaşatma riski vardır.
(…)
PYD ve El Nursa arasındaki savaş, Kürtlerle Arapların beraber ve aynı şehirlerde yaşayamayacaklarını göstermenin gerekli olduğu bir safhaya taşınmışsa-ki öyle görülüyor- o zaman bu safhanın bundan sonraki aşamasında Kürtler’e ve Araplar’a karşı, kimin tarafından yapıldığı bile belli olmayacak katliamların meydana gelmesi hiç şaşırtıcı olmayacak.
PYD geçen sene büyük bir Arap aşireti olan Mıhallemilerin liderini öldürmekle suçlandı.
Bu yıl da PYD’nin liderlerinden İsa Huso uğradığı suikast sonucu hayatını kaybetti.
Rojava, Irak Kürdistanına benzemez. Kürtler o bölgenin büyük nüfusunu oluşturuyorlar.
Ne Erbil ne Süleymaniyede kayda değer bir Arap nüfus yok.
Ama Suriye’de durum çok farklı. Halklar yer yer eşit sayılabilecek oranlarda iç içe yaşıyorlar.
Bu iç içe yaşanan yerlerde homojen bir nüfus yaratmak gayreti eğer şimdi birbiriyle savaşan PYD ve El-Nusra’nın uzun vadede yegane hedefi haline gelmişse, Suriye’de asıl felaket o zaman başlar.
Esat’ın amacı da bu değil miydi zaten, Kürtlerle Arapları karşı karşıya getirmek.