Zana Azadi imzasıyla kaleme alınan ve aslında yazı demek yerine “hedef gösteren liste” diye tanımlanmasının daha doğru olacağına inandığımız sözlerde, öylesine bilgiler üzerinden isimler ve kurumlar işleniyor ki: aklını ve vicdanını yitirmemiş her insana ve kuruma “pes” değirdirtiyor.

İsmi “Zana” olan kendisinin itham ettiği ve karaladığı isimler ve kurumlar hakkında bir şey bilmediği anlaşılan, soyismi “Azadi” olan ancak özgür olmadığı her halinden belli olan bu şahıs ANF’deki hezeyanlarında, insanların geçmişleri üzerinden insanları karalamakla kalmamış, Suriye meselesinde farklı duran isimleri ve kurumları bile aynı fotoğraf karesinde göstererek, hedef gösterme becerisini ortaya koymuş…

Özgür-Der’e yönelik saldırının külleri daha yerdeyken, Özgür-Der’i yine hedef gösteren Zana’ya göre, “AKP-MİT-Ordu-Fetullahçılar-Hizbullah beşgeni ise Ötüken’in Gladiosu’nun” omurgasını oluşturduğu “Yeşil Turancı dernekler” Rojava’ı işgale yelteniyor!

Söz konusu “Yeşil Turancı dernekler” ise şu şekilde sıralanıyor: “Özgür-Der, Kürdistan ve Anadolu’daki tüm Ensar Dernekleri, Kürdistan ve Anadolu’daki tüm İlim-Derler, Deniz Feneri Derneği, Kimse Yok mu Derneği, Dilok(Enteb)-Erdemliler Cemiyeti, Çewlîg-İrşad ve Davet Derneği, Suriye Türkleri Derneği, Suriye Nur Derneği, Suriye Birlik ve Yardımlaşma Derneği, Cansuyu Derneği, Verenel Derneği, İmkan-Der, Ribat Yardım Derneği, Sadakataşı Derneği, Wefa Derneği, Kürdistan ve Anadolu’daki tüm Umut-Derler, Garip-Der Dernekleri, Mustazaflar Cemiyeti, İhya-Der, Doğu Türkistan Maarif ve Dayanışma Derneği, Anadolu Platformu.”

Kaleme aldığı saçmalıklar üzerinden mevcut “katliam ortaklarının” sadece sivil toplum kuruluşlarının desteğiyle olmadığını kanıtlama yolculuğuna çıkan yazar, bir de bu işin finans yönünü keşfetmiş! Buna göre Rojava’daki katliamın finansörlüğünü ise, Faysal Finans, Al Baraka Türk ve Anadolu Finans yapmaktadır!

Adeta kendini tanımlarcasına sarf ettiği “Tetikçisi Kürtler, vurdurduğu yine Kürtler…” tespiti üzerinden tetikçiliğine devam eden Zana’ya göre, “Bülbülzade Vakfı, İHH Vakfı, SETA Vakfı, Vahdet Vakfı” ise vakıf olarak rollerini oynuyor!

Yazıda, kurumların yanı sıra ad ve soyadları yazılarak; Burhan Kavuncu, Hamza Türkmen, Rıdvan Kaya, Nevzat Çiçek, Adem Özköse ve Abdulkadir Şen de hedef gösteriliyor.

İşte Zana Azadi’nin ANF’deki ibretlik hezeyanları:

Rojava’daki katliamın Türkiye’deki ortakları kim?

Rojava Kürdistan’ında İslam maskeli, İslam düşmanı çetelerin Kürtlere ve diğer halklara karşı katliamı devam ederken, bu katliam üzerinde yoğun tartışmalar yürütülüyor.

Rojava ile Halep’te, İslam maskeli çetelerin Kürtlere yönelik yaptığı açık ve aleni katliamlar karşısında, Kürdistan ve Anadolu’daki İslam maskeli Yeşil Türkçü-Turancı- oluşumların hemen hemen hepsi “Rojava’da katliam yok” diyorlar.

Özel-psikolojik savaş tetikçiliğinde, Kemalist ve Yeşil Kemalist (AKP-Fetullah Gülen İttifakı) iktidarlarının kullandığı terminolojinin aynı kalıplarıyla, mazlum Kürt halkına karşı oryantalist zihniyetle ırkçılıkta sınır tanımıyorlar.

Ancak çatışma bölgelerinde ele geçirilen belgeler, dökümanlar ortaya saçıldıkça savaşın tarafları bir bir ortaya çıkıyor.

Peki, Rojava’daki katliamın T.C’deki bu ortakları kim?

