Yaz aylarının gelmesiyle birlikte hava sıcaklıları ve nem oranları ciddi şekilde artmaya başladı. Uzmanlar, hava sıcaklıklarının arttığı dönemlerde özellikle 10.00-16.00 saatleri arasında dışarı çıkılmaması tavsiyesinde bulunuyor.
Özellikle nefes darlığı yaşayan, astım ve koah rahatsızlığı olanların daha fazla etkilendiği sıcak ve nemli havalarda dikkat edilmesi gerekenlerle ilgili İLKHA muhabirine konuşan Dâhiliye uzmanı İncememet Sunal, bu tür rahatsızlıkları olanların mümkün olduğunca sıcak ve nemli havalarda dışarı çıkmamaları gerektiğini ifade etti.
"Astım hastaları için ideal ne yüzde 30-50 arasında olmalı"
Sunal, "Astım son yılların giderek artan bir hastalığı haline geldi. Çünkü astımda çevresel faktörler çok önemli. Her gün değişik çevresel faktörlere maruz kalıyoruz. Astım ve koah solunum yollarının daralması, kasılması, solunum yolunda biriken balgamın atılamaması sonucu hastanın nefes darlığı ile hastaneye başvurduğu bir rahatsızlık. Özellikle nefes darlığı ve öksürük daha çok geceleri artmakta. Bu hastalar hem çevresel alerjenlere maruz kalıyorlar hem de genetik faktörlerle olabiliyor. Son yıllarda yapay gıdaların, pek çok temizlik maddelerinin hayatımıza girmesiyle çevresel faktörler ve viral enfeksiyonlar daha çok ön plana çıkmaya başladı. Bu tür hastalar özellikle sıcaklıkların, nemin arttığı ortamlarda mümkün olduğu kadar dışarıya çıkmamalı. Onlar için ideal nem yüzde 30-50 arasında olmalı. Bu oran evde klima kullanılarak sağlanabilir. Eğer nem yüzde 60'ı geçerse bu hastalar dışarıya çıktığı takdirde zorlanabilirler. Nefes darlığı problemi yaşayabilir, tıkanabilirler." dedi.
Dâhiliye Uzmanı Dr. İncememet Sunal
"Tatilde yüzmek için havuzu değil denizi tercih edin"
Nefes darlığı yaşayan hastaların özellikle ilkbahar ve yaz aylarının başlangıcında polenlerin aktif olduğu dönemlerde daha fazla olumsuzluğa maruz kaldığını hatırlatan Sunal, "Bu dönemlerde alerjen olan polenlere maruz kalınmasıyla tıkanma olasılıkları oldukça artar. Bunun önüne geçilebilmesi için maske kullanılabilir. Ayrıca ev ortamında veya dışarı çıktıklarında, tatile gittiklerinde dikkat edecekleri konular; halıların akar ve alerji yapmayan türden olması veya evde halının olmaması, ona göre havalandırma yapılması. Bu hastaların havuzu değil denizi tercih etmelerini öneriyoruz. Havuzu tercih etmemelerini istememizin sebebi de havuzlarda çeşitli dezenfektan maddelerin kullanılmasıdır. Bu maddeler hastalarda alerji oluşturup sıkışmalarına sebep olabilir. Bu nedenle denizi tercih etmeliler." diye konuştu.
Astım hastaları günlük hayatta nelere dikkat etmeli?
Astım hastalarının dikkat etmesi gereken hususlara da değinen Sunal, "Hastaların astım atakları için önceden bilinçlendirilmesi lazım. Yanlarında mutlaka kurtarıcı ilaç dediğimiz salbutamol içerikli bir ilaç mutlaka yanlarında bulunmalı. Mümkün olduğunca ince ve pamuklu giysiler giyilmeli. Eğer hasta ağır bir astım krizi geçiriyorsa ve bu hastanın günlük yaşamını etkiliyorsa o zaman bir sağlık merkezine, bir hastaneye başvurulmalı. Astım hastalarının yaptığı en büyük hatalardan birisi ilaçları düzenli kullanmamalarıdır. Sıkışmaya başladıkları andan itibaren düzenli kullanmaları gereken bazı ilaçlar var. O ilaçları düzenli olarak kullanacaklar. Alerjik olabilecek ortamlara girmemeye çalışacaklar. Girmek zorunda kalırlarsa da her ihtimale karşı maske kullanabilirler. Hastalara kısaca yol gösterecek olursak; Çok sıcak ve çok nemli havalarda zorunlu olmadıkça dışarıya çıkmasınlar. Özellikle polen mevsimlerinde dışarıya çıkmak zorunda kalırlarsa maske kullanmalarını tavsiye ederim. Tatile gideceklerse havuzu değil denizi tercih etsinler. Havalandırma klima ile sağlanmalı ve mümkünse nem yüzde 30 ila yüzde 50 arasında tutulmaya çalışılmalı. Bol sıvı tüketimi ve dengeli beslenmeye dikkat edilmeli. Ağır yemeklerden, yağlı, çok kalorili yemeklerden kaçınılmalı." şeklinde konuştu.
Astım hastalığı nasıl anlaşılır, en çok hangi şikâyetlerle hastaneye başvuruluyor?
Astım hastalığının belirtileri ve hastaneye başvurma nedenleri ile hastalığın teşhis edilmesi sürecinde yürütülen süreç ile ilgili de konuşan Sunal, son olarak şu ifadeleri kullandı:
"Astım hastalığı dönemsel olabilir. Hastalar özellikle ilkbahar aylarından yaz aylarına geçiş döneminde, bir de sonbahar aylarında polenlerin çok olduğu dönemlerde hastalarda öksürük, nefes darlığı, hırlama gibi şikâyetlerle hastaneye başvuruyorlar. Bu hastalarda şikâyetler özellikle geceleri artıyor. Astımın kesin tanısı yok. Asıl tanı klinik muayene ile saptanıyor. Anamnez denilen sorgulamayı yaptığımızda ve hastayı bir bütün olarak değerlendirdiğimizde astım tanısını koymuş oluyoruz. Astımın karışabileceği bazı rahatsızlıklar olabiliyor. Allah korusun insanlarda tümör, akciğer kanseri, farklı akciğer rahatsızlıkları olabilir. O yüzden bunların ayırıcı tanısını yapabilmek için tomografi gibi çeşitli görüntüleme yöntemleri yapıyoruz. Eğer alerjik kökenli bir astım olduğu düşünülüyorsa bu alerjinin ne olduğunu anlamak için alerji testi yapmak gerekir. Bunlar yapıldıktan sonra hastaya gerekli aydınlatıcı bilgileri verip reçetesini düzenledikten sonra hastayı evine gönderiyoruz." (İLKHA)