Kurban Bayramı'nın yaklaştığı bu günlerde bayram heyecanının yanı sıra kurban kesmekle alakalı zihinlerde oluşan fıkhi meselelere açıklık getiren İTTİHADUL ULEMA Genel Başkan Yardımcısı Molla Abdurrahman Özekinci, kurban kesecek kimsede bulunması gereken şartları sıraladı.
Kurban kelimesinin ıstılahi manasını açıklayan Özekinci, "Kurban, fıkhi tabir olarak udhiyyedir, yani Kurban Bayramı'nda hacıların bayram namazından sonra sevap ve zikir niyetiyle kurban kesmesine denir. Kurban kesmenin delili hem Kur'an hem sünnet hem de ümmetin icması vardır." dedi.
"Kurban kesmek şafiilerde sünnet, hanefilerde vaciptir"
Konuyu ayet ve hadisler ışığında aktaran Özekinci, "Allah-u Teala, Peygamber Aleyhisselatu Vesselam'a Kevser suresindeki ayetlerle 'Öyleyse Rabbin için namaz kıl, kurban kes' diye emreder. Sünnete de baktığımızda Efendimiz bayram sabahı iki beyaz koçu mübarek elleriyle kesmiştir. İcma olarak da evvelden gelenek haline gelmiş ve bu konuda ittifak edilmiştir." ifadelerini kullandı.
Mezhepler içerisinde kurban hükmünün farklılık arz ettiğine dikkat çeken Özekinci, şunları söyledi:
"Kurban kesmek şafii mezhebine göre sünnet-i müekkede, Hanefilere göre vaciptir. Şafii mezhebinde Kurban Bayram namazı ile bayramdan sonraki 3'üncü günün akşam vakti arasında kesilebilir. Hanefilerde ise bayram namazı ile bayramdan sonraki 2'nci günün akşamına kadar kesilmesi gerekir."
Özekinci, "Bu ibadet farz olmadığı için fakir kimseler kesmeyebilir. Bunun şartı, kurban kesecek kimsenin kurban kestiği günde ailesinin nafakasını karşılayacak surette malının olmasıdır. Yani o güne yetecek kadar ailesinin nafakasını bulunduran bir kimse kurban kesebilir. Bu nafaka suresi de Şafiilerde 3 gün, Hanefilerde de 2 gündür. Sorumluluğunu üstlendiği ailesinin ve beraberindeki bireylerin 2 veya 3 günlük nafakası bulundurmayan kimse için kurban kesmek Şafii mezhebine göre sünnet olmadığı gibi Hanefi mezhebindekine de vacip değildir." şeklinde konuştu.
"Vekalet usulü kurban kesmek caizdir"
Kurban kesmenin ikinci şartının da hayvanın fiziki durumuna bağlı olduğuna vurgu yapan Özekinci, "İkinci şart ise eti yenilen hayvan olacak. Mesela kuzu, koyun, inek, deve gibi olması gerekir. Kaz, tavuk ve ördek gibi hayvanlar kurban olmaz. Kurban edilecek hayvan, kusursuz olmalı; eti eksik, sakatlık, gözleri kör ve zayıf olmamalı, yaşını tamamlamış olmalıdır. Şafii mezhebine göre koyun bir yılını tamamlayıp ikinci yılına girmesi gerekir. Eğer eti fazlaysa, 6 ayını bitirmiş ve eti bir yaşındaki koyun kadar varsa kurban edilebilir. Kuzu ve inek 2 yılını tamamlayıp 3'üncü yılına girmiş olmalıdır. Devede ise 5 yılını tamamlayıp 6'ıncı yılına girmesi şartı var. Bu şartlar, kurban olacak hayvanlar içindir." dedi.
"Kurban kesecek kişi adak etmişse o etten yiyemez, fakirlere vermelidir" diyen Özekinci, "Nafakası üzerine vacip olan çocukları, annesi, babası, eşi, kölesi ve işçisi de bu etten yiyemez. Hanefi-Şafii mezhebi fark etmez. Eğer adak etmemiş ise kesilen kurbanın etini yiyebilirler. İstese 3'te biri kendine, biri komşularına ve diğer biri de fakirlere verebilir." diye belirtti.
Vekalet usulüyle kurban kesmenin hükmü hakkında da bilgi aktaran Özekinci, "Bugünün şartları iyidir, eskisi gibi değil. Herkesin bir maaşı var. Parası hazır olmasa bile sonradan parası olabilir. Faiz ile alıp keserse caiz değildir, haramdır. Kurbanı kesecek kişi kendi eliyle keserse sünnettir. Peygamber Efendimizde (Sallallahu Aleyhi Vesellem) kendi elleriyle kesmiştir. Ancak birilerini kendine vekil yaparak kurbanın kesilmesi caizdir. Diyanet veya Umut Kervanı Vakfı gibilerine vekalet vererek de olabilir." ifadelerini kullandı. (İLKHA)