Şimdiye kadar açığa çıkan belgelere göre Rojava’daki savaşı, T.C cephesinden koordine eden, Ergenekon yerine kurulan Fetullahçı Ötüken Gladiosu’dur.

AKP-MİT-Ordu-Fetullahçılar-Hizbullah beşgeni ise Ötüken’in Gladiosu’nun esas alt teşkilatlarıdır.

Kürdistan ve Anadolu’da, Ötüken’e bağlı bu esas beş alt teşkilata bağlı çalışan, Rojava Kürdistan’ını işgal etmek için İslam maskeli-İslam düşmanı çeteleri örgütleyen, aktaran ve lojistik destek sunan Yeşil Turancı dernekler şunlardır:

Özgür-Der, Kürdistan ve Anadolu’daki tüm Ensar Dernekleri, Kürdistan ve Anadolu’daki tüm İlim-Derler, Deniz Feneri Derneği, Kimse Yok mu Derneği, Dilok(Enteb)-Erdemliler Cemiyeti, Çewlîg-İrşad ve Davet Derneği, Suriye Türkleri Derneği, Suriye Nur Derneği, Suriye Birlik ve Yardımlaşma Derneği, Cansuyu Derneği, Verenel Derneği, İmkan-Der, Ribat Yardım Derneği, Sadakataşı Derneği, Wefa Derneği, Kürdistan ve Anadolu’daki tüm Umut-Derler, Garip-Der Dernekleri, Mustazaflar Cemiyeti, İhya-Der, Doğu Türkistan Maarif ve Dayanışma Derneği, Anadolu Platformu.

ÖZGÜR-DER KURUCUSU KAVUNCU: TÜRKİSTANLIYIM, TURANCIYIM

Özgür-Der, bu dernekler içinde en dikkat çekeni ve açıkça Rojava Kürdistan’ını “cihad” adı altında işgal, istila ve talan etmeyi savunan bir dernektir. 1999 yılında kuruldu. Kuruluş amacı insan haklarını savunmak şeklinde belirtilse de, söz konusu Kürtler oldu mu, Türk-İslamcı anlayışla yaklaşmaktadır. Rojava Kürdistanı’nı, işgal etmeye çalışan çeteleri, “mücahit” diye tanımlayabilecek kadar Turancı yayılmacılığı meşrulaştırabilmektedir.

En ilginci ise, bu derneğin kurucularının Milli Türk Talebe Birliği ve MHP kökenli olmalarıdır.

Kuruculardan öne çıkan üç kişi var;

Birincisi Burhan Kavuncu’dur. 12 Eylül 1980 darbesinden önce MHP militanı idi. Maraş’taki Kürt-Alevi katliamının koordinatörlerindendir. Katliamdaki sorumluluğundan dolaya cezaevine girdi. Kürdistan’da PKK ve Kürt halkının özgürlük direnişi yükselişe geçince, Burhan Kavuncu cezaevinden planlı bir şekilde çıkarılarak, Hizbul-Kontra şeflerinden biri yapıldı. Çünkü Kürdistan’a MHP adıyla yerleşmenin imkanı kalmamıştı. Artık, Özel Harp Dairesi’nin vurucu gücü MHP’nin, Kürdistan’daki ismi Hizbul-Kontra idi. Hizbul-Kontra şeflerinden Kavuncu, Abdulkadir Aksu’nun ekibindendir. Hizbul-Kontra adına Yeryüzü Dergisi’ni çıkardı. Bu dergi vasıtasıyla, Kürdistan’daki gençlere, İslam maskesiyle Yeşil Türkçü zehiri aşıladı. Hizbul-Kontra deşifre olunca, bu defa Özgür-Der’i kurdu. Çekirdek ekibini olduğu gibi Özgür-Der’e taşıdı. Şiacılıktan, Selefici tekfirciliğe huşu içinde atladı. Kavuncu’nun yeni takkesi selefi tekfircilik, hedef kitlesi yine Kürtler. 12 Eylül’de MHP adına Kürtleri katleden, katlettiren Kavuncu, 12 Eylül’den sonra Hizbul-Kontra, 2000’den sonra ise selefi tekfircilik adı altında bunu yapıyor.

Tetikçisi Kürtler, vurdurduğu yine Kürtler. Bir şairin deyişiyle “Ölen ben, öldüren benden!”

