Aşağıdaki tırnak içindeki satırlar “Birinci mesele isimli” yazıdan Kitap okuma konusunda çok

dertli olan Türkiye’nin tanınan hikâyecilerinden Yeni Şafak yazarı “Mustafa KUTLU” ya ait.

“Eğitim sendikacıları bir araştırma yapmışlar. En çarpıcı sonuç şu: Türkiye`de ihtiyaç maddeleri sıralamasında “kitap” 235. sırada.

Türkiye`nin üzerinde durması, düşünmesi, incelemesi, araştırması, sebeplerini tespit etmesi, bu feci eksikliği gidermesi, bunu “yapılacak işler” listesinin en başına koyması, sorumluların asla “ihmalkârlık” yapmaması gereken “birinci mesele”si budur.

Günde ortalama beş saat televizyon seyreden Türkler, kitap okumaya yılda altı saat vakit ayırıyormuş.

Bir Japon bir yılda ortalama 25 kitap, bir İsviçreli 10 kitap, Fransız 7 kitap okurken; Türkler 10 yılda bir kitap okuyormuş. (Yılda on kitap değil)

Ülkede o yıldan bu yıla yedi üniversite yetmiş yediye çıktı, nüfus iki misli arttı, öğrenci sayısı arttı, şehirleşme arttı; artış bütün alanlarda doğru orantılı olarak devam etti.
Biri hariç. Kitap.

Çerçevesini kabaca çizeceğim yol haritası şudur: Aile, okul, özel sektör ve devlet bu meselede el-ele verip bir uzun vadeli program hazırlamalıdır. Bunu yapacak uzman kadrolar vardır. Program ülkede iktidarlar değişse de hiç taviz verilmeden en az otuz sene uygulanmalıdır.” (kaynak:
http://yenisafak.com.tr/yazarlar/?t=16.09.2009&y=MustafaKutlu)

Doğrusu eskiden cumhuriyet tarihinin ulusalcı yazar ve romancılarının kitaplarında ve yazılarında Anadolu halkının okumaya pek meyilli olmadığı serzenişini hep duyardık. Romanlarında camiden, başı örtülü kadınlardan bahsetmeyen modernitenin gönüllü akıncıları, Anadolu’nun ücra köşelerinde kütüphane ve eğitim diye tutturur ama işin sonunda yorulur biraz ümitsiz kalırlardı. Vizontele filminde Hakkâri’nin bir köyüne sürgün gelen solcu kütüphane müdürü, köye bir kütüphane kurup köylüyü aydınlatma için çok çabalar ve didinir. Kütüphaneyi de kurar ama maalesef kitap okumaya gelen kimse yoktur.

O dönemlerde mazlum Anadolu halkının yanında biri olarak cumhuriyetçilerin bu tekebbürlü, yukarıdan halkın bilincini inşa etmeye çalışan toplumsal mühendislik alışkanlıklarına çok kızardım. Hala da kızarım gerçi ama dünyadaki ve Türkiye’deki değişimle beraber kısmen devletin organlarına milletin iradesi hâkim olunca şikâyet edecek tarafımız kalmadı. Cumhuriyetin modernite akıncılarının çözemediği “az okuma, okumaya ve kitaplara karşı ilgisizlik” gibi Anadolu insanının temel sorunlarını bu sefer kendi kucağımızda bulduk. Tabi artık şikâyet etme şikayetlenme zamanı değil, çözüm üretme zamanı.

Bu acı gerçek üzerine Türkiye’deki kitap okuma oranları veya kitap okumanın faydalarını sayacak değilim tabi. Entelektüel kaygı hisseden, kitap okumayı seven, bunun önemini bilen, bilinmeyeni merak eden; sürekli kendimi nasıl yenilerim, iki günüm eşit olmasın diye ne yapmalıyım diye düşünenler için kendimin kitaplarla ilgili birkaç tecrübesini paylaşacağım. Her gün yeni bir hakikat öğrenmeye âşık olanlar için âcizane birkaç not.

