Emperyalist ABD, 20 Mart 2003'te Irak'ı işgal ederek bir kaos süreci başlattı.
İşgalde yaklaşık 300 bin sivilin hayatını kaybettiği belirtiliyor ancak resmi olmayan rakamlara göre bu sayı 500 bine yakın.
Irak işgali sadece sivil ölümlere neden olmakla kalmamış ülkeyi şiddet, işsizlik, yoksulluğa da sürükledi.
Ülkede işgal sonrası artan en büyük sorunlardan birinin ise özellikle gençler arasında yayılan uyuşturucu kullanımı olduğu belirtiliyor.
Irak İçişleri Bakanlığı Narkotik İşleri Genel Müdürlüğü Medya Ofisi Başkanı Fahri Munzir, Bağdat'ta 29 Mayıs'ta uyuşturucu konulu bir konferansta yaptığı konuşmada, Irak toplumunu etkileyen en karmaşık sorunun uyuşturucunun özellikle gençler arasında yayılması olduğunu söyledi.
Munzir, uyuşturucu etkisi olan ağrı kesicilerin kullanımında da artış olduğunu kaydetti.
Irak yasalarına göre, uyuşturucu madde ithal eden, ihraç eden veya üreten kişi ölüm veya müebbet hapis; uyuşturucu madde bulunduran kişi ise 10 yıldan 15 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılıyor. Ayrıca uyuşturucu kullandığı tespit edilenlere de çeşitli cezalar veriliyor.
Ancak bu ağır cezalara rağmen kaçakçılığı ve uyuşturucunun yayılması engellenemedi. Irak Narkotik İşleri Genel Müdürlüğü, Kasım 2022'den Mayıs 2023'e kadar Bağdat ve diğer illerde düzenlediği onlarca baskında 8 bin 676 uyuşturucu satıcısı ve uyuşturucu kullanıcısını yakaladı.
İşgal, aile sistemini bozunca uyuşturucu bağımlılığı da arttı
Uyuşturucunun bu denli sorun teşkil etmesinde ABD işgalinin büyük etkisini olduğu belirtiliyor. Çin Haber Ajansı Şinhua'ya konuşan Bağdat'taki İbn Rüşd Psikiyatri Hastanesi'nde psikoterapist olan Ahmed Muhammed Şakir, uyuşturucu bağımlılarındaki artışın, 2003'teki ABD işgalini takip eden yıllarda Irak aile sisteminin bozulmasından kaynaklı olduğuna dikkat çekti.
Şakir, "Temel olarak herhangi bir aile üç sütundan oluşur: Baba, anne ve çocuklar. ABD işgaliyle birçok aileyi bu sütunlardan bir veya ikisini kaybetti. Bu da uyuşturucu bağımlılığı dahil bazı toplumsal sorunlara yol açtı." dedi.
Uyuşturucu bağımlılığı toplumun çöküşüne yol açıyor
Uyuşturucu kontrolü alanında sosyal aktivist olan Ali Al-Saadi ise Irak toplumunun gerçek bir tehlikeyle karşı karşıya olduğunu çünkü uyuşturucunun verdiği zararın uyuşturucu bağımlılarıyla sınırlı olmadığını, artan şiddet ve cinayetler yoluyla toplumun çöküşüne yol açtığına dikkat çekti.
2003'te yani ABD işgalinen önce, Irak'ta uyuşturucu kullanımı ve ticareti çok sınırlıydı, hatta neredeyse hiç yoktu. Uyuşturucu kullanımına ve ticaretine karşı sıkı güvenlik önlemleri alan Irak, bölgede örnek teşkil eden bir ülke konumundaydı.
Ardından, 2003'te Irak'ın kanun uygulama sistemini yok eden ve birçok Iraklıyı uyuşturucu bağımlısına dönüştüren uyuşturucu kaçakçılarına kapı açan ABD işgaliyle her şey değişti. Ülkeyi kasıp kavuran devam eden kaos ve çatışmalar, birbirini takip eden hükümetlerin uyuşturucu sorununa gerektiği gibi çözüm bulmasını da engelledi.
Yoksulluk ve işsizlik uyuşturucu kullanımını arttırıyor
Yaygın yoksulluk ve yüksek işsizlik oranı, insanların hüsranını artırdı ve bununla beraber uyuşturucu kullanma olasılığı da arttı.
Irak Planlama Bakanlığı, ülkedeki yoksulluk oranının 2022'de yüzde 25 olduğunu belirtiyor. Aynı yıldaki başka bir rapora göre Irak'ta ulusal işsizlik oranı yüzde 16,5 iken, gençler arasında bu oran yüzde 36'ya yakındı.
Irak hükümetinin uyuşturucu ticaretiyle mücadelede karşılaştığı bir başka zorluk olarak, uyuşturucu kaçakçılarını dışarıda tutmak için komşu ülkelerle olan sınırlarını etkili bir şekilde kontrol edememesi gösteriliyor.
Ayrıca yetersiz yatırım yapılan bir sağlık sistemi, bağımlıların uyuşturucudan kurtulmasına yardımcı olmayı zorlaştırıyor.
İbn Rüşd Psikiyatri Hastanesi başkanı Adnan Yasin, ülkede uyuşturucu kullanımının yaygınlaşması nedeniyle hastanenin artık çok sayıda uyuşturucu bağımlısını barındıramayacağına dikkat çekiyor.
Hastaneye kabul edilen uyuşturucu bağımlılarının çoğunun 20 ila 40 yaşları arasında olduğu ve 20 yaş altı ve 40 yaş üstü vakaların da olduğu ifade ediliyor.
Irak hükümeti yakın zamanda Bağdat'ta uyuşturucu bağımlılarını tedavi etmek için el-Ataa Hastanesi ve Tıbbi Rehabilitasyon Hastanesi olmak üzere iki hastane açmış olsa da, bu tür hastanelerin inşasına ihtiyaç olduğu belirtiliyor. (İLKHA)