Kavuncu’yu kendi dilinden tanıyalım. Bir Türk gazetesine verdiği röportajda zihniyetini ve amacını şöyle tanımlıyor; “Aslen Türkistanlıyım. Annem babam Özbekistan’dan göç etmişler. Haliyle Türkistan’ın kurtuluşu, bağımsızlığı söylemleri arasında büyüdüm. Bu durum daha çocukluk çağlarımızda bizde Turancı düşüncenin oluşmasına sebep oldu. Alparslan Türkeş’i, Türkistan’ı kurtaracak biri diye düşündüğümüzden ülkücü ve Türkeşçi olduk. Türkistan ilgim halen devam ediyor.”

Kavuncu’nun asıl hedefi Büyük Türkistan’dır-Turan Ülkesi- Bu hedef doğrultusunda, İstanbul’daki Doğu Türkistan Maarif ve Dayanışma Derneği vasıtasıyla, Uygur Özerk Bölgesi’nden (Türkistan) getirdiği Türk İslam Partisi’ne bağlı İslam maskeli paralı çeteleri, Rojava’yı işgal etmek için gönderiyor.

İkincisi Hamza Türkmen’dir. İstanbulludur. Milli Türk Talebe Birliği kökenlidir. 12 Marta askeri darbesi döneminde deşifre olan belgelerle birlikte CIA’nın kurduğu ispatlı olan, Yeniden Milli Mücadele Hareketi’nde yer aldı. En önemli özelliği, Kürt Halkına düşmanlığıdır.

Üçüncüsü Rıdvan Kaya’dır. Şu an itibarıyla Özgür-Der başkanıdır. Başkanı olduğu dernek üyelerinin Rojava Kürdistan’ına işgal saldırısında bulunmalarını, Kürtlerin ev-iş ve kültür evlerini patlayıcılarla yıkmalarını, çocuk kadın sivil demeden katletmelerini, yüzlerce Kürdü rehin almalarını, işkence yapmalarını, “mücahitlik” diye adlandırmaktadır. Camilerden “Kürt kızları ve malları helaldir” fetvası veren İslam maskeli çeteleri de kutsallık derecesinde savunmaktadır. İslam maskeli-İslam düşmanı IŞİD-El-Nusra çetelerinin Kürtleri katletmesini, “PYD/YPG’ye karşı savaş” şeklinde tanımlıyor. Kürdistan’ı işgal etme hareketini de “İslam coğrafyasıdır” hikayesiyle örtmeye çalışıyor.

BÜLBÜLZADE VAKFI

Sadece dernekler değil, yardım adı altında kurulan bazı dini vakıflar da çetelere destek veriyor. Bunlardan bazıları; Bülbülzade Vakfı, İHH Vakfı, SETA Vakfı, Vahdet Vakfı.

Dünyadaki tüm vakıflar barış, yardım, insanların eğitim, ekonomik, kültür, sağlık, sosyal ve bilgi ihtiyaçlarını karşılamak için vardır.

Fakat Kürdistan ve Anadolu’da bulunan bu dört vakıf, Rojava ve Suriye’deki savaşa karargahlık yapmaktadır.

İHH Vakfı’nın yardım, sağlık görevlileri kisvesiyle çeteleri Rojava ve Suriye’ye aktardığını bilmeyen yok gibi.

Bülbülzade Vakfı, 26 Temmuz 2013 tarihine kadar adı sanı bilinmeyen ama bu tarihle birlikte adı Rojava’daki katliamla anılır oldu.

Tarih yaprakları 26 Temmuzu gösterince ilk önce Fetullahçı medyaya bir haber düştü. O haberin başlığı şöyle idi: “ÖSO komutanlarından PYD’ye sert mesaj”. Haber uzayıp gidiyordu.

ANTEP TOPLANTISI

Eğitim Kültür ve Dayanışma Vakfı olarak kurulan Bülbülzade Vakfı, 70 İslam maskeli paralı çetebaşını Dîlok’ta-Antep- topluyordu. SETA Vakfı ve Anadolu Platformu yöneticileri de aynı toplantıda bulunuyorlardı. Dünyada bir ilk yaşanıyordu. Bir vakıf, savaş karargahı oluyordu. Ve bu vakıfta Rojava’nın en eski ve köklü halklarından “Kürtlerin kökünü kazıyacağız” naraları yükseliyordu.

Bunu diyen Abdulcebbar El-Akidi diye biriydi. Başka bir çete başı Fatih Sultan Mehmet Tugay(T.C’nin Antakya’da kurduğu bir tugay) Komutanı Mahmut Süleyman, Rojava Kürtlerini kastederek konuşuyor ve şöyle diyordu, “Suriye’nin kuzeyinde bir devlet kuramazlar. İnşallah gelecek haftalarda güzel şeyler duyacaksınız.”