  1. Bulunduğunuz mekânda okumadığınız kitapları bulundurmak bu işin başlangıcı için çok önemli. Yani düşünün ki eviniz de ve işyeriniz de onlarca kitap var ama siz bunların hepsini okumuşsunuz. Boş vaktiniz olsa bile elinize okuduğunuz kitapları almazsınız. Yani öncelikle evinizde ve işyerinizde, vakit geçirdiğiniz yerlerde okumadığınız ama okumayı düşündüğünüz yeni kitapları bulundurunuz.
  2. İçine kitap konacak sırt çantalarında o günlerde okuduğunuz kitabı bulundurursanız boş zamanlarınızda, işyerinde, hastanelerde sıra beklerken rahatlıkla birkaç sayfa okuyabilirsiniz. Küçümsediğimiz 10 dakikalar birikince saatler ve belki de okunmuş kitaplar olur.
  3. Gecelik yatmaya ve kısa bir kaç günlük tatillere giderken çantanıza muhakkak okuyabileceğiniz bir kitap bulundurun.
  4. Yatağınızın başucunda muhakkak okunmamış bir kitap ve dergi olsun. Yatmadan günlük 10’ar dakika bile ayırsanız bu toplamda aylık 5 saat yapar ki bu kitap okumak için az bir süre değildir. Yani kitap okumak için böyle geniş boş zamanlarım olsun kitabı elime alırım demeyin. Yanınızda, işyerinizde, çantanızda, yatağınızın başucunda kitap bulundurursanız 10-15 dakika gibi küçük zaman aralıklarını okunmuş hacimli kitaplara dönüştürebilirsiniz.
  5. Arada bir internetten ve sahaflar gibi kitap satan yerlerden yeni çıkan kitapları takip edin. Almayı düşündüğünüz kitapları önceden internette inceleyin. Önceden elemek, alıp bir köşeye koymaktan iyidir. Kitapçılara veya kitap fuarlarına giderken elinizde önceden almak istediğiniz kitapların ismi, yayınevi ve yazarı bulunsun ki kitaplar arasında kaybolmayın ve ne alacağınızı bilin. Son dönemlerde internetten kitapları önceden inceleyerek bir sepette biriktirebiliyor ve sanal ortamda çok rahat sipariş verebiliyorsunuz.
  6. İslami kitaplara ilgi duyanlar için Ramazan ayların İstanbul Beyazıt’ta açılan kitap fuarı hem çeşit bakımından hem fiyat uygunluğu bakımında çok güzel seçenekler sunuyor. Yaklaşık 200 yayınevi bu fuarda standa açıyor ve bu fuar neredeyse bir ay boyunca açık kalıyor. Mesela ben yıl içinde okuyacağım kitapları toplu olarak buradan alırım. Çünkü internet üzerinden satılan kitapların fiyatları biraz pahalı oluyor. Ucuza alayım diye de her kitabın yayınevine gitmek de zaman açısından çok maliyetli.
  7. İnançlı bir insan Kuran ve mealini iyi bilmeli. Tefsir hadis siyer ve fıkıh alanlarında en azından kendine yetecek kadar genel bir bilgi sahibi olmalı. Bunlar konusunda iyi bir temeli olanlar için hatırat (biyografi, anı) kitaplarını ayrıca özellikle zikretmek istiyorum. Hatırat kitapları yaşayan veya vefat etmiş büyük ve önemli insanların hayatının tecrübelerinin toplamı ve onların bakış açısının özetidir. Hakikati bizzat kaynağından dinlemektir. Sosyoloji, tarih, güncel olaylar içinde bu kitaplar çok büyük sermayedir.
  8. Kitaplar dışında evinizin eğitim seviyesine uygun bir dergi aboneliğinin çok faydası vardır. Dergiler insanlar için okunması daha kolay ve yazıların hacimleri daha küçüktür. Okurken ben bunu bitirir miyim diye kişiyi çok ürkütmez.
  9. Şunu da unutmamak lazım ki okuma alışkanlığı olan ailelerde okuyan gençler yetişir. Bir ebeveyn için okumak, çocuklarına “okuyun” demekten daha iyi ve daha etkilidir.
  10. Çocuklarınız için de seviyelerine göre okuyacakları kitapları evde bulundurun. Özellikle hediye olarak kitap tercih edilirse çocuğun kitaba verdiği değer artar. Bitirdikleri her kitap için onların sevdikleri bir ödül koyabilirsiniz. (Pikniğe gitme, alışveriş gibi.)
  11. Akşamları yatmadan (okuma yazma bilmeseler dahi) çocuklarınıza hikâye kitapları okuyabilirsiniz. Hem kitap sevgileri artar ve hem de dinleme yetenekleri gelişir.
  12. İnternette dolaşırken okunması gereken bir yazı gördünüz ama o an okumaya vaktiniz yok. O yazının “kısayolunu (link adresini)” hemen masaüstüne kopyalayabilirsiniz. O an okuyamassanız da müsait olduğunuzda okuyabilirsiniz.
  13. Sorulu cevaplı röportaj yazılar kanaatimce bilginin özüne ve özetine ulaşmak için en kestirme yollardan biri. (Röportajları arşivlemek istediğim için önce yazıcıdan çıktısını alır, sırt çantamda eve götürür ve yatağımın başucundaki çekmeceye koyarım. Bu çekmece elimin uzanabileceği bir yerdedir ve içinde okuyor olduğum kitap ve çıktılarını alıp okumayı düşündüğüm yazılar vardır. Yani Allah ömür verdiği sürece oraya giren kitap ve yazı okunmadan oradan çıkamaz. Yatmadan önce ayırdığım düzenli yarım saatlerle çok sayıda kitap bitirdiğimi söyleyebilirim. Okuduğum yazıcı çıktılarını ise hiç saymıyorum.)
  14. Okuduğunuz kitapları yazdığınız bir listeniz olsun. Okuduğunuz kitabın ismini, yazarını, yayınevini, kitabın toplam sayfasını ve kitabı bitirdiğiniz tarihi özet olarak not edebilirsiniz. Bu liste toplamda sizin hangi çeşit kitaplara ağırlık verdiğinizi, ortalama yılda kaç kitap okuduğunuzu size bilgi olarak sunabilir. Ayrıca okuduğunuz kitaplar listenize kitap ismi ekleyecek olmanız kitap okuma hızınız açısından sizi olumlu yönde teşvik edebilir.
  15. Çok beğendiğiniz kitaplardaki önemli paragrafları bir ajandaya not eder veya tırnak içine alırsanız ileride bu özet alıntılar size kitabın özetini sunabilecektir. Önemli söz ve paragrafları yazmak veya bir arkadaşıyla paylaşmak bilgiyi akılda tutmak için çok güzel bir yöntemdir.
  16. İmkanınız varsa günde 2-3 tane köşe yazısı okuyun. Takip ettiğiniz köşe yazarlarını arada bir değiştirin. Farklı bakış açılarından beslenin.

“Bilmek” insanı yorar, cehalet saadettir, diyenler de vardır elbette ama “Tarih” onlardan hiç bahsetmez.

Bahadır Özdemir - doğruhaber