O toplantıdan sonra saldırılar arttı.

30 Temmuz günü Haleb’in Tel Eran ve Tel Hasıl beldeleri kuşatıldı, çeteler 70 Kürdü katledip, 300’ü aşkın kişiyi kaçırdılar, beldeyi viraneye çevirdiler.

Kürt Yüksek Konseyi’nden İsa Huso, Qamışlo’da bombalı suikastle katledildi. Din ve Halklar Kurumu Başkanı Mahmut Şexmus ve yönetim üyesi Ferhat Qamışlo, çeteler tarafından katledildiler.

VİCDANINI YİTİRENLER, ÖZEL SAVAŞ YALANINI YAYIYORLAR

Tel Eran ve Tel Hasıl’daki katliamdan kurtulan çocukları katledilen anneler, dedeler ve çocukların görüntülü anlatımları varken, işte bu dernek ve vakıflar “katliam yalanı” diyorlar.

Tüm lider kadrosu İran’ın Kum kentinde olan Hizbullah ve ona bağlı derneklerinde aynı özel savaş yöntemine başvurmaları, çelişki gibi gözükse de bir çelişki değildir.

İran devleti, Lübnan Hizbullahı ile birlikte Suriye Irkçı Baas rejimi yanında, savaşan muhalifler ve İslam maskeli-İslam düşmanı IŞİD ve El-Nusra çetelerine karşı savaşmaktadır. Baas rejimine güç vermektedir. Kuzey Kürdistan’daki Hizbullah ise, Rojava’da Kürtlere karşı savaşmaktadır. Şuana kadar Rojava Kürdistan’ında Kürtlere karşı savaşırken ölen Mahmut Akyıldırım, Hüseyin Girişen, Cemal Begtaş gibi Hizbullah militanları var. Bunlardan bazılarının aileleri HÜDA-PAR’da yöneticilik yapmakta.

Rojava’daki savaşın birde finanse yönü var.

Çeteleri finansa eden kurumlarda bazıları ise şunlar:

 

Faysal Finans: Sahiplerinden biri Rihalı-Urfa- Salih Ozcan’dır. İkincisi A.Tevfik Paksu’dur. Malatyalıdır. Üçüncüsü Halil Şıvgın’dır. Ankara’lıdır. Eski bakandır. Her üç isim de Fetullahçı olarak biliniyor.

Al Baraka Türk: Gülen Cemaatinindir.

Anadolu Finans.

VAHŞETE `İFTAR ÖNCESİ İÇİN GÜZEL BİR HABER` DİYEN GAZETECİ

Ayrıca bu savaşın en önemli ayağı medyadır. Direkt olarak İslam maskeli çetelerin yaptığı katliamları meşrulaştıran, çetelerin propagandasını yapan militan gazeteciler de var.

Bunlardan biri Yusuf Ensar Çalışkan’dır. Neşriyat Yayıncılığın sahibidir. Şehadet Takvimini çıkarıyor. Dünya ve İslam gazetesinin de yöneticisidir. Girêsipî’de (Tel Abyad) ve diğer yerlerde çeteler Kürtlerin kafasını kesince, “İftar öncesi çok güzel bir haber” diyerek vahşeti kutsamıştır.

İkincisi Nevzat Çiçek`tir. Adıyamanlı. Rojava Kürdistan’ının müdavimidir. İslam maskeli işgalci paralı çetelerle sık sık röportajlar yaparak, TimeTürk sitesinde yayınlayarak, meşrulaştırıp propagandalarını yapmaktadır. İslam maskeli-İslam düşmanı El-Nusra çetelerin Kürtlere yaptığı katliam deşifre olunca, Nevzat Çiçek de deşifre oldu. Çark etmeye başladı. Kürt gençlerine mektup şeklinde bir yazı yazdı. Kürt gençlerinin İslam maskeli El-Nusra çetelerine değil de, İhvancı El-Tevhid çetelerine katılması gerektiği şeklinde çağrı yaptı.

Üçüncüsü Adem Özköse’dir. Samsunludur. Baas rejimi tarafından tutuklandı ve serbest bırakıldı. Dilok’ta karargah kurmuş. Çetelerin Rojava’ya geçişlerini koordine edenler arasında bulunduğuna dair bilgiler var.

Dördüncüsü Abdulkadir Şen’dir. Haksöz gazetesinde yazarlık yapıyor. Çetelerin Rojava’daki katliamlarını, “bu savaş PKK’ye karşı veriliyor” diyerek, meşrulaştırmaya çalışıyor.

ISLAH